Yazar Mehmet Paksu, 25 Şubat Perşembe günü Özel Asır Lisesi'nde Mevlid Kandili münasebetiyle bir seminer verdi. Akıcı üslubuyla dinleyicilerini Asr-ı saadete götürdü ve büyük bir ilgiyle takip edildi.
ET-TAHIYYATÜ İLE PEYGAMBERİMİZE SELAM VERİYORUZ
“Biz her et-tahıyyatü’yü okuduğumuzda Peygamberimize selam veriyoruz. Bu, onun yanımızda olduğu anlamına gelir.” cümleleriyle Rasulullah’ı yanımızda hissetmenin zevk ve heyecanıyla dikkatleri bir anda toplandı. Yaklaşık 30 yıldır kıldığı namazları, öncelikle Allah’ın ve bir başka yönüyle de Resulullahı üzmemek için kıldığını ifade eden yazar izleyicilerin içindeki peygamber sevgisini yoklamasına sebep oldu. Sonunda da şöyle tamamladı, Resulullah sevgisini: “Annen seni ne kadar seviyor. Baban ne kadar seviyor. Annem beni ancak kabre koyabilir. Ondan sonra sevgisi duada kalır. Oysa ondan sonra şu hayattan daha gerçek bir hayat başlayacak. Mahşerde bana kim yardım edecek? Hesapta, sırat köprüsünde bana kim destek olacak? Cennet kapısını bana kim açacak? O (sav) açacak. İşte ben O’nu sevdiğim için rahatım. Annem beni kabre kadar götürebilir, ama Peygamber müminlere nefislerinden bile daha yakındır.”
ALLAH'IN SEVGİSİ RESULE UYGUYMAKLA OLUYOR
Onu sevince toplumdaki güzelliklerin yerleşip kökleştiğini ise şu sözleriyle anlattı: “İnsanlar arasında namus, şeref diye bir derdi olmayanlar var mı? Var. Aile kavramı, ahlak anlayışı olmayanlar var mı? Var. Ama bizde bu kavramlar yerleşmiş. Niye? Nereden geldi? Namusu da, şerefi de, Allah’ı da, imanı da O öğretti de ondan. Allah’ı niye seviyoruz; bizi O yarattı çünkü. Parmağımızı kaldırmak için bile O’na muhtacız. Bizi yarattı ve yaşatıyor. Biz Allah’ı sevmek zorundayız. Çünkü bize her şeyi O verdi. Yazı, kışı, inekleri, develeri, hava zerrelerini O verdi. O yüzden sevmeliyiz. Peki, Onu sevmek nasıl olur? Kur’an diyor: “De ki Allah’ı seviyorsanız, bana uyun ki Allah da sizi sevsin.” Demek ki Allah’ın sevgisi Resul’e uymakla oluyor. Ben eğer davranışlarımda yanlışlar yapıyorsam demek ki Ona uymuyorum. Allah’ı seviyorsan Resululullah’a uyacaksın.”
ALLAH'IN RUBUBİYETİ UBUBİYETİ GEREKTİRİR
Mehmet Paksu: “İki kavram var. Biri Rububiyet. Rab olmak. Yönetmek, idare etmek, terbiye etmek. Diğeri ubudiyet, kulluk. Rububiyet, ubudiyeti gerektirir. Yani verilen görevi yapacaksın. Allah’ın rububiyeti, ubudiyeti getirir. Allah Rab’dir. Biz abdiz.” diyerek ölçüyü hatırlattı.
RESULULLAH'IN HANIMLARI ANNELERİMİZDİR
“Ama rububiyetin getirdiği ubudiyeti aile sevgisi ile birlikte yapacağız. Çünkü “‘Resulullahın hanımları annelerinizdir.’ diyor Kur’an. Hz. Hatice, bizim annemiz, Hz. Aişe, bizim annemiz, Hz. Hafsa bizim annemiz. Onlar annemizse, biz kimin ailesindeniz? Onun (sav) ailesiyiz, ehliyiz. Resululahın aile fertlerinden biri olmak büyük bir olaydır. Hz. Fatıma’nın, Zeyneb’in manevi kardeşisin. Şimdi gel de O’nu sevme. Gel de O’nu memnun etmek için elinden geleni yapma.”
“O’nu sevmek bizim imanımız. İman ne demek? Bizim insanlığımız demek. Ne hain, ne zalim insanlar var. Peygamber’i tanısa böyle yapar mıydı? Pek çok insan öldürmüş sahabeler var; imandan sonra ‘şu karıncaya basmak caiz midir?’ diye soruyorlar. Bakın ne hale geliyorlar.”
ÜÇ RAHMETİN SAHİBİYİZ: İSLAM, KUR'AN VE PEYGAMBER
Bizi bir anda Resulullahın ailesinin bir ferdi yapan bu sohbet, büyük nimetlerin bir kez daha hatırlatılmasıyla son buldu: “Biz üç rahmetin sahibiyiz. Peygamber, Kur’an ve İslam. Her nimet bir külfettir ama her nimet aynı zamanda bir şükür ister.”
Moral Haber