Bismillahirrahmanirrahim
Cenab-ı Hak (c.c), Mümtehine Suresi 4-6. ayetlerinde meâlen şöyle buyuruyor:
4 . İbrâhîm’de ve onunla berâber bulunanlarda sizin için gerçekten güzel bir örnek vardır. Hani kavimlerine şöyle demişlerdi: “Doğrusu biz, sizden ve Allah’dan başka tapmakta olduklarınızdan uzak kimseleriz! Sizi (bâtıl dîninizi) inkâr ettik; artık (siz) tek olarak Allah’a îmân edinceye kadar, sizinle bizim aramızda ebedî olarak düşmanlık ve kin başlamıştır.” Ancak İbrâhîm’in (îmân etmemiş) babasına olan (şu) sözü müstesnâ: “(Allah’dan) senin için mutlakā mağfiret dileyeceğim; fakat senin için Allah’dan (gelecek) hiçbir şeye(bir hidâyet ve mağfirete) mâlik değilim!” (Ve onlar şöyle duâ ettiler:) “Rabbimiz! Ancak sana tevekkül ettik ve sana yöneldik; dönüş de ancak sanadır!”
5 . “Rabbimiz! Bizi, inkâr edenler için bir imtihan (vesîlesi) kılma! (Onları bize musallat etme!) Rabbimiz! Bize mağfiret eyle! Şübhesiz ki Azîz (kudreti dâimâ üstün gelen) ve Hakîm (her işi hikmetli olan) ancak sensin!”
6 . And olsun ki, onlarda (İbrâhîm ve berâberindekilerde) sizin için, Allah’ı ve âhiret gününü uman kimseler için güzel bir örnek vardır. Bununla berâber kim yüz çevirirse, artık şübhesiz ki, Ganî (hiçbir şeye muhtâç olmayan), Hamîd (hamd edilmeye yegâne lâyık olan) ancak Allah’dır.