Açık, apaçık anlatma, açıklık getirme anlamlarına gelen izahın, çoğulu izahattır. Dilimizde etraflıca açıklanmış anlamında muvazzah; açık ve belli olma, anlaşılır olma, açıklık, aydınlık anlamında vuzuh türevleri de sıkça kullanılmaktadır. (1)
Kısaca geçilen, üstü kapalı ve özet olarak söylenen konularda veya konu ile doğrudan ilgili olmayanlara konuyu anlaşılır kılmak ve açıklık getirmek için sarf edilen çabadır. İzah kelimesi genellikle şerh kelimesi ile birlikte birbirlerini tamamlayan iki unsur gibi zikredilmektedir. Bunun yanında; keşif, tefsir, ispat, tasvir terimleri ile birlikte de zikredilmektedir.
İzah konusunda en birinci örneğimiz Kurandır. Kur'ân akılları hayrette bırakacak bir tarzda i'câz, belâgat ve fesahatle, nihayet derecede yüksek üslûpla ve selâset-i beyanla kâinatın Hâlıkının marziyatını kullarına bildirecek âyetleri tefsir ve izah etmektedir. Kuranda bazı âyetlerin en ince nüktelerinin izah ve beyan edilmiş olduğu, bazı âyetlerin de mücmel bırakılıp izah edilmemiş olduğu görülmektedir. Ayrıca, Kur'ân'ın âyetlerinin bir kısmı, bir başka kısmını tefsir ve izah ettiği gibi, bu âlem kitabının da bir kısmı, diğer bir kısmını izah etmektedir. (2)
Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm da Kuran ve iman hakikatlerini başka izaha ihtiyaç bırakmayacak şekilde harika belâgatiyle tasvir ve izah etmiştir.
Bediüzzaman, sair ulemaya muhalif olarak, zihinlerde bir iz bırakmamak için, muarızların şüphelerini zikretmeden, vehim ve vesveseye yer bırakmadan iman hakikatlerini izah yolunu tercih etmiştir.
Risale-i Nur, Kuran ve iman hakikatlerinin yüzer tılsımlarını, tevhidin en derin ve en mühim muammalarını keşif, hal ve izah edip aklı inkârdan ve tereddütlerden kurtarmış, imanî meseleleri akl-ı selimin kabul ettiği, şeriatın izah ve beyan ettiği vecihle, emsalsiz ve çok câzip bir üslûpla en berrak, en mükemmel ve en müessir bir tarzda izah ve ispat etmiştir. (3)
Risale-i Nur, Kur'ân'ın hakikatlerini müspet ilim anlayışına uygun bir tarzda, kuvvetli hüccetlerle rasyonel ve objektif bir şekilde beyan, izah ve ispat etmiştir. Her insan için en mühim mesele olan "Ben neyim? Nereden geliyorum? Nereye gideceğim? Vazifem nedir? Bu mevcudat nereden gelip nereye gidiyorlar? Mahiyet ve hakikatleri nedir?" gibi suallerin cevabını vâzıh (pek açık) ve kat'î bir şekilde, çekici bir üslûp ve güzel bir ifade ile beyan edip ruh ve akılları tenvir ve tatmin etmiştir. (4)
Son şahitlerden Hakkı Yavuztürk, Risale-i Nurun hiç duyulmamış, bambaşka bir izah tarzından bahseder ve; Meselâ, bir gün Onuncu söz adlı Haşir bahsine âit bir meseleyi okuyorduk. O teşbihli ve fevkalâde mantıklı ve güzel izahlı Risaleyi okurken, o kadar tesiri altında kalarak dinliyorduk. ifadelerini kullanır. (5)
Görüldüğü gibi izah; deliller, bürhanlar, teşbihler, temsiller ve misaller ile, kelime ve cümlelerin mânâlarını beyan ile, muvazeneyle, silsile ile, aklıselimin kabul ettiği vecihle, itiraz olan noktaları açıklığa kavuşturmak ile, hakkıyla, düsturlarla, hakikatlerden alınan feyizlerle, usulü dairesinde, objektif, kendine özgü, avamdan havassa kadar her tabakanın istifade edebileceği bir üslûpla, lüzumu kadar, müspet ilim anlayışına uygun, geniş, ince, gayet güzel, kalbi tatmin edici, gayet berrak, gayet mükemmel, pek parlak, pek câzip, pek müessir, gayet letâfetli ve fehme yaklaştıracak tarzlarda yapılmaktadır.
Ayrıca izah; kısaca olduğu gibi tafsilatlı olarak da yapılabilmekte, eksik olarak yapıldığı gibi tam olarak da yapılabilmektedir. Gerektiği kadar yapılabilindiği gibi anlayabilindiği veya anlatılabilindiği kadar da yapılabilmektedir. Misaller, deliller, resimler, şekiller, görüntüler ve filmler izahat yapmak için araç olarak kullanılabilir. Muhatabın algılama ve ihtiyaç seviyesi, psikolojik durumu, zaman ve mekân gibi unsurlar da dikkate alınması gereken hususlardır.
Sonuç olarak; zaman ve zemine ve muhataplara göre Risale-i Nurların izaha muhtaç yerlerinin ehilleri tarafından usulüne göre izah edilmesi bir gerekliliktir. Nitekim Bediüzzaman, bir mektubunda (6) Risale-i Nurun yapmış olduğu izahın tekmili vazifesini ehil olan talebelerine tevdi etmiş bulunmaktadır.
Kaynaklar:
1-Devellioğlu, Ferit, Osmanlıca-Türkçe Ansiklopedik Lugat, Ankara
2-Nursi, Bediüzzaman Said, Mesnevî-i Nuriye - Zeylü'l-Habbe
3-Nursi, Bediüzzaman Said, İşârâtü'l-İ'câz - Bakara Sûresi, Âyet: 30
4-Nursi, Bediüzzaman Said, Tarihçe-i Hayat - Isparta Hayatı
5-Şahiner, Necmettin, Son Şahitler, 4. Cild s: 427
6-Nursi, Bediüzzaman Said, Barla Lâhikası, Mektup No: 283, s: 588-89, Yeni Asya Neşriyat