Mehmet Abidin Kartal’ın yazısı:
Beyaz, saflığın ve temizliğin simgesidir. Soğuk kanlılığı, asaleti, masumiyeti, istikrarı ve devamlılığı temsil eder. Huzur ve güven verir. Renklerin içinde beyazın zihinlerimizde canlandırdığı ilk duygu şüphesiz; temizlik, safiyet, masumiyet duygularıdır. Saf ve temiz oluşun sosyal hayatta en net gözlendiği anlardan olan evlilikte gelinliklerdeki beyazlık masumiyetin, iffetin, namusun ve tertemiz bir ruhun temsili olarak kabul edilmekte ve şuur altlarına bu mesaj verilmektedir. Bu yüzden olsa gerek pek çok kültürde gelinlikler beyaz renklidir. Kültürümüzde beyaz gelinlik giyen gelin sevdiğini bakın nasıl tarif ediyor:
Beyaz gül kırmızı gül
Güller arasından gelir
Yarım giymiş beyaz mintan
Sabah namazından gelir… (Abdülvahap Said)
Delikanlı ise sevdiğine beyazın en saf hali kar ile, şöyle cevap veriyor…
Şu dağlarda kar olsaydım
Bir asi rüzgar olsaydım
Arar bulur muydun beni
Sahipsiz mezar olsaydım…(Yusuf Hayaloğlu)
Güllerin efendisi (sav) beyaz elbise giyiniz diyor. Değerli bir dostum gençliğinde beyaz gömlek giyerek sevdiği kızın evinin önünden geçerek Cuma namazına giderdi… Duası kabul oldu. Yukarıdaki mısralar dostumun bu hatırasını hatırlattı bana…
Kainatın Efendisinin (sav) övdüğü İstanbul, 2017’nin ilk Cuma gününün akşamına bembeyaz gelinliğini giymiş, bembeyaz bir sayfa açarak giriyor. İstanbul yeni bir yıla bembeyaz sayfasını açarak giriyor. Pencereden İstanbul’u seyrediyoruz, gözümüzün gördüğü her yer bembeyaz karlarla kaplı… İstanbul beyaz gelinliğini, elbisesini giymiş, her yer tertemiz. Kar beyaz görüntüsüyle içimizi ferahlatıyor. Kar insana, her şeyi temizliyor gibi, hayatımızın olumsuzluklarını da temizlediğini hissettiriyor. Kar yağınca havadaki ve yerdeki maddi mikropların temizlendiğini biliyoruz. Kar, kainatın beyaz sayfası. Kar rahmetin habercisi… Kar rahmetin beyaz sayfası. Kar senesi var senesidir, berekettir. Uçsuz bucaksız beyazlık insana manevi temizlik olan, masumiyet, saflık, temizlik duygusunu hatırlatıyor. Hepsinden önemlisi kar, beyaz sayfayı yazanı hatırlatıyor. Bir defter sayfasına bir A harfinin yazıldığını görsek bunun bir yazanın olduğunu düşünürüz. Kendiliğinden yazıldığını hiç kimse söyleyemez. Böyle bir iddiada bulunan gülünç duruma düşer.
Kainat kitabının sayfalarını yazan Allah, kâinatın işleyişini düzenleyen kanunlar koymuştur. Kainat sayfasındaki sayısız varlığın birbirleriyle olan uyumu ile oluşmuş muhteşem bir düzen vardır. Bu düzen, akılları hayrete düşüren detaylarla kusursuzca yaratılmış ve ince ayarlarla dengelenmiştir. Rabbimiz, yarattığı sistemleri ve düzeni kontrolünde tutar, bütün kainattaki uyumu korur. Kainat bütünüyle Allah’ın kusursuz yaratmasını, olağanüstü düzeni ve ölçüyü işaret eder.
Bediüzzaman, her şeyin ölçü ile bağlandığını, kaderin her şeye bir miktar verdiğini şöyle ifade eder:
“Nakkaş-ı Ezeli gözümüzün önünde kışın beyaz sayfasını çevirip, bahar ve yaz yeşil yaprağını açıp, yeryüzü sayfasında üçyüzbinden fazla çeşit mahlûkatı kudret ve kader kalemiyle en güzel şekilde yazar. Birbiri içinde birbirine karışmaz; beraber yazar birbirine mani olmaz. Teşkilce, suretçe birbirinden ayrı, hiç şaşırtmaz, yanlış yazmaz.”
Rabbimizi bize tarif eden küllî muarriflerden kainat kitabının kış sahifesindeki kar tanecikleri, Tevhid-i İlâhîyi akıl ve şuur sahiplerine ilan ediyor. Tevhid kelimeleridir kar taneleri. Semadan birlik için inerler bir bir. Kol kola girip, Bir Olan’a şahitlik ederler. Her bir kar tanesi İlâhî mühürdür. Kar tanecikleri, bir dost gibi, bir arkadaş gibi gaflete dalmış bizlere "Dost acı söyler" hesabı, soğukluğuyla gafletimizi dağıtıp, hiçbir kişinin parmak izlerinin bile birbirine benzememesi gibi, her biri birbirinden farklı sanat eserleri olan kar taneleri "Beni dikkatle oku! Tevhid mühürlerini her taneciğimde gör, iman ve itaat et" mesajını vermektedir.
“Kar”ı pek bâridâne (soğukça) ve tatsız telâkkî ederler. Halbuki, o bârid, (soğuk) tatsız perdesi altında o kadar hararetli gayeler ve öyle şeker gibi tatlı neticeler vardır ki, tarif edilmez.” ( Sözler, 18. Söz, 2. Nokta, ) Kar beyaz esaret değil beyaz rahmettir.
Gaflette olanlar bu hikmetleri görmediğinden kışın soğuğundan, yazın sıcağından, her şeyden şikayet ederler. Halbuki düşünülse ve bilinebilse, ne kadar ulvî gayeleri ve neticeleri vardır.
Karın soğuk ve üşütücü yüzünün arkasında, milyonlarca bitki ve hayvanların hayat kaynağı olan suya, dirilişe gebe olması vardır. Kar yağmasa bitkiler yeşeremez, bitkiler yeşermese canlılar yaşayamaz, daha bunun gibi sebep ve hikmetini bilmediğimiz sayısız rahmet ve hikmet incelikleri kara takılmıştır.
Kar, yeryüzünün kefenidir. Kışın bembeyaz örtüsüyle bir kefen gibi kaplar tabiatı. Kışın kefenini giyen tabiat baharda tekrar dirilir. Her kışın bir baharı vardır. Kar, biz şuur sahiplerine mesaj verir. “Bakın” der; “her kıştan sonra bahar nasıl geliyor ise, şu fani dünyadan sonra da Ahiret gelecektir, haşir olacaktır”… “ Şimdi bak Allah'ın rahmet eserlerine: Ölümünün ardından yeryüzünü nasıl diriltiyor. İşte bu, ölüleri dirilten Allah'tır. Onun gücü her şeye yeter. ”(Rum suresi 50. ayet)
Kar bütün kainatı beyaza boyar, çirkinliklerin üzerini örterek bir güzellik meydana getirir. Bir beyaz örtüdür, beyaz sayfadır, kar; bütün çirkefleri, pislikleri örter. Sevgi kar gibidir, kar nasıl bütün pislikleri örter, çöpleri göstermez, mis gibidir. Sevgi ile insanlara yaklaşan, olaylara sevgi gözlüğüyle bakan pislikleri, çöpleri görmez, güzeli görür, güzeli gösterir. “Güzel gören güzel düşünür. Güzel düşünen, hayatından lezzet alır.”
Araştırmalar karın her bir tanesinin kendine mahsus bir kristal yapısının olduğunu ve bu yapının çok ilginç geometrik desenlere sahip olduğunu gözler önüne sermektedir. Mikroskopta incelendiğinde kar tanelerinin kristal yapılarının birbirinin tıpatıp aynısı olmadığı görülür. Temizliği ve saflığı temsil eden melekler misali, kar taneleri gökten yere inerken onca fırtına ve tipiye rağmen bir birine çarpmıyor, yapışmıyor. Kar altında yürürken başımızı okşarcasına indiklerini görürüz. Yapışarak büyük kütleler halinde inseydi herhalde yeryüzüne rahmet değil gazap yağardı. Tedbirsizlikleri yüzünden kar’dan zarar görenlerin kabus, felaket, beyaz esaret gibi ifadeler kullanmaları, karın rahmet, nice hikmet ve faydalarını göremediklerinin ifadesidir. Onun için “kar’ı rahmet olarak gönderen Yüce Yaratana kar taneleri sayısınca şükürler olsun” diyelim.
Kışın beyaz sayfası olan kar, baharda mahlukatın dirilmesine, doğmasına vesile olan bembeyaz bir Rahmet’tir. Celal içinde Cemal’in tecellisinin sayfasıdır. Bizde hayatımıza bir beyaz sayfa açalım. Bu sayfaya güzel şeyler yazalım. Nedir güzel şeyler. Sevgidir, güzel ahlaktır, merhamettir, şefkattir, yardımlaşmadır, paylaşmadır, birliktir, beraberliktir, vatan sevgisidir, vatanımızı ve milletimizi bölmek isteyen hainlere karşı elif gibi dim dik olmaktır. Kısacası salih amellerdir. Haydi o zaman beyaz sayfaya güzel şeyler yazmaya…
Dünyamıza cemaliyle yumuşacık bembeyaz karlar indirip, celaliyle dağları, ovaları yolları kara bürüyen Rabbimiz... Kalplerimize kar tanesinin temizliğini indir, mutluluklarımızı, sevinçlerimizi, ümitlerimizi kar taneleri adedince çoğalt. Üzüntülerimizi, korkularımızı rahmetinin dokunuşuyla kar taneleri gibi erit. Milletimize ve devletimize diz çöktürmek isteyen hainleri kahret. Ülkemizin ve İslam aleminin önüne bembeyaz sayfalar aç… Dostluklarımızı, birlik ve beraberliğimizi her bir kar tanesi gibi beyaz ve güzel eyle. Bizi Kur’an ve Sünnet yolunda uçuşan kar taneleri eyle… Amin.
“Kar taneleri ne güzel anlatıyor birbirine zarar vermeden de yol almanın mümkün olduğunu.” Mevlana