Psikiyatr Prof. Dr. Kemal Sayar, koronavirüs paniğine dair tavsiyelerde bulundu. Sabah'tan İsa Tatlıcan'a konuşan Sayar'ın sözleri şöyle:
OLUMSUZ SENARYOLARDAN UZAK DURALIM
"Zihnimizde sürekli olumsuz senaryoları üretmekten uzak duralım. Şu an itibariyle ülkemizde bir salgın yok ve biz de ne yapabileceğimizi, yapmamız gerektiğini kamuoyu olarak öğrendik. İleri yaşta isek ve bağışıklık sistemimizde sorun varsa dışarı çıkmayalım. Risk grubunda değilsek önlemleri alalım ve bunu atlatacağımıza, bu sorunun bir gün sona ereceğine inanalım. Dostlarımızla ve sevdiklerimizle güzel zaman geçirelim, bugünü dolu yaşamaya gayret edelim. Sürekli olumsuz haber peşinde koşmayalım, televizyon ve sosyal medyaya aşırı odaklanmadan, doğru ve muteber kaynaklardan bilgilenelim. Sürekli koronavirüs haberleri izlemek kaygıyı besliyor ve tehdidin olduğundan çok daha büyük algılanmasına yol açıyor.
ÇOCUKLAR ANNE BABAYI İZLER
"Çocuklar anne babalarını izler. Onlar panik hali içindeyse çocuklar da sünger gibi o hali emecektir. Sakin durmaya, kaygı duysak dahi onlara geçirmemeye dikkat edelim. Onların yanında, bu konuda öfkeli ve suçlayıcı konuşmalar yapmayalım. Hiçbir şey gizlemeden, olabildiğince açık konuşalım onlarla. Onları dikkatlice dinleyelim, kaygılarını anlayalım. Bu hastalığın onları etkileme olasılığının neredeyse olmadığını ama dikkat etmeleri gereken şeyler bulunduğunu, yaşlarına uygun ve anlayabilecekleri bir dille anlatalım. Onların yapabilecekleri şeyler olduğunu, el yıkamanın önemini, hapşırdıklarında ne yapmaları gerektiğini anlatmamız onları daha güçlü hissettirecektir. Ama her şeyden önce biz psikolojik açıdan sağlam ve istikrarlı bir örnek olalım.
SOSYAL MEDYA YALANLARINA DİKKAT
"Sosyal medya bir yankı odası gibi işlev gösteriyor. Ne de olsa kafamızın içindeki dünya dış dünyanın aynısı değil. Zihnimizde pek çok kısa devre var, görmek istediğimizi görüyor, duymak istediğimizi duyuyoruz. Duygusal yoğunluk uyandıran, daha sık karşılaştığımız veya önyargılarımızı besleyen haberlere çabuk inanıyoruz. Az bilinen bir şeyi daha fazla abartma eğiliminde oluyoruz. İnsan beyni özellikle yeni tehditlere daha fazla tepki veriyor. Sosyal medya da umacı gibi sıklıkla en kötü haberleri en yoğun bir biçimde dikkatimize getiriyor. Orada fazla kalmak, çok yoğun bir tehlike altında olduğumuz yanılsaması yaratarak bizi daha fazla kaygılandırıyor. Sosyal medyayı, böylesi kriz zamanlarında şeamet tellallığı yapmak için değil, doğru kaynaklardan bilgi almak için kullanmalıyız.
BİR EVİ YUVA KILMAYA GAYRET EDELİM
"Koronavirüs bizi yavaşlattı. Ne güzel o kalabalıktan buna koşup duruyorduk. Şimdi evin içinde daha zaman geçirmekle belki de dışarıdaki etkinliklerimizin bir çoğunun boş olduğunu fark edeceğiz. Bir evi yuva kılmaya gayret edelim. Beraber oyun oynayalım, kitap okuyalım, sohbet edelim. İhmal ettiğimiz şeyleri hayata geçirelim ve gerçek mutluluğun, her şeyin gelgeç olduğu bir dünyada, sevgide saklı olduğunu bir kez daha fark edelim.