Önce kavramın lügat mânâsına bir bakayım da iddiamız boşlukta kalmasın istedim. Fransızcadan dilimize girmiş bir kelime ve kavram.
Dilin “Öz Türkçe” bahanesiyle tarihin en büyük kültür cinayetinden sonra “Uyduruk Türkçe” kelimelerle düşünceyi, meramı anlatmak müşkülleşiyor.
Birkaç yüz kelime ile her mesele, her düşünce anlatılamadığı için bizim kompleksli entel-dantel aydınlarımız yabancı kelimelerle düşüncelerini ifade etmeye mecbur kaldılar. Çünkü mânâyı ifade edecek kelime bulamıyor da ondan. Bu uyduruk Türkçe ile soyut kavramlar, derin mânâlar açıklanamıyor.
Onlara göre muhatabın anlayıp anlamaması mühim değil, “ne kadar çok şey biliyor” desinler yeter demiş olmalılar.
Toplumdan kendilerini tecrit ettiler. Kibir-gurur, enaniyetle seçkinler kesimini teşkil ettiler.
Hâlâ daha toplumun geniş kesimiyle yeterli iletişim kurabilmiş değiller.
Her neyse… Konu başlığımız “Rasyonel Yaklaşım.”
Lügat karşılığı “Ölçülü, hesaplı, akla uygun davranan” olarak yazıyor.
Pozitif bilimin, modernitenin paradigması olan rasyonel yaklaşımı ele alacağız.
Pratikte, ıstılahta kullanılışı esbapperest bakışı, nedensellik temeline dayanıyor. Sebep-sonuç münasebeti ile meseleleri izah etmek.
Halbuki hayatta ve kâinatta hiçbir şey nedensellik üzerine cereyan etmiyor.
Meselâ hayat. Hayatın tarifi ve mahiyeti nedensellikle izah edilemiyor. Hayatın akışıyla meydana gelen hadiseler üzerinde yorum yapılıyor, fikir yürütülüyor.
Rasyonellik daha çok iktisatçıların kullandığı bir kavram ama fikri ve felsefi düşüncenin de dayanağı denilebilir.
Rasyonellik, matematik, mantık, fizik, kimya gibi boyutları, mahiyeti, tanımlanabilen, ölçülebilen, laboratuvarda boyut, hacim, ağırlık gibi özellikleri anlaşılabilen ve açıklayabilmektir. Sade gözle görülebilen duyularla algılanabilen şeylere has bir yaklaşım. Güya gerçekçilik. Ama hakikat değil.
Meselâ Hayat. Sadece canlılık olarak tanımlanabilir mi?
Bilhassa insan hayatı sadece fiziki ve biyolojik disiplinlerle izah etmek mümkün mü?
Hatta maddeyi bile üç boyut, hacim ve ağırlık ölçü birimleriyle izah mümkün değil.
Atom parçalandı, en küçük parçaya varılamadı. Varılan nokta manyetik titreşimden ibaret deyip işin içinden çıkıldı. Yani madde yok dediler. Yok mu?
Sonra kuantum fiziği kavramı ile materyalistlerin, rasyonel fizikçilerin iflası ile kendi iddialarının çıkmaz sokağına dayandılar.
Elektrik kanunu
Bildiğimiz yer çekimi, suyun kaldırma özelliği kanunu gibi Rabbül âleminin kâinatta koyduğu Adetullah kanunlarından bir kanun.
Bilindiği üzere elektrik akımı elektron akımı olarak biliniyor.
“Elektriğin” tarifi olmaz diye öğrendik lise yıllarımızda. Hem lise hem lisans eğitimini “Elektrik” üzerine yapan birisi olarak daha elektriğin tarifini duymadım.
Elektrik akımı; maddenin en küçük temel parçası olan atom çekirdek ve etrafında belirli yörüngede dönen elektronlardan müteşekkil.
Atomların son yörüngesinden elektronların damdan dama atlar gibi atomdan atoma geçmesidir elektrik akımı.
Elektrik akımı geçtiği telde ısı, ışık ve manyetik alan (mıknatıslık) tezahürüne vesile olur.
Elektrik akımı geçen bobin etrafında bir manyetik alan meydana getirir. Yani mıknatıslık özelliği gösterir. Akımın şiddetine göre bu manyetik alan derecesi değişir.
İşte bu manyetik özellik, bugün istifade edilen bütün elektrik, elektronik ve bilişim cihazlarının temelini oluşturur. Yani elektrik akımının meydana getirdiği manyetik alanın etkisinden istifade ile yapılmıştır, yapılmaktadır.
Yapay zekâ dediğimiz şey elektrik devrelerinin kombinasyonudur. Şimdlerde “Chip Krizi” yaşıyoruz.
Onlarca, yüzlerce elektrik devresinin tırnak kadar küçük bir zemine yerleştirilmesidir.
Çok ince işçilik. Mikroskop altında görülebilen işlemlerle yapılabiliyor. Bilgisayarın ana parçası “mikroişlemci”dir. Bir adı da chip’tir
Manyetik alan ve mahiyeti
İşte sır burada. Manyetik alanın mahiyeti henüz tarif edilemiyor.
Yanlış okumadınız. Manyetik alanın mahiyeti tarif edilemiyor.
Maddeleri birbirinden ayıran özellikleri atom yapılarındaki elektron sayılarıyla tefrik edilip isimlendiriliyor. Bilinen yüz dört elementin atom yapısı farklı.
Kuantum fiziği keşfinden önce elektronlar çekirdek etrafında düzenli ve belirli bir şekilde döndüğü biliniyordu. Gerçek öyle değilmiş meğer.
Bir elektron ön görülemeyen zamanda katman değiştirebiliyor. Aynı anda evliyalar gibi milyar ışık yılı uzakta farklı yıldızlara geçebiliyor. Bir anda birkaç yerde olabiliyor. Hem de sıfır zamanda.
İşte maddeci, materyalist, ateist fizikçiler burada tıkanıyor. Elektronların ön görülemeyen belirsizliği içinde muazzam belirli ve muntazam bir sistem işliyor. O da Âlim-i mutlak, Kâdir-i mutlak olan Allah’ın Rububiyetiyle, ilim, irade ve kudretiyle oluyor.
Belirsizlik içinde muazzam bir belirli bir nizam işliyor. Rasyonellik de burada iflas ediyor.
Bu hususlar “Tahavvulat-ı zerrat” bahsi kuantum fiziği esaslarını da izah ediyor. (Sözler, Said Nursi, 30.söz)
Yaratıcının ilim, irade, kudret vb. esma tecellilerini görebilmek, okuyabilmektir hak ve hakikate vasıl olabilmek “Hakkaniyet”tir.
Eğer rasyonellik kavramı hakkaniyetle aynı anlamda kullanılırsa amenna sözümüz yok.
Başa dönüyoruz. Rasyonel yaklaşım denilen aklı gözüne inmişlerin iddiasından başka bir şey değil.
İnsan denilen eşref-i mahlûkatın mahiyeti sadece etten kemikten ibaret değil ki.
Akıl, ruh, sır, kalb, vicdan, his, heva, saika, şahika vs. gibi birçok lâtifeleri, duyguları var. Bunların rasyonel yaklaşımla mahiyeti tanımlanamıyor. Hem var hem yok.
Akademik literatürde “Psikoloji” yani Ruh Bilimi ruhun varlığı ve mahiyeti hakkında henüz bir hüküm çıkardığını duymadık. Çıkardıkları tezler, prensipler, ruhun davranışlara etkisi hakkında.
Maneviyatı kabul etmeyip metafizik deyip topu taca atıyorlar.
Hayatın tarifi, mahiyeti, gayesi de rasyonel yaklaşımla izah edilemez
Önce insanın kendini okuması, bilmesi, tanıması, sonra çevreyi, eşyayı tanıması gerekir.
Hz. Adem’i (as) meleklerden üstün yapan eşyayı tanıması ve bilmesidir. Eşya da Cenab-ı Hakkın isim ve sıfatlarının tecellisidir. Bu tecelliyi okumak ilimdir. Burada kat edilen mertebeye de “Marifetullah” diyoruz. Allah’ı tanımak, bilmek, iman ve ibadet etmek insanı insan eden sırdır.
Kendini tanımaya niyet ederse yaratanını da bulur. Nefsini (kendini) bilen Rabbini bilir.
Ez cümle, rasyonel yaklaşım sadece lafları süslemekte kullanılıyor. Popüler kültürde ve pratikte Rasyonel yaklaşım maddeci, ruhsuz bakıştır. Muhabbet, uhuvvet, aşk, sanat, estetik yoktur.
Nedensellikten öteye geçen madde ve manayı birlikte düşünebilen, nedensellikle değil de hadiseleri “hikmet” gözüyle görebilen bakışa vesile olan “Rasyonel Yaklaşım” Rasyoneldir. Kabulümüzdür. Zira İlimdir, marifettir, hakikattir.