Başkalarını bekletmemeyi, onların zamanlarını çalmamayı, henüz çocuklarımıza küçükken öğretmeliyiz. Ve de kendi davranışlarımızla onlara doğru örnek olmalıyız.
Söz verdiğimiz hiç kimseyi bekletmemek için çaba harcadığımızı elimizde olmayan sebeplerle bekletme durumunda kaldığımızda, önceden haber vermeye gayret ettiğimizi, bunda başarılı olamamışsak ne kadar üzüldüğümüzü ve hemen ardından özür dilediğimizi gören çocuklarımız ileride bizi aynen taklit edeceklerdir.
İnsanî ilişkilerimizde önemsiz gibi görülen bu durum aslında çok önemlidir. Artık her şey bırakın dakikaları saniyeler üzerine kurulmuştur.
Bir yemeği pişirirken zamanı iyi ayarlamazsanız ya çiğ kalır ya da lapa
Bir uçağın kalkış saatine yetişemezseniz en azından 3 saat beklersiniz. (o da sık uçak kalkan yerler için)
Dünya hatta kâinat zaman üzerine kurulmamış mıdır?
Tabi bu arada hemen aklıma Muvakkit Nuri Efendi geldi. Saatleri Ayarlama Enstitüsü Romanının sevimli bilge ihtiyarı Bizim kültürümüzün sembollerinden birisi. Ah bir Nuri Efendi gibi olabilsek
Düşünün dünya dönüşünü bir saniye ertelese ne olur? Veya güneş işini bir saniye ertelese ne olur? Veya kalbimiz kan pompalamayı biran durdursa, soluk borumuz biran tıkansa
Hayatımızın devamı için vücudumuzun tüm organları randevularına hiç geç kalıyor mu? Ya da sadece insanlara hizmet için yaratılan kâinat!...
Öyle ise cürmü cirmini kat kat aşmış veya aşmaya yüz tutmuş bizler randevumuza, verdiğimiz sözlere ne kadar sadıkız.
Oysaki dinimizde vakit ne kadar önemli? Namazın beş vakte ayrılması bize zamanın önemini vurgulamıyor mu? Kutsi gecelerdeki duaların kabul olmasını hiç zaman tanzimine uygulamayı düşünmüyor muyuz?
Kuranda gece ve gündüzle ilgili ayetler ve Hz. peygamberimizin (asm) sünnetleri
Yine batı dünyasının randevuya ne kadar önem verdiğini bilmeyenimiz yok ne yazık ki!... Bize gelince bu konuda arpa boyu yol almışız. Özellikle şahsi işlerimizde randevulara geç kalmamayı az çok yaparız da, toplumu ilgilendiren bazı durumlarda insanlar bekletmeyi adeta bir sükse olarak değerlendiririz. Özellikle politikacılar bunun en önde gidenleri. Oysa bilmiyorlar ki randevuya zamanında gelenler ne olursa olsun hep takdir edilmişlerdir.
Çeşitli bahanelere başvurmaya gerek yok. Randevuya geç kalmak saygısızlık olduğu gibi, geç kalan da saygısız biri olarak değerlendirilir. Nasıl kendimiz beklemeyi sevmiyorsak karşımızdakini ya da karşımızdakileri de bekletmeye hiç mi hiç hakkımız yoktur.
İslam kültüründe zamanı çalmak büyük bir kusur ve emniyetsizlik örneği olduğu gibi, Batıda da itimatsızlık ve işin askıya alınması demektir.
Sözünde durmamak, zamanı çalmak randevuya sadık kalmamak bir nevi ikiyüzlülük ve yalancılıktır. Kendimize saygı istiyorsak karşımızdakilere de saygı duymayı asla ihmal etmemeliyiz.