Bismillahirrahmanirrahim
Cenab-ı Hak (c.c), Fil Sûresi 1-5. ayetlerinde meâlen şöyle buyuruyor:
[Mekke devrinde nâzil olmuştur, 5 âyettir.]
1-(Habîbim, yâ Muhammed!) Rabbinin, fil sâhiplerine nasıl yaptığını görmedin mi? (*)
2-Onların tuzaklarını boşa çıkarmadı mı?
3-Hem üzerlerine sürü sürü kuşlar gönderdi.
4-(Bu kuşlar,) onlara pişmiş çamurdan taşlar atıyorlardı.
5-Nihâyet onları yenmiş ekin yaprağı gibi yapıverdi!
(*) “Sûre-i اَلَمْ تَرَكَيْفَ*’de nass-ı kat‘î ile beyân edilen ‘Vak‘a-i Fil’ (fil hâdisesi)dir ki; Kâ‘be’yi tahrîb etmek için, Ebrehe nâmında Habeş meliki gelip, fil-i Mahmûdî nâmında cesîm (büyük) bir fili öne sürüp gelmiş. Mekke’ye yakın olduğu vakit fil yürümemiş. Çâre bulamamış, dönmüşler. Ebâbîl kuşları onları mağlûb etmiş ve perîşân etmiş, kaçmışlar. Bu kıssa-i acîbe (hayret verici hâdise), târih kitablarında tafsîlen meşhurdur. İşte şu hâdise, Resûl-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm’ın delâil-i nübüvvetindendir (peygamberliğinin delillerindendir). Çünki velâdete (doğmasına) pek yakın bir zamanda, kıblesi ve mevlidi (doğum yeri) ve sevgili vatanı olan Kâ‘be-i Mükerreme, gaybî ve hârika bir sûrette Ebrehe’nin tahrîbinden kurtulmuştur.” (Zülfikār, 19. Mektûb, 77)