Ramazan'da ölmek: İlhan Öztin

Hüseyin ÇEŞİTCİOĞLU

بِاسْمِهِ سُبْحَانَهُ

Dün öğle namazından sonra; arkadaşım/abim İlhan Öztin'i ebedi aleme yolcu ettik. Makamı Firdevs Cenneti olsun inşaallah.

1980 öncesinin alaca karanlık döneminde tanışmıştık. Edebiyat Fakültesi'nde ve Isparta Yurdu'nda beraberliklerimiz oldu.

Manisa/ Salihli'nin nur talebesi, yakışıklı, beyefendi bir evladıydı.

Fakülte karşısındaki Koska Çayocağı edebi-dini-milli sohbet mekanımızdı.

80 öncesi dönemde nur talebeleri büyük ölçüde birlik beraberlik içinde hareket ediyordu. Bu yüzden güçleri dağılmıyor cesaret ve enerjileri kırılmıyordu. Türkiye'de her gücün saygıyla takdir ettiği 5/6 dinamikten biriydi nurcular.

Hizmet heyecanı dalga dalga; gereken her alanda bir bayrak gibi yükseliyordu. Gazeteden dergilere; kitaplardan kasetlere; yüreklerin toplu vurduğu anma gecelerinden konferanslara her alanda hareket ve gayret çığ gibi yükseliyordu. Bu işin odak mekanı Isparta Yurdu' muzdu. Burda kalan 150 kadar üniversite öğrencisi her hizmetin tüm kabiliyet ve istidatlarını içinde barındırıyordu. Tüm Anadolu'ya ilham verip öncülük ediyordu. Bu yurdun dört yanındaki cadde ve sokaklarda Sözler'den vecizeler yazılıydı.

"Ümitvar olunuz şu istikbal inkılabatı içinde en yüksek gür sada İslam'ın sadası olacaktır."
"Ekmeksiz yaşarım hürriyetsiz asla!"
"Bir ölür 300 diriliriz!"

Isparta Yurdu ırkçı katillerin saldırısı sonucu şehit ve yaralılar veren bir yurttu. Filistinli gençler başta olarak İslam dünyasından öğrenciler de kalabiliyordu.

Rahmetli Sungur abi Kırkıncı Hoca vb. hizmetin önde gelenleri ders ve ziyaretlerde bulunuyordu.

İşte bu ortamda bulunan bahtiyarlardan biri de rahmetli İlhan Öztin'di. Geniş katılımlı anma gecelerinde saz ve söz takımının solisti ve yanılmıyorsam bağlamacılarından biri de Öztin'di.

Çalışmalarını yurdun bodrum katında yaparlar, nurlu gecelerde nurlu kitleyi coşturur ve ferahlatırlardı. İlk aklıma gelen Tepebaşı Gazinosu'daki 29 Mayıs 1980'deki İstanbul'un Fethi kutlamasıydı.

Sahnenin tam arkasında büyük harflerle; Fatih'in Torunları Hoş Geldiniz yazıyordu. Yavuz Bahadroğlu'nun yazdığı Adalet piyesinde bana da bir rol düşmüştü.

İşte bu ve başka gecelerde İlhan abi; Fetih Marşı, Hak Yol İslam Yazacağız, Tepelice Çama Çıktım eserlerini tam bir sanatçı edası, tam bir mümin ihlasıyla seslendiriyordu.

Mezuniyetten sonra bir süre gazetecilik yaptı. Sonra Küçük Sözler'deki hikayeleri kaliteli kağıt ve canlı renklerle hikayeleştirdiğini görünce duyduğum sevinç ve heyecanı şimdi bile hissediyorum. Sonra hat üzerinde çalışmalar yaptığını öğrendim. Zaten yaratılıştan sanatçı ve ince ruhlu bir insandı.

İstanbul/ Maltepe'deki etkileyici Merkez Camiinde; nurcuların her renginden insan vardı. Bu bile bir güzellik ve sevaptı.

Fırıncı abi, S.Aksakal, C.Alpgüvenç, M.Nuri Yardım ve daha başkaları namazda hazırdılar. Yurttan ve fakülteden arkadaşları da vardı. Marmara Denizi'ne ve adalara bakan Başıbüyük Mezarlığı'nda bekleme sırasına girdi. Ailesi ve çocuklarına sabır ve cennette kavuşmalarını diliyoruz.

Şu ahir zamanda İstanbul cangılında hoş bir görüntü hatıra bıraktı göçtü İlhan abi.

Hayat yine çok hızlı akıyordu. Benim bu hızla başım dönüyor, midem bulanıyordu. Bilmiyorum ama sokaktaki insanın ölümle candan ilgilenecek vakti yok gibiydi. Kitleler trafikte sel gibi akıyordu. Kabre çıkan yolda herkes atını koşturuyordu. Sel içinde sarhoşlar yuvarlanıyordu sanki. Ahir zamanı hakkalyakin hissettim gibi. Ayrıca kişiler sanal dünyasından mecburen başını kaldırmış gibiydi. İlişkiler şeffaf cam bölmeler içinde gelişiyordu sanki. Belki de ben geri zamanların hislerinden kurtulamıyordum. Yüzyüze, sakin, açık, net diyalogları özlüyordum. Yepyeni bir zamana girdiğimiz o kadar açıkki. An ki zamanın, buharı, havası, kokusu, ürkütücü ve soğuk. Ama bu evrilmiş havaya alışamadan öleceğimden eminim. Eski kafa eski ilişki eski iletişim çabası devam edecek. Bizim kuşağı bu hız, bu soğukluk, bu ayrışma sallıyor, sarsıyor!

Aslı Hz. İbrahim'in sayfalarında yer alan 8. Söz'deki temsili resimlerle ve hikaye şeklinde kitabında canlandırmıştı İlhan abi.

İşte o aslan onu da kovaladı ve Ramazan'da yakaladı. "Kulum beni nasıl tanırsa ona öyle muamele ederim" buyurdu Rabbi Rahim. Küçük Sözler'i pastel renklerle çizme ve yazma feraset ve duyarlılığını gerçekleştiren, Peygamber şairi Hasan gibi çok doğru sözleri en zor günde ahenk ve samimiyetle haykıran İlhan Öztin'in Rabbim hata ve kusurlarını affetsin, cemaat manevi holdinginin içinde payını katlamalı şekilde kabul etsin. Resulullahın buyurduğu gibi, gidenler önden kalanlar arkadan geçip/ göçüp gidiyor...

Yorum Yap
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
Yorumlar (1)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.