I-
Lüks bizi bozar diye yazıyorum ne vakittir. Zenginlik bozmaz bizi. Lüks bozar. Zengin malı ile orantılı olarak cömertleştikçe para tarafından kirletilen olmaktan kurtarır izzeti nefsini.
Lüks bizi bozar. Ne kadar bozduğunu anlamanız için dünyanın tek taksit taksit lüks tüketen ülkesi ilan edildiğimizi söyleyeyim de gerisini siz düşünün. Lüks, parası olanın hiç düşünmeden aldığı kucak kucak para ödeyerek aldığı şeydir. Onu lüks yapan bir ihtiyaca karşılık gelmesi değil, sahibini olmadığı bir yere, konuma, duruma "uçurması"dır.
Lüks nesnelerle ömür alır parayı bastıranlar, ödül alır, şımartır kendini. Gençlik alır, güzellik alır, itibar alır. Herkeste rastlanmayan şeyleri alır.Yani esasında onları aldığına dair kendisini kandırır.
Ama bütün bunlar peşin para ile olur. Lakin Türkiye'de taksit taksit oluyormuş. Söyleyen ben değilim. Dudak uçuklatan fiyatları ile sahibine "kimlik" sunduğunu iddia eden bir saat firmasın yetkilisi sarışın hanım söylüyor.
Tatsit taksit mutluğun peşine düştüğümüz günden beri bir yudum huzurumuz kalmadı.
Taksitli mutluluklar peşinde açık büfe sabah kahvaltıları, beş yıldızlı otel iftarları.
Formum bozulur diye korkanlar sunum mekânlarında yiyip içiyor. Elli çeşitten mürekkep açık büfe. Bir çatal alınarak hem görsel doyum sağlanıyor hem de kilo alınmamış olunuyor(muş).
Görsel doyum diye bir şey var artık. Ruh aç kalınca onun açlığını beyhude görsellik üzerinden doyurmaya çalıştığımız yeni açlıklarımız var.
II-
Bu gün sizleri, bir sufinin hayat hikâyesinde ağırlamak istiyorum. Hamza Bali'den bahsetmek istiyorum. Vefatı 1561. Aşk ve melâmet ehli kendisi.
Şu tüketim ve sunum çağında en çok Melami meşreplere ihtiyacımız var.
Hüsamettin Ankaravi Hazretleri memleketi Kutluhan'da Cuma ve bayram namazlarını kılabilmek için inşa ettirdiği cami tamamlanır gibi olunca İstanbul'da bulunan müritlerine mektup yazarak kendilerini ilk Cuma namazını kılmak üzere davet eder. Cami tamamlanır davete icap edenler ile birlikte Cuma namazı kılınmak için hazırlanılır. Ankaravi Hazretleri ezan vakti yaklaştı Bali Ağa gelmedi der. Orada bulunan müridlerden biri "Sultanım Bali Ağa kulunuzda eskisi gibi riyazet ve mücahede yok gibi; nefsin arzularına uyduğunu her gün tavuk çorbası içtiğini bana iftihar yolu ile söyledi" der.
Cuma namazı vakti girdiğinde Bali Ağa'nın geldiği görülür.
Şeyhi Hüsameddin Ankaravi ile kucaklaşır. Şeyhi duyduklarının anlamını sorar: "Riyazeti bırakmış her gün tavuk çorbası yermişsin doğru mu?"
Bali Ağa şöyle cevap verir: "Efendimin malumlarıdır. Tavuk çorbasından muradım fukaranın kapıları önündeki taş teknelere, yalaklara döktükleri artık çorbalardır ki, bunu tavuklar ve köpekler gelip içerler. Fakir de sabah namazına giderken o hayvanların yiyeceklerini görünce nefsimi tahkir etmek için onlarla birlikte yerim."
Şeyhi "Benim dahi zannım bu yoldadır. Demek gizlice nefsini köreltir, riyazet edersin, halini gizlemek için de başka türlü anlaşılabilecek sözler söylersin. Halk da senin bu sözlerini zahirine göre anlar ve senin için suizanda bulunur. Bugünden sonra senin ismin Hamza olsun. Senin bu meşrebin senin şehadetine sebep olur ve şehitler sultanı Hz.Hamza'nın sancağı altında haşrolursun" buyurur.
Dediği gibi de olur. Memleketi olan Bosna'da meyhanelerde irşad vazifesi gören Hamza Bali Bosna Kadısı'nın İstanbul Kadısı'na yazdığı şikâyet mektubu üzerine Şeyh Hamza İstanbul'a getirilir. Ebu Suud Efendi'nin verdiği fetva ile başı kesilerek şehid edilir.
Şimdi diyorsunuz ki bu hikâyeyi niye anlattın! Ve üstelik niye şimdi anlattın!
Vaktin bereketi ve dahi vaktin hikâyesi var.
Gece yarısı tefeül etmek istedim.(Osmanlı'nın Manevi Sultanları, Tarık Velioğlu, Hayy kitap.) Karşıma Hamza Bali'nin hikayesi çıktı.
Size değil kendime anlattım farz edin. Sizler maşallah hidayetinizi tamamlamış, irfanınız yüceltmişsiniz. Eksik olmayın aziz olun, daim olun. Sevenleriniz bir iken bin olsun. Allah cümlemizi suizandan kurtarıp hüsnü zan üzere daim etsin. Ülkemizin güvenliği için küçük hikâyenin hüsnü zan üzere mayalanması gerekiyor.
Anlayanlar anladı. Anlamayanların nasibi başka bir vakte kaldı.
Bayramınız mübarek olsun. Bayramınızın mübarek olması için, fakirleri seven bir kalbinizin olması gerektiğini sakın unutmayın.
Yeni Şafak