Rahmetli Menderes ve bir hukuk skandalı

Hüseyin ÖZTÜRK

Rahmetli Menderes’in idamının üzerinden 48 yıl geçti. 48 yıldır rahmetle anılan bir Başbakan var. Bunun yanı sıra 48 yıldır da beddua ile anılan idam edenler var. CHP ve aynı ürünün varlıkları, bu ülkeyi ve insanını tanımak için sadece bu örneğe baksalar yeter herhalde.

Türkiye’yi CHP’nin bereketsizliğinden, hırsından, öfkesinden, yolsuzluklarından, yoksulluklarından, faşizanca baskılarından, din düşmanlığından, rahmetli Menderes kurtarmış ve milletimiz rahat bir soluk almıştır.

Yaklaşık 40 yıl sonra direkten döndüğümüz 28 Şubat ve Ergenekoncular, eğer başarılı olsalardı, CHP’lilerin zilve bağları bağlanmayacak ve başta ibadethaneler olmak üzere din ve diyanet adına ne varsa hepsini çil yavrusu gibi dağıtacaklardı. Ergenekoncular ve öncü kuvvetleri 28 Şubatçıların iddianamelere yansıyan eylemlerine bakınca bu durum çok rahat görülüyor. Elhamdülillah ki, Cenab-ı Hak Türkiye’yi bunların şerrinden korumuş ve kollamış.

Neyse geçelim. İnsanlık tarihi boyunca bir örneği daha yaşanmayacak ve aklıselim bütün hukukçulara; “Bu kadar da olmaz” dedirten bir hukuk ayıbından söz etmek istiyorum

Rahmetli Menderes yargılanırken, bir gün rahmetli Osman Yüksel Serdengeçti, İstanbul’a gelir ve Marmara Kıraathanesine uğrar. Dostlarıyla sohbet ederken, yan masada oturan birine gözü takılır ve bir yerlerden tanıdığını söyleyerek, kim olduğunu sorar. O sırada Serdengeçti’nin yanında oturan Mustafa Demir, Serdengeçti’nin sorusuna cevap verir.

“O kişi Hakkı Morgül’dür. Hani Yenikapı’dan başlayıp, deniz içerisinden Yassıada’ya kadar tünel kazarak, rahmetli Menderes’i kurtaracaklardan birisidir. Herhalde gazetelerdeki resimlerinden tanıyorsunuz. Bu kahveye pek gelmez. Hakkı Morgül, Tahsin Marmara ve şu arka sokaktaki kumarhanenin sahibi Vehbi, denizin kenarında yemek yiyorlarmış.

Yassıada muhakemeleri de o günlerde cereyan ediyordu. Aralarından birisi; ‘Buradan tünel kazıp, Menderes’i kurtararak görevine iade etsek, ne iyi olur” demiş. Bunu duyan birisi de ihbar etmiş olmalı ki, ertesi gün tutuklandılar. Biz de mahkemede dinlemeye gittik.

Savcı, bunların tünel kazıp, Menderes’i hücresinden kaçıracaklarını, orduyu da lağv edip, Menderes’i Başbakanlık koltuğuna oturtacaklarını ayrıntılarıyla anlattı. Reis, Hakkı’ya döndü. ‘Savcı beyin iddialarına ne diyorsun?’ dedi. Hakkı gayet masum bir şekilde; ‘Bunları ben mi yapacaktım?’ diye sordu. Reis net cevap verdi. ‘Evet, Savcı bey öyle söylüyor.’

Bunun üzerine Hakkı aynı masumiyetle bir soru yöneltti. ‘Hâkim bey, bir deniz mili kaç metredir?’ Reis başını sağa sola salladıktan sonra, ‘Emin değilim ama aklımda kaldığına göre 1852 metredir’ dedi. Hakkı Morgül’ün yüzü kesinlikle renk vermiyordu. ‘Bizim bu konuşmayı yaptığımız yerden Yassıada’ya kaç mil var?’ diye sordu. Reis hiç düşünmedi. ‘Herhalde kırk mil vardır.’ Hakkı Morgül aynı tavrını sürdürüyor ve şöyle diyordu:

Kırk mil ile 1852 metreyi çarparsak, yaklaşık yetmiş dört kilometre eder. Buradan tünel kazıp yetmiş dört kilometre ilerdeki bir hücreden çıkacağız, hem de denizin altından geçerek. Bunu ben değil, Amerika’nın tekniği yapabilir mi? Amerika yapamayıp, ben yapacağıma göre, sizin beni mahkûm etmeyip, ödüllendirmeniz gerekmez mi?

Gelelim ordunun lâğvı meselesine; Ben orduyu lâğv edebileceğime göre, demek ki ordudan kuvvetliyim. O zaman bu orduya hiç masraf etmeyin, terhis edin gitsin. Ülkemizin bir bölgesini Rusya mı işgal etti, beni çağıracaksınız. ‘Gel Hakkı, şu Rus’u perişan et’ diyeceksiniz, ben de vurup dağıtacağım. Edirne’yi Bulgaristan mı zapt etti. ‘Gel Hakkı Bulgarların hesabını gör’ diyeceksiniz, anasından doğduklarına pişman edeceğim. Sonra Yunan mı memleketimizin bir bölgesine girdi, hemen çağıracaksınız, ‘Gel Hakkı Yunan’a haddini bildir’ diyeceksiniz. Bir yumruk indireceğim ki, Atina’da aklı başına gelmeyecek.
Hakkı Morgül bunları Karadeniz şivesiyle öyle hoş bir üslupla söylüyordu ki, kendilerini tutamayan hâkimler rahat gülebilmek için masanın altına girdiler.”

Mahkemenin sonucunda Hakkı Morgül ve arkadaşları beraat etmişler ama 8 ay içeride yattıktan sonra. İlgili savcının hakkında ise hiçbir takibat yapılmamış. İşte bir CHP zihniyeti daha. Allah kıyamete kadar bunların şerrinden Türkiye’yi ve bütün dünyayı korusun. Amin
 
Vakit

İlk yorum yazan siz olun
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.