Ömer Özcan’ın haberi:
Asıl adı Yemen’dir. İran’da, Küresin aşiretinin ağasıydı. İran Şahının istibdadı onun ve aşiretinin Van’ın Zeranis köyüne iltica ile yerleşmesine sebep oldu. Bu sefer hükümet malûm bahaneyle onu Kastamonu’ya sürgün olarak gönderdi.
Kastamonu’da Nasrullah Camiinin şadırvanında bir çay ocağı kurarak geçimini sağlamaya başladı. Aradan yıllar geçti… 1936 yılında Kastamonu’ya başka bir sürgün misafir daha gelmişti. Gelen misafirin adı: Bediüzzaman Said Nursi idi…
Yemen Bey, Kastamonu'da Bediüzzaman'a hizmet etmeye başladı. Kastamonu’nun ilk nur talebesidir. Üstad onun adını Emin Bey şeklinde değiştirmişti. Yaptığı işten dolayı nur talebeleri ona “Çaycı Emin Ağabey” diye hitap ederler. 1943'te Üstadla beraber Denizli'de dokuz ay hapis yattı. Risale-i Nur’da, bilhassa Kastamonu Lâhikasında ismi çokça geçmektedir.
Çaycı Emin Ağabey, 18 Ağustos l967 yılında Van'da bir trafik kazasında yanarak şehid olmuştur. Ağabeyimizi vefatının 44. yılında rahmetle anıyoruz…
***
Çaycı Emin Ağabey anlatıyor:
ÜSTADIN MAKSADI ALIŞVERİŞ DEĞİL, BENİM VASITAMLA İNSANLARLA İRTİBAT TEMİN ETMEKTİ
Üstad, Nasrullah Câmiinin önündeki Çeşmenin başında idi, yanına yaklaştım. Kürtçe konuşunca “Benimle Kürtçe konuşma takibat altındayım” dedi. Ben hemen ayrıldım. Aynı şekilde başka bir gün takip ettiğimde yine çeşmenin başında oturmuş halde buldum Üstadı. Türkçe “Memleket neresi?” dedim. “Ben Vanlıyım, karakolun üstünde kalıyorum” dedi. Böylece tanışmış olduk... Üstad bana üç tane altın verdi, “Karakola gel yatağımı sana satayım” dedi.
Karakola gittiğimde polislerin yanında Üstad 25 mecidiye istedi. Ben de 20 mecidiye verdim, pazarlıkta. Polisler “25 mecidiye olsun” dediler, Üstad’dan yana oldular. Çıkardım parayı. Üstad, “Ben parayı ne yapayım, sana bunu kiraya vereyim, sen bana pusula gönderdiğimde yumurta gibi şeyler alırsın” dedi. Artık Üstad, bekçi ile pusula gönderip benimle görüşme imkânı sağlamış oluyordu. Maksadı alışveriş değil, benim vasıtamla insanlarla irtibatı temin etmekti.
Sonra karakolun karşısında bir ev bulduk ve Üstad oraya taşındı. Bu şekilde Mehmed Feyzi Efendi ve diğerlerini bu eve getirip tanıştırmış oldum. (Ömer Özcan Ağabeyler Anlatıyor-1)