Ne ırkı ırkımızdan, ne de memleketi memleketimiz… Çok uzaklarda; ta Peru’daydı ama iman ve Kur’an hizmetiyle bize çok yakın belki de bizden çok ilerideydi ve din kardeşimizdi, Allah rahmet etsin. 7 yıllık bir Nur Talebeliği ama 70 yıl hizmet etmiş gibi bir sadakat… Acelesi varmış; kendisi Müslüman olduktan sonra ailesinin ve de çokların Müslüman olmasına vesile olmuş. Bu dünyadan giderken mümin bir aile arkada bırakmak, hem dualarını almak, hem de kendini vakfettiği iman hizmetine anne ve babasının devamını sağlamak Abdullah’ça bir hareket… İşte 7 yıl Abdullah’ça hizmet edip, Abdullah’ça ebedi âlemlere göçen Perulu Abdullah, bizlere de nasıl Abdullah olunuru ve Risale-i Nurlara sadakatle sahip çıkmanın nasıl olacağını göstermiştir.
Güney Amerika’da ilk Latin vakfı olmak ve Risale-i Nurları aşk ile şevk ile okuyup aydınlanmak ve başkalarının aydınlığına vesile olmak ne yüksek bir ruh ve de ne büyük bir şeref. Rahmetli Abdullah kardeşimizin 7 yıllık bu gayretli nur talebeliği ile iftihar etmemizin yanında; merkezinde bulunduğumuz bu hizmete bizler gereken gayreti gösterebildik mi diye vicdani hesap yapmak elzemdir… Gözümüzü Risale-i Nurlarla açtık ama nurlara layık bir şekilde kapatabilecek miyiz?
Rahmetli Sungur ağabeyimizle hız kazanan yurt dışı hizmetlerimiz, Ağabeylerimizin ve Hüsnü Ağabeyimizin titizlikle devam etmesi sonucu; Perulu ve Güney Amerikalı Abdullahlar çoğaldı… Güney Amerika adeta Güney Anadolu’muz oldu... Ağabeylerimiz ve Nur Talebeleri FETÖ gibi değil; hakiki manada İslam’ı uzaklardaki insanlara tebliğ etmek için imanlarını kurtarıp, bize de din kardeşi kazandırmak için yollara düşmüşlerdir… O yola düşen iman kahramanlarının gayreti ve onları desteksiz bırakmayan vatanımızın fedakâr insanlarının neticesidir Abdullahlar… Bizler nurlara samimi şekilde sahip çıkıp ve uhuvvetimize helal vermez isek; yurtdışındaki gayrimüslimler bozuk mezheplerin pençesine düşmeyecek, gerçek Abdullah olacaklardır. Gayret bizden, hidayet Allah’tan.
Peru çok uzak bir yer ama sanki biraz da Anadolu’yu andırıyor. O uzak yerde bize çok yakın bir insan; hayatını Kur'an hizmetine vakfeden Abdullah kardeşimiz Allah'ın rahmetine kavuşmuş. Çok uzak yerde ama iman cihetinde kardeşimiz olduğu için çok yakınımızda ve sadakati bizlerin ilgisini mıknatıs gibi çekmiştir... İmanlı ve samimi dava insanları toprağa değil yüreklere defnedilirler… Biliyor musunuz; dünyada en çok kardeşi olan Kur'an'a hizmetkâr olmuş insanlardır... Hiç tanımasak ve bilmesek, hatta bırakın Peru'da olmasını, galaksimizin en uzak köşesinde bile olsalar, iman cihetinde irtibat ve muhabbet hâlindeyizdir. Küfür ise en yakınımızı en uzak edip, kalbi bir anda buza çevirebiliyor. İmanla öyle bir bağ ve yakınlık kurulur ki; sonradan imana girmiş bir din kardeşimiz gelip, ta muhabbetimizin orta yerine oturup ve hayranlığımızı kazanabiliyor.
Fred Rohas ismiyle başladığı hayatı Abdullah olarak bitiren bir iman kahramanı genç, 7 yıllık Kur'an hizmetine öyle çok şevkler, muhabbetler ve ciddi gayretler sığıştırmış ki; asıl alınması gereken ders budur. Fred Rohas’ı, gençliği ve gençlikten kaynaklanan hevasatı elinin tersi ile itip, Abdullah olmak ve Risale-i Nurlara sadık bir talebe olmak örnek alınması gereken bir inkılâptır. Allah bizlere bir nevi gayrimüslim olan ihtiraslarımızı, şöhret duygularımızı Abdullah olan sadakate ve ihlâsa çevirebilmeyi iman ve Kur’an hizmetinde tam bir Abdullah olmayı nasip etsin...
Rahmetli Abdullah kardeşimiz tam bir Abdullah olduğu için hiç görüşmemiz, tanımamız ve konuşmamız olmadığı halde bu naçiz yazıyı yazmaya sebep oldu. Allah razı olsun başta Hüsnü Bayramoğlu Ağabeyimizin taziye mesajı ve Nur talebelerinin merhum Abdullah kardeş hakkında yazdıkları bu fakirin ilhamına vesile oldu ve kendi hissiyatımı dile getirmeye çalıştım. İnşallah hizmete mani olacak tüm olumsuzlukları bir kenara atıp, yepyeni bir Abdullah gibi Kur’an hizmetine dört elle sarılarak, Abdullah gibi gitmeyi Mevla’m cümlemize nasip etsin. Tekrar Abdullah kardeşimize Allah’tan rahmet dilerim. Yakınlarının, Nur Talebelerinin ve Âlemi İslam’ın başı sağ olsun.