Bediüzzaman, aynı zamanda mahir bir fotoğrafçı. Her hadiseden farklı görüntüler alıp, idrak salonlarımızda sergiliyor… Yunus Aleyhisselâmın meşhur kıssası olan: Birinci Lem’a fotoğrafını da öyle değişik karelerle önümüze koyuyor ki; dünya hevesatı ve günahlarının bizi yutmasını, O hazretten daha ziyade zulümat içinde olduğumuzu hatırlatırken, başka manalara da kapı açıyor. Bediüzzaman, adeta bize düşünmeyi öğretiyor. Değişik ve dehşetli canavarlara, balıklara yem olduğumuzu, bizleri yuttuğunu hatırlatırken, akla başka şeyler getirtiyor: Ramazan hayır dolu ve müspet manada bir balık; insanı yutan ve adam eden. Bu uzun ve sıcak günlerde, oruç tuttuğumuz Ramazan, bir balık gibi bizi içine alıyor... Ramazanın karnında, nefis kul olduğunu hatırlıyor. Pişmanlıklar filiz veriyor; şükür dal budak salıyor… Allah’ın, tüm sene boyunca anne kucağını gölgede bırakacak rahmetiyle kuşatıldığımızı, Ramazanın karnında hatırlıyoruz… Yunus Aleyhisselamın muhteşem duası; “La ilahe illa ente subhaneke inni kuntu minezzalimin” Kendimize yaptığımız, nimetlerin kadrini bilmeme ve israf zulmü ve israf zulmümüzden dolayı aç insanlara yaşattığımız zulmü hatırlatıyor… Bu duaya gerçekten ihtiyacımız var, gerçekten hem yaşadıklarımızdan dolayı, hem ihmallerimizden sudur eden yanlışlarımıza gerekli bir dua.
Yunus Aleyhisselâm gibi, Ramazanın midesine girdik… Kabadayı Nefis, aç susuz kalınca süngüsü düştü; rızık sahibine aczini derinden itiraf etmeye başladı. Dolu midenin unutturdukları, aklın ön sıralarında yerini aldı. Yıl boyunca mide bir fabrika gibi çalışıyor… Sene boyunca tonlarca yiyip, tonlarca içiyoruz ve bunların ağırlığında acizlik ve nihayetsiz fakr hissedilmiyor. On bir ay, insan nefis ejderhası midesinde. İhmaller yutmuş, duyarsız kalmalar yutmuş! Mazlumlar ve zayıflar, zulüm içindedir; fakir yokluk sınavındadır. Şımarık nefis hissettirmez efendisine; kendi keyfi bozulmasın diye. Bol gelen, israfla meşru olmaktan çıkan servetler, lükse gider, eğlenceye gider. Dolu mutfaklar, açık büfeler önünde, on bir ay, kim vurdu ya gider. Zalim ülkelerin zalim yöneticileri, vergileri hırs için silaha öfkeye yatırır, kaynaklar zulme gider… Sonunda tüm seneyi dolaşan ve rahmet denizinden insana gerçek manada merhameten bir balık çıkar gelir. Nefise, unuttuğu nimetlerin sahibini, nereden geldiğini hatırlatır. Mazlumları ve açlıkta olanları hatırlatır; en azından vicdan rahatsızlığı yaşatır, imkân dâhilinde mağdur insana ulaşmaya çalıştırır. Zalim yönetimleri ramazanın temizlediği vicdanında sorgulama başlatır…
İlahi emre uyulan açlık, ıskaladıklarımızı, görmek istemediklerimizi gözümüze sokar; eğer rızık sahibi merhamet etmez ise, tek bir buğday tanesine bile ilmimizin, irademizin yetmeyeceğini. Rezzak-ı Kerim, her azamıza münasip, ihtiyacını görecek rızkı, ummadığımız yerlerden ve değişik tatları, gerekli vitaminleri, hazırlattırıp gönderdiğini, tüm değerleri, ilahi emri, Ramazanın midesinde daha samimi hatırlarız...
Ramazan nimetler denizinden, yunus balığı gibi süzülerek gelip, şükür ehlinin hoşnut eden şükrü, daha da artsın diye ve aczini fakrını unutanlara ise hatırlatsın diye, midesine alır insanı, hazmederek Allah’a kullukta işe yarar hale getirir. Şükürsüzlükten kaskatı kesilen kulluk kemiklerini, enaniyeti, içeride rahmet safrası ile yumuşatır, eksiklerimiz ve devasa olması gereken mahcubiyetimizle yoğurup, bayramın sahili selametine bizi bırakır... İtaat edip, orucunu tutana, on bir ayın helal olmak ve şükür şartıyla, kullanma sertifikası verir. Bir ay buyunca, Ramazan midesinde, asit hükmündeki yaz sıcakları, harareti arttırıp, açlıkla acizliği ziyadeleşmesi ile nihayetsiz kerem sahibine boyun büktürüyor, şükre ve ibadete iştiyakı arttırıyor. On bir ay, insan dünyayı hazmeder; bir ayda ise, Ramazan insanı hazmeder. Ruhunun ve duygularının damarlarına ve uzuvlarına tertemiz olur insan.
Ve Ramazanda, ezan komutuyla, bir bardak suya kavuşmaya çocukça sevinmeyi öğreniriz. Bir lokma ekmek mutlu eder; koca gün aç kaldıktan sonra. Küçük şeylerden mutlu olabilmeyi başarmak, geleceğin büyük mutluluklarına kapı aralamaktır. Ramazan bize küçük şeylerden ve en küçücük nimete bile, büyük şükürlerle, mutluluk yaşatır; başkalarını da sevindirmeyi öğretir. Yunusumuz hayırlı olsun!