Bismillahirrahmanirrahim
Cenab-ı Hak (c.c), Bakara Sûresi 127-130. ayetlerinde meâlen şöyle buyuruyor:
127-Ve bir zaman İbrâhîm, İsmâîl ile berâber Beyt’in (Kâ‘be’nin) temellerini yükseltiyordu. (Ve şöyle duâ ediyorlardı:) “Rabbimiz! (Yaptığımızı) bizden kabûl buyur! Şübhe yok ki Semî‘ (her duâyı işiten), Alîm (herşeyi bilen) ancak sensin!”
128-“Rabbimiz! Bizi, sana teslîm olan kimseler eyle ve neslimizden sana teslîm olan bir ümmet (çıkar)! Bize, (râzı olacağın hac, kurban gibi) kulluk usûllerimizi göster ve tevbelerimizi kabûl buyur! Şübhesiz ki Tevvâb (tevbeleri çok kabûl eden), Rahîm (merhameti bol olan) ancak sensin!”
129-“Rabbimiz! Onlara (neslimize) de içlerinden bir peygamber gönder ki, kendilerine senin âyetlerini okusun ve kendilerine Kitâb’ı ve hikmeti (Kitabdaki hükümleri) öğretsin ve onları (günahlardan) temizlesin! Muhakkak ki Azîz (kudreti dâimâ üstün gelen), Hakîm (her işi hikmetli olan) ancak sensin!”(1)
130-O hâlde kendini bilmeyenden başka, kim İbrâhîm’in dîninden yüz çevirir? And olsun ki (biz,) onu dünyada (peygamber olarak) seçtik. Doğrusu o, elbet âhirette de sâlih kimselerdendir.
(1)Allah-ü Teâlâ, yaptıkları bu duâyı kabûl ederek Hz. İsmâîl (as)’ın neslinden Peygamber Efendimiz (Aleyhissalâtü Vesselâm)’ı göndermiştir. Bu hususta Resûl-i Ekrem Efendimiz (Aleyhissalâtü Vesselâm) da bir hadîs-i şerîflerinde meâlen: “Ben, babam İbrâhîm’in duâsı, kardeşim Îsâ’nın müjdesi ve annemin rüyâsıyım” buyurmuşlardır. (Nesefî, c. 1, 126)