Ramazan ayı kapımızı çalmak üzeredir. Her iki şekilde de hazır olmak lâzım; maddî, mânevî…
Öncelikle ve ivedilikle gönül kapımızı açmalıyız O’na. Hazır mıyız karşılamaya? Niyetli miyiz hoşnut etmeye?
Çalışanların, alın teri dökenlerin Allah yardımcısı olsun. Vakti müsait olan benim gibilere de Rabbim basiret versin. Daha fazla yoğunlaşmayı, daha çok zaman ayırmayı nasip etsin.
Kendi payıma demek isterim; gönüllerimiz o kadar pas tutmuş ki, bir aylık zaman en güzel fırsattır temizlenmek için. Maddi/manevi ciğerlerimiz, ufkumuz, zihnimiz, gönül âlemimiz, tefekkür iklimimiz, basiretimiz öylesine karışık, öylesine donuk/sönük/fersiz kalmış ki, ele geçen bu fırsatla ancak ıslah edilebilir, rayına sokulabilir.
Derin bir nefes almak istiyorum bu nurlu esinti ile…Meltemlerin ruhumu serinletmesini, gönlümü soğutmasını bekliyorum. Secdelerimin daha uzun, gözlerimin daha nemli, duygularımın daha ince, vaktimin daha bereketli olmasını istiyorum.
İstiyorum ki, arınayım tüm tutkularımdan, zaaflarımdan.
İstiyorum ki, kurtulayım fazla ağırlıklarımdan, yüklerimden.
Ben onlarla nasıl çıkarım Rabbimin huzuruna? Hangi yüzle bakarım Resulün mübarek veçhesine?
Sıyrılmam lazım tüm takıntılardan. Kurtulmam gerek ısırıcı varlıkların pençesinden. Allah Resulünün izini sürmeliyim tüm varlığımla. Dosdoğru yolun yolcusu olmalıyım. Sünnetin ihyası şiarım olmalı, neşrini gaye edinmeliyim.
Bid’acıların, tahripçilerin, müfsitlerin, bozguncuların din diye uydurdukları, pazarladıkları anlayıştan uzak durmalıyım!
İşte önümde fırsatların en seçkini…Rahmet, kâinat dolusu; mağfiret ve affın sınırı gözükmüyor.
Kur’ân ayı, tefekkür ve tezekkür ayı…Hesap kitap ve bilanço çıkarma ayı. Koymalıyım tüm hesapları önüme, öyle bakmalıyım hayata. Kim aldanıyor, kim aldatıyor, görmeliyim gerçeği dört cebhesiyle. Nefis, hevâ ve hevesin kıskacından kurtarmalıyım halimi, ahvalimi. Teslim etmeliyim O güzel vekile ve sığınmalıyım O’na içten ve samimane.
İşte o zaman hayat, memat olmaktan çıkacak, can kafesinde cirit atan insî ve cinnî şaytanlar barınamayacak, terk edecekler mülkü gerçek sahibine.
Ağlayan İslâm âlemi gülecek, masumların gözyaşları dinecek. Hâkim olacak Kur’ân nuru evrenin umum katrelerine, yerleşecek Ümmetin şefkatli sinelerine.
Yetimler gülecek, fakirler sevinecek, melekler övünecek.
İftar, sahur, teravih, hatim, Cevşen, zikir, evrad…Saracak benliğimizi, Cennet hayatı yaşatacak ruhlarımıza, bedenlerimize…Dünyaya daha bir başka açıdan baktıracak oruçlarımız. Teravihlerimiz tervihaya (dinlenme, ferahlık ve derin sevice) dönüşecek, toplumu da dönüştürüp İslâm toplumunun tüm karakteristik hasselerini tattıracak dimağlarımıza, doyuracak ruhlarımızı ve ulaştıracak rızaya…
Mahyalarıyla, zekât ve sadakalarıyla, ışıl ışıl cami ve mescitleriyle kalpleri bütünleştiren Ramazan ne güzel bir ay, ne şirin mevsim, ne bulunmaz nimettir!
Kötülükler sökün edecek kalp ülkesinden bir bir…Huzur ve süknanın adresi olacak Ramazanlar.
Özlenecek her dem, gelişini bekleyecek yediden yetmiş yedisine kadar herkes.
Böyle bir Ramazan özlüyor ve düşlüyorum.
Yâ Rab! Düşlerim gerçek, niyetim kabul olsun inşallah.
Ramazanınız mübarek olsun. Mutluluk, barış ve huzur getirsin ülkemize ve tüm İslâm ülkelerine.