Oruç tutmadığı hâlde sahûrları kaçırmazmış;
Gündüz yemesine rağmen sanmayın iştahı azmış…
İftârda bütün yemeği âfiyetle ‘sünnetlerken’;
Sahûrda, âdetâ yutar, lokmaları ısırmazmış…
Birlikde karar vermişler: “Sahûrda olalım sessiz;
Onu uyandırmayalım, diyelim: Kalkamadık biz…”
Ev halkı kurtuluş için bu numaraya sarılmış;
Birkaç gün böyle geçince işi anlamış edebsiz…
Evi birbirine katmış, kavgaya dayanmış sonuç;
Nihâyet hanım patlamış: “Sen tutmuyorsun ki oruç!
Neden ısrârla sahûra kalkmak istersin bilmem ki?
Sana gece-gündüz yemek hâzırlayanda bütün suç!”
Bakmış işler sarpa sardı; düşünmüş: altdan alayım.
Demiş: “Hâlim yok ki, oruç tutayım, namaz kılayım?
Zekâtla Hacc bizden ırak; insâfa gel bre hanım!
Sahûra da kalkmayarak hepten gâvur mu olayım?”