Nurettin Huyut’un haberi:
Kürt Enstitüsü eski Başkanı, Araştırmacı-Yazar Hasan Kaya, referandum ile köklü bir demokratikleşmenin önünün açılacağını da söyledi.
Risale Haber’e konuşan Kaya, “Gönlümüzden geçen daha geniş bir paketin olmasıydı. Muhalefet guruplarının dile getirdiği değişiklik önerilerinin de içinde yer almasıydı… Fakat diyelim ki, olmadı… Buna rağmen antidemokratik, baskıcı bir Anayasadansa şu çıkan paketin onaylanması daha faydalı daha hayırlı olacaktır. Türkiye’de demokrasinin gelişmesi için daha faydalı” şeklinde konuştu.
Referanduma karşı çıkan kesimleri anlamakta zorlandığını belirten Kaya, “Bazı insanlar, bazı kesimler buna karşı çıkıyor, ben şahsen bunları anlamakta zorluk çekiyorum. Neden acaba? Gerçekten yetersiz olduğu için mi? Yoksa içinde bizim bilemediğimiz, anlamadığımız -veya ben mi yanlış okuyorum- içinde bir şeyler mi var. Hayır, yanlış okuduğumu sanmıyorum tamamen siyasal çıkarları korumak içindir. Bireysel çıkarların önüne geçilmesinden kaynaklanan bir şeydir. Yani, şahsi, bireysel çıkarların genel çıkarların önene geçmesinden kaynaklanıyor. Problem burada şahsi çıkarlarını terk edemiyorlar” dedi.
Türkiye’de şiddet ortamından beslenenlerin olduğuna dikkat çeken Kaya, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Ben niyetleri de sorgulamak istiyorum. Türkiye’de bu konuda iyi bir sınav verilmedi. Mevcut statükoyu savunan CHP, MHP ve DBP de dahil iyi bir sınav vermediler. Ülkenin temizlenmesi ve şiddetin sona ermesini kastediyorum. Karşılıklı iki taraftan da şiddeti besleyen açıklamalar geliyor. Bugün bu pakete karşı çıkmaları da bu iddiamızı destekler mahiyettedir.
Ayrıca bu paketin ileride yapılacak köklü bir demokratikleşmenin önünü açtığını da söyleyebiliriz. Yani bununla bir delik açılmış olacaktır. Bir yerden bir delik açıldığında elbette onu genişletmek daha kolay olacaktır. Bunu bugün yapabilen yarın biraz daha güçlenirse daha iyisini yapar diye düşünüyorum.
“Zaten bir ülkede radikal denecek, çok büyük bir değişikliği yapmak mümkün değildir. Uzun yıllar bu toplum fobilerle sindirilmiş, bastırılmış, insanlar korkuyor, bir sürü fobi var. ‘Ya Türkiye parçalanırsa, özgürlük gelirse toplumda alt üst oluşlar yaşanır mı’ diye korkular sokulmuş. Bir kısım insanlar kendi saltanatlarını, kendi konumlarını sürdürmek için toplumu şekillendirmiş. Hatta zaman zaman bunu devlet içindeki bazı kurumlar çeşitli operasyonlarla, yani adına psikolojik harp de diyebileceğimiz yöntemlerle yapmışlar. Masa başında toplum mühendisleri “biz şöyle yapalım ki, toplum şöyle düşünsün” şeklinde toplumu bir yöne kanalize etmişler, yanlış istikamete doğru sürüklemişler.
“Bu yüzden böyle küçük bir parça olması hayra da vesile olur. Korkuları yenmede etkili olur. Bir anda aşırı bir değişiklik birçok kesimi tedirgin eder. O nedenle buna bakıp kötümser ve karamsar olmak da iyi bir şey değildir. Toplum böyle küçük adımların atıldığını görünce yarın daha büyük adımlar atmaya cesaret elde eder.
Son olarak şunu söylemek istiyorum. Özellikle Kürtler adına özgürlük ve demokrasi istemiyle yola çıkan siyasal çevrelerin, özellikle BDP’in buna “evet” dememesini yadırgıyorum. Gerçekten bilemiyorum… Tarihsel olarak bu meselede suçlu konuma düşeceklerdir.