Ahmet Bilgi'nin haberi:
RİSALEHABER-Ergenekon tutuklusu, İşçi Partisi genel başkanı Doğu Perinçek "Said Nursi heykelleri" iddiası ile kafayı bozdu.
Bediüzzaman Hazretlerinin heykele karşı olduğu bilinmesine rağmen son yazılarında ısrarla "Said Nursi heykelleri"ni dile getiren Perinçek, yine aynı iddiasını ileri sürdü.
Kemalist Devrimin millete çağ atlattığını ileri süren Perinçek, taraftarlarını Said Nursi heykelleri ile şöyle korkuttu:
"Her konuda yanılabilirsiniz, düzeltilir. Ama Kemalist Devrim konusunda yanlış yerdeyseniz, kendinizi büyük sermayenin kucağında bulur ve Şeyh Sait ve Saidi Nursi heykellerinin dibinde poz verirsiniz."
SAİD NURSİ VE M.KEMAL ARASINDA HEYKEL TARTIŞMASI
Bediüzzaman Hazretleri heykele karşı idi. Bununla ilgili M.Kemal ile bir tartışması olmuştu. Son Şahitler'de yer alan tartışma şöyle:
Paşa, heykeller hakkında fikrini sorunca, Said Nursî, gayet kesin bir cevap verdi: "Büyük Kur'ân'ımızın bütün hücumu heykellerle putlaradır. Müslümanların heykelleri ise, hastahaneler, mektepler, yetimleri koruyan yurtlar, mabetler ve yollar gibi âbideler olmalıdır."
HEYKELLERLE NAZAR-I BEŞERİ KENDİLERİNE ÇEVİRİR
Bediüzzaman Hazretleri Emirdağ Lahikası adlı eserinde firavunların heykellerle dikkatleri kendilerine çekerek ahireti unutturduğunu ifade ediyor.
Bediüzzaman kabrinin ziyaret edilmemesi ile ilgili bir soruya şöyle cevaplamıştı:
“Kabri ziyarete gelenler Fatiha okur, hayır kazanır. Acaba siz ne hikmete binaen kabrinizi ziyaret etmeyi men ediyorsunuz?”
Cevaben Üstadımız dedi ki:
“Bu dehşetli zamanda, eski zamandaki firavunların dünyevî şan ve şeref arzusuyla heykeller ve resimler ve mumyalarla nazar-ı beşeri kendilerine çevirmeleri gibi, enaniyet ve benlik, verdiği gafletle, heykeller ve resimler ve gazetelerle nazarları, mânâ-yı harfîden mânâ-yı ismiyle tamamen kendilerine çevirtmeleri ve uhrevî istikbalden ziyade dünyevî istikbali hayal edinmiş olmaları ile, eski zamandaki lillâh için ziyarete mukabil, ehl-i dünya kısmen bu hakikate muhalif olarak mevtanın dünyevî şan ve şerefine ziyade ehemmiyet verir. Öyle ziyaret ediyorlar. Ben de Risale-i Nur’daki âzamî ihlâsı kırmamak için ve o ihlâsın sırrıyla, kabrimi bildirmemeyi vasiyet ediyorum. Hem şarkta, hem garpta, hem kim olursa olsun, okudukları Fatihalar o ruha gider.
“Dünyada beni sohbetten men eden bir hakikat, elbette vefatımdan sonra da o hakikat bu suretle, beni sevap cihetiyle değil, dünya cihetiyle men etmeye mecbur edecek” dedi.