Bu dünya seferinde şaşkın ve perişanım
Mahşerde nasıl olur, bilmem amel fermanım.
Şefaat bekliyorum, ey re’fetli Sultanım.
Asi nefsin eline düşmüş bu garip kulu.
Şefkat iklimine al, ey Allah’ın Resulü.
Rabbimin Habibisin, biz yoldaşın olalım.
Açtığın Nurlu yolda, huzur ile dolalım.
İmanla kanatlanıp, bekaya yol alalım
Fani hayatımızın teselli kaynağısın.
Hüzünlü gönüllerin saadet durağısın.
Ey "ümmeti, ümmeti" diyen Nurlu sevgili
İnsanlığın ser tacı, cennet bağının gülü
Rahmet semalarının parıldayan kandili.
Ahmet, Mahmut, Muhammed Mustafa’sın efendim.
Ümmetine çok düşkün, pürvefasın efendim.
Varlık âlemlerinin medar-ı iftiharı
Müminlerin ezelden ebede tek serdarı.
Çetin hesap gününün sığınağı, didarı.
Mağfiretle varayım ümmetinin safına.
Mazhar olsun bu aciz, Halık’ının affına.
Şu günah deryasında, kirleniyor bu beşer
Masivayla, nefisle ruha hükmeder keder.
Tebliğin ve davetin, kurtarıcı tek rehber.
Muntazırım, mahşerin dehşetinden nuruna.
İnayetle varayım, Rabbimin huzuruna
Gönül nuruna muhtaç, sözlerin ilaç gibi.
Davetin ve tebliğin başımızda taç gibi.
Bu dünyadan hicretin, kutlu bir Mi'raç gibi.
Ezelden ve ebede, âlem seninle güzel.
Bizi de kucaklar mı, şefkatle uzanan el?
Ümit ile müjdeler getiren Peygamberim.
Varlığıyla beşere şeref veren rehberim.
Senin Nur'un olmazsa, ‘’hayat yaşanmaz’’ derim.
Günahların seline düşmüşüm, elimden tut.
Kapına sığınmışım, merhametinle avut.
Ebediyet muştusu nur sözlerin hatibi
Kâinat Efendisi, tüm dertlerin tabibi.
Merhamete çok muhtaç kimsesizler sahibi.
Canım, malım, her şeyim; yoluna olsun feda.
Bu dünya külfetinden, nurunla etsem veda.
Günahkârım, yaş dolu gözlerle geldim sana.
Pişmanım ve mahcubum, ağlarım yana yana.
Rabbimin dergâhında sen medet eyle bana.
Kerem eyle ne olur, kapındaki âcize
Engin merhametinle şefaat eyle bize