Risale Haber-Haber Merkezi
Aydınlık yazarı ve Ergenekon tutuklusu Doğu Perinçek yine saçmaladı.
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'nun "özerklik" sözlerini değerlendiren Perinçek, "bu uygulandığı durumda, üç beş ay içinde karşılaşacağımız manzaralar şunlardır" diye kendince senaryolar kaleme aldı.
Perinçek senaryosunu da yeni heykeller üzerine kurdu. Ancak Perinçek, heykellere karşı olan Said Nursi'yi de bu işe karıştırdı.
Diyarbakır Belediyesi'nin, Atatürk büstlerini kaldırarak Şeyh Sait heykelleribi dikeceğini, Dersim Belediyesinin de okulların bahçelerine Seyit Rıza büstlerini koyacaklarını ileri süren Perinçek, Said Nursi için ise şunları yazdı: "AKP’nin yönettiği belediyeler ise, okul kapılarına Bediüzzaman Saidi Nursi büstlerini imal için kamu ihalelerini ilan ederler. Bu heykellerin ucube olmaması için, Mehmet Aksoy’un ihaleye katılması önlenir. ... Atatürk’ün diktatör ve Deccal olduğu, cemaat kurslarından okullara taşınır.... İlkokulların bahçelerine Şeyh Sait ve Saidi Nursi heykellerinin dikildiği arazi, Birleşik Türkiye olmaz!
SAİD NURSİ'DEN ATATÜRK'E HEYKEL FIRÇASI!
Bediüzzaman ile Mustafa Kemal Paşa arasındaki asıl tartışma heykel konusunda yapılmıştır. Risale Haber yazarı Ramazan Balcı bir yazısında konu ile ilgili şunları yazmıştı:
Bediüzzaman Ankara’ya geldiğinde gündemin canlı konularından bir diğeri de sonradan Cumhuriyet gazetesi ismini alacak olan Yunus Nadi tarafından çıkarılan Yenigün gazetesinin başlattığı Atatürk heykeli kampanyasıydı.
Gazete haberine göre bu iş için bir komite teşkil edilmiş bağış toplanmaya başlanmıştı. Heykelin şekli her ne olursa olsun son şekli “Başkumandan Gazi Mustafa Kemal Paşa’yı asabiyetten şaha kalkmış bir at üzerinde gösteren tunç bir heykel” olmalıydı. Büyük Millet Meclisi binasına uzanan Taşhan ya da İstasyon caddelerinden birinin başına dikilecekti.
Bir hafta sonra tartışmalara katılan Fevzi Çakmak bir beyanname yayınladı. Ona göre Ankara ve İzmir’de birer “Zafer Abidesi” inşa edilmeli ayrıca garp cephesi için, İnönü’de, Sakarya’da, Dumlupınar ve Afyon’da; şark cephesi için Sarıkamış ve Kars’ta; Adana mıntıkası için Adana’da; el-Cezire mıntıkası için Diyarbakır ve Mamuratü’l-aziz de “Kahramanlar Abidesi” inşa olunmalıydı. “Bu zaferleri bize temin eden Büyük Millet Meclisimizdir” ifadesini kullanan Mareşal Çakmak Paşa, zaferin şahıslardan çok millete mal edilmesi yönünde bir irade ortaya koymuştu.
Bediüzzaman Mektubat’ında üstü kapalı olarak bu konuya değinir. Ülkeyi Ayasofya Camisine benzetir ve ecdadın yoluna uymayan davranışların cami içinde şarkı söylemek kadar ayıp kaçacağını ileri sürer. Bediüzzaman adı geçen risalede isim vermez. Ancak hatıra sahipleri bu tartışmanın heykel etrafında döndüğünü aktarırlar. Bunlardan biri Afyon Mahkemesi avukatlarından Hulusi Bitlisi Aktürk’tür ve müdafaasında “...Cumhuriyetimizin iptidalarında, müvekkilim Ankara’da bulunurken; Atatürk, müvekkilimin heykel hakkındaki kanaatlarını soruyor: Müvekkilim Said, ona karşı şiddetli bir sûrette: 'Büyük Kur’ânımızın bütün hücumu heykellerle putlaradır... Müslümanların heykelleri ise hastahaneler, mektepler, yetimleri koruyacak yurtlar, ma’bedler, doğru yollar gibi âbideler olmalıdır...” ifadelerini kullanır.
Van Milletvekili Tevfik Demiroğlu’nun ifadelerine göre bu tartışma Bediüzzaman Ankara’dan ayrılma bir gün önce tekrarlanmıştır. "Üstad: 'Paşa biz sana heykel dikmen için yardım etmedik' dedi. İstasyonda ben duydum. Mustafa Kemal cevap vermedi, yürüdü. Ertesi günü de duyduk ki Üstad Van'a gitmiş.”