Bigbang denilen büyük patlamanın Allah'ın ‘OL’ emrinin gereğinden başkası olmadığına dikkat çeken Tosun, "Tabiat kanunları diye de adlandırılan sünnetullah, ‘OL’ emrinden beri yürürlüktedir ve kıyamete kadar da değişmeden yürürlükte olacaktır. Gece gündüz, yağmur kar, soğuk sıcak, karalar, denizler, ağaçlar, hayvanlar, yanardağlar, nehirler, yer çekimi, hülasa ne varsa hepsi Allah’ın kevni ayetleridir" dedi.
Her ayetin kulların ders ve ibret alacakları gerçekler olduğunu, depremin de kevni ayetlerden biri olduğunu belirten Tosun, "Bilim adamlarının açıkladığı gibi fay hatları, o fay hatlarının hareketleri kainatın gerçeklerindendir. Önemli olan bu gerçekleri görüp, kavrayıp ona göre tedbir almaktır" şeklinde yazdı.
Olayın manevi ile maddi yönlerine dikkat çeken Tosun, şu soruları sordu:
"Çimentodan çalmak, demirden çalmak, sağlam binanın gereğini yerine getirmemek, depreme dayanıksız bina inşa etmek, depremde insanoğlunun başına gelen belayı kendisinin hazırladığı anlamına gelmez mi?
Japonya 8 büyüklüğünde sallanırken can kaybı olmuyor da Türkiye 6.8 büyüklüğündeki depremde insanlarını kaybediyorsa, bunun anlamı deprem değil bina öldürür demek değil midir?
İnsanın felaketini kendi eliyle hazırlaması değil midir?
Tosun, yazısını şöyle sürdürdü:
Depremi ve diğer doğal afetleri ilâhi ikaz olarak algılamanın önünde bir engel yoktur. Çünkü ikazlar felaketlerden önce gelmiştir!
Allah kullarına sünnetullahın yani tabiat kanunlarının değişmeyeceğini onlara riayet etmenin gerekliliğini Kuranda defaatle hatırlatmıştır.
Hz. Peygamber, ‘Hile yapan, aldatan bizden değildir’ buyurarak bütün sahtekarları ve tabii ki çürük inşaat yapanları reddetmiştir.
‘Allah işini kaliteli yapanları sever’ buyurarak da doğru yolu göstermiştir.
Henüz fay hattının bilinmediği dönemlerde depremi ve diğer doğal afetleri kulların günahlarına hamledenleri de anlayışla karşılamak gerekir.
Mesela Hz. Ömer zamanında Medine’de büyük bir deprem olmuş. Hz. Ömer Medine halkını mescidde toplayıp ‘Ne çabuk günahlara daldınız.’ diyerek tevbeye davet etmiştir. Kendisi de tevbe etmiştir.
Nerede hata ettiklerini, en doğru yol olan İslam’dan nerede saptıklarını düşünmeye başlamışlardır!
Bunun da kimseye bir zararı yoktur!
Ama Hz. Ömer’in elinde bugünkü bilgiler olsaydı, fay hattının üstüne bile bile çürük bina yapıp insanların ölümüne neden olanları ve onlara ruhsat verenleri taammüden katilden yargılardı!
Depremin de sünnetullah gereği bir tabiat olayı ve kevni bir ayet olduğunu bilir, mülkün sahibi olan Allah’ın büyüklüğünü hatırlar ve hatırlatırdı!