Hiç yoktan bana bir hayat verdin...
Ne verdiysen hepsini, Sen verdin.
Ben istemeden verdin...
Rahmetin, şefkatin sonsuz Senin...
Yoktan yarattın, var ettin...
Dahası,
Varlığından haberdar ettin...
Hz. Peygamber’i (asm) bana yoldaş ettin, yar ettin…
Doğruyu yanlıştan ayıracak bir akıl verdin,
Seni fikretmeme sebep olacak nimetler verdin…
Seni anacak, her daim Seni zikredecek bir dil verdin…
Sana şükredecek bir kalp verdin,
Ne verdiysen hepsini Sen verdin…
Rabbim,
Adınla atıyor kalbim…
Ne verdiysen hepsini Sen verdin...
Ben istemeden verdin
Kediler âleminde fare olmak ya da…
Bir tutam maydanoz olmak da vardı…
Yaratılmamak da vardı…
Şu güzelim dünyadan ve bin bir güzel isminden
Haberdar olmamak da vardı…
Ama var ettin...
Varlığından haberdar ettin.
Ne yaptıysan, ne ettiysen hep güzel ettin…
Hiç yoktan
Bana bir hayat verdin...
Yok olmayayım, kaybolup gitmeyeyim diye
Yoluma bir de işaretler koydun,
Peygamberlerle, kitaplarla yolumu aydınlattın…
Verdiğin nimetleri saymaya kalksam,
Bir ömür yetmez.
Ne çok şeyler verdin Rabbim, ne çok şeyler…
Hiçbiri sıradan değil, hiçbiri…
Her biri ayrı bir dünya, her biri bu dünyadan kıymetli…
Biliyorum, bunların hiçbirine layık değilim, biliyorum.
Ama hepsi Senin rahmetinden, sonsuz şefkatinden geliyor Rabbim…
Ne kadar da az zikrediyormuşum meğer verdiğin nimetleri…
Oysa yâd etmek gerekir verdiğin nimetleri
Kulluğun özü de bu değil mi?
“Rabbinin nimetini yâd et.” (Duha, 11)
***
Açıldım çiçek gibi,
Tutuştum yürek gibi,
Bir yeşil dilek gibi
İçimde adın kaldı
Rabbim,
Adınla atıyor kalbim…
***
Şu önümde duran ağaç,
O ağacın başındaki yaprak,
O yaprakların arasına gizlenmiş meyveler…
Hepsi birbirinden güzeller…
Dallarda şakıyan kuşlar,
Üzerimden geçen bulutlar,
Esen rüzgâr, yağan yağmurlar…
Bir değil, milyon defa söylesem, bıkmam.
Her şey Sen yarattığın için güzel.
Bu güzellikler Senden Rabbim, Senden…
Toprak suya muhtaç, su toprağa, göz güneşe…
Ben ise yarattığın her şeye…
Sana olan ihtiyacım, Sana olan hasretim
Hepsinden fazladır Rabbim…
Dünya gurbetinde yalnız bırakma beni!
Varların en güzelidir verdiğin hayat…
Kim, nasıl yaşarsa yaşasın,
Aslolan o hayatı Senin için yaşamak…
Hayatın çekirdeğidir kalbim…
Rabbim,
Adınla atıyor kalbim…
İnsan dışındaki hiçbir varlık bilmiyor
Ne yaptığını, neden çalıştığını…
Bir benim sadece şu dünyada
Bütün bu işlerin hikmetini anlayan ve kavrayan, bir benim…
Kâinatın merkezine beni ve hayatımı koymuşsun,
O hayatın merkezine de rızkı,
Rızkın merkezine de şükrü…
Şükrün merkezine de ibadeti koymuşsun.
Her şey bende düğümleniyor,
Her şey benden bir şey bekliyor
Konuşması için mikrofon uzatılan bir hatip gibi
Ağzımdan bir cümle çıkmasını istiyor her şey,
O anlamlı cümleyi, “Elhamdülillah” dememi...
Sana hamd etmemi bekliyor…
Yalnız kalmayayım diye ana verdin, baba verdin, kardeş verdin...
Hepsini sen verdin...
Şair şiirinde, yazar eserinde hiç bahsetmese de Senden,
Onları da sen var ettin...
Seni bilmek, Seni tanımak, Seni bulmak bu kadar kolayken
Niye Senden uzaklarda...
Ne arıyor insan kendi gibi şu fanilerde?
Ve sonra olanlar oluyor:
Güller soluyor, geride dikeni kalıyor...
Ellerimiz kanıyor...
Suyun başında susuzluğu
Hiç dinmiyor bu insanın...
Fani zevkler bitiyor bitmesine amma
Geride o günahların dumanı kalıyor...
Sen verdin...
Her nimeti...
Karşılığında da çok bir şey istemedin...
Sadece ve sadece
Senden bilmemizi istedin...
***
Bahar geçti, yaz geçti
Nice fırsat tez geçti
Katar katar söz geçti
Gönlüm adında kaldı
Rabbim,
Adınla atıyor kalbim...
***
Bu hayat,
Bu kâinat niye böyle güzel?
Bu güzelliği yaratan
Rahman ve Rahim olan
Allah değilse kim?
Kim o zaman?
Bu bitmek tükenmek bilmeyen güzelliğin kaynağı
Nereden ve kimden geliyor?
Evet!
Şükür ve teşekkür yakışır
İnsan olan insana
Yaratılışının gayesidir kalbinin sesini dinlemek...
Dinle kalbin ne diyor…
Rabbim,
Adınla atıyor kalbim...
***
Bu sabahlar niye böyle güzel?
Rabbim, niye böyle güzel?
Sadece uykudan uyanalım diye değil,
Belki de hayata uyanalım diye yeniden...
Gafletten uyanalım diye...
Rabbim!
Gözlere göstermek istediğin sır ne?
Uyanalım, yeni bir gözle bakalım ve hayata yeniden başlayalım diye...
Bir sır var her güzellikte, her neşede, her nimette…
Nedir Rabbim nedir?
Tekrar değil her nefes…
Birbirinin devamı değil
Hiç bir an, hiç bir gün, hiç bir nimet…
Yeniden yeniye yaratıyorsun her şeyi...
Bir sır var...
Her defasında en güzel ve en kusursuz şekilde hem de...
Neye baksak, neye el atsak, görüyoruz bunu...
Gösteriyorsun gözlerimize
Muhteşem tablolar seriyorsun önümüze...
Her şey kendisinden ziyade
Kendilerini yapan sanatkârını anlatıyor bize...
Seni söylüyor, Seni bildiriyor, Seni gösteriyor her şey, her işaret...
Senden başka hiç kimse, hiç bir şey bunların sahibi olamazlar...
Bütün sebepler toplansa, bir ağaç değil,
Bir yaprak bile yapamazlar...
Yaratılanlar, yaratıcı olamazlar...
Her nefeste hayatı yeniden yaratılanlar
Senden gaflette kalanlar,
Hayatın zevk-i safâsına dalanlar…
Niye anmazlar ki Seni, bir gün olsun niye?
Bir an olsun, niye?
Niye acaba, niye?
Her şeyi merak edenler kendilerini yaratanı merak etmezlerse eğer,
O merak duygusu da boşa gitmiş demektir.
Bu da ayrı bir nimet…
Bu da ayrı bir nasipmiş meğer...
“Hidayet, O’na doğru yürüyene koşar.
Yağmurdan kaçanların kuraktan yakınmaya hakları yoktur.”
Mehmed Salahaddin Şimşek
***
Duvardaki resme hayran hayran bakanlar...
O tabloyu tutan arkasındaki çivinin farkında bile değiller...
Esas olan bu da değil...
Aslolan bundan da ötesi...
O Sanatkârın nedir buraya gelenlerden beklediği
Ve seyredenlerden istediği?
Var mı merak eden?
Kaldı mı acaba?
Kim koymuş, neden asmış buraya şu resmi?
Nedir bunu sergilemekten gayesi?
Soran yok...
Asıl maksadı merak eden yok...
Kimin yolu nereye çıkarsa çıksın,
Benim yolum Sana varsın...
Yeter ki Senden uzak olmasın Rabbim...
Rabbim,
Adınla atıyor kalbim...
***
Bu dil, bu dudak,
Bu el, bu ayak,
Bu göz, bu kulak
Niye var Rabbim
Niye var?
Ancak...
Seni anmak için var...
Kalbinin sesini duyan var mı?
Kalbim,
Adınla atıyor Rabbim...
***
Gün geldi, dilim bitti
Yürüdüm, yolum bitti
Benim de ömrüm bitti
Dilimde adın kaldı…
Rabbim,
Adınla atıyor kalbim…
***
Ve bir gün bitecek şu dünyada misafirliğimiz…
Kavuşacak bir gün dağ dağa ve insan da toprağa…
Topraktan öteye inşallah,
Cennetinden cemaline,
Sevgili Peygamberimize (asm),
Sahabelerine,
Vaad ettiğin güzelliklere…
Rabbim, dilerim, bu söz bir dua gibi dillerde söylensin dursun:
Rabbim, adınla atıyor kalbim…
Rabbim, adınla atıyor kalbim…
Rabbim, adınla atıyor kalbim…
Es-salâtü ve’s-selâmü aleyke yâ Rasûlallah…