Düzce Üniversitesi Araştırma ve Uygulama Hastanesi Genel Cerrahi Klinik Şefi Prof. Dr. Mevlüt Pehlivan, mide şikayeti ile hastaneye başvuran hastaların büyük bir bölümüne reflü teşhisi konulduğunu söyledi.
“EN SIK RASTLANAN HASTALIKLARDAN BİR TANESİ”
Midenin içerisinde normal şartlarda yenilen gıdalardan sonra salgılanan mide asidinin mide borusuna kaçması sonucu reflünün oluştuğunu ifade eden Pehlivan, hastalarda ise ağrı ve ağza acı sular gelmesi tarzında şikayetlere neden olduğunu kaydetti. Hastaların bir kısmında geriye kaçan asidin ses tellerine zarar verdiğini ve bunun ses kısıklığına neden olduğunu anlatan Pehlivan, “Kalp krizi dışında acil servise başvuran hastaların yarısında göğüs ağrısının nedeninin reflü olduğunu görüyoruz. Reflü kendi bölgesinin en sık rastlanan hastalığı olmuş durumda” şeklinde konuştu.
“8 YILDA GİTTİKÇE ARTAN SAYIDA REFLÜ HASTAMIZ OLDU”
15-20 yıl öncesine kadar yaygın olarak bilinmeyen reflü hastalığının artışındaki nedenlerin başında tanıdaki gelişmelerin geldiğine dikkat çeken Pehlivan, tedavide de gelişmeler yaşandığını vurguladı. Pehlivan şöyle konuştu: “Hastalığın bu kadar sık olduğunu anlama nedenimiz, tanısında ve tedavisinde yaşanan gelişmeler. Bizim şu anda kapalı yöntemle yaptığımız reflü ameliyatını bir cerrah 1945-1946 yılında açık yöntemle yapmıştı. O zamandan sonra bu kadar sık yapılan bir ameliyat olmadığı halde, son 10 yılda benim ameliyat listemde her gün neredeyse 3 reflü hastası oluyor. Biz reflü ameliyatlarına 2004 yılında başlamıştık. 8. yılında gittikçe artan sayıda bir hasta akışımız oldu. Toplamda geçen yıl benim ameliyat ettiğim hasta sayısı 60 civarında. Bu yıl onu katlamış durumdayız. Daha fazlasını yapıyoruz. Klinikte diğer meslektaşlarımız da bu ameliyatı yapıyorlar. Özel hastanede yapılıyor. Yaygın şekilde yapılan bir ameliyat haline geldi.”
“REFLÜNÜN TEDAVİSİ SADECE CERRAHİ DEĞİL”
Prof. Dr. Mevlüt Pehlivan, reflünün sadece cerrahi yöntem ile tedavi edilebilen bir hastalık olmadığını dile getirerek, “Reflü illa ki cerrahi müdahale yapılması gereken bir ameliyat değildir. Yemek borusunda kritik gördüğümüz değişiklikler olursa, yani yemek borusuna kaçan sıvı yemek borusunu oluşturan hücreleri bozmuşsa bu durumda ameliyatı düşünebiliriz. Ama biz bunlar olmadan da reflü ameliyatı yapıyoruz. Genç, reflüden dolayı hayat kalitesi düşmüş, asit düşürücü ilaçlar aldığında bundan fayda gören hastaları da ameliyat edebiliyoruz. Bu ameliyatları yaygın bir şekilde yapmaya başladık. Reflü hastalarımızın çoğu olumlu gitti. Gittikçe artan bir hasta ilgisiyle karşılaştık. Reflünün tedavisi sadece cerrahi değildir.”
Pehlivan son olarak, ameliyattan sonra 10 yıl süre ile reflüsüz yaşama opsiyonunun yüzde 95'in üzerinde olduğunu ve cerrahi müdahalede bulunulan hastaların 24 saat sonra taburcu edildiklerini sözlerine ekledi.
İHA