“Zaman ihtiyarlandıkça Kur’an gençleşiyor, rumuzu tavazzuh ediyor…” (Hakikat Çekirdekleri) gerçeğinin izdüşümü aynen Risale-i Nur için de geçerlidir. Açılması ve anlaşılması süreci hiç bitmeyecektir. Her gelen gün her yeni okuyuşta yeni bir sır açılacaktır.
İşte bu gerçeğin izahı ve açılımı sayılabilecek bir kitap hakkında değerlendirmemiz olacak bu yazımız.
Elime geçen kitabın kapağında yazan adı, “Kur’an Işığında Risale-i Nur Analizler…” Yazarı, Risale Haber’de yazılarından aşina olduğumuz Ahmet Ay kardeşimiz.
Okuma planımda birkaç kitap sırada beklediği için bunu da sonlara koymuştum. İleri bir tarihte bir bakarız diye öncelikler arasında yer almıyordu.
Bir hafta sonu sabahların birinde kuşluk vakti kitaplığa şöyle bir bakarken kitap sanki “bana bak!” diyor gibi dikkatimi çekti. Elime aldım koltuğa okumaya oturdum. Takribi iki saat sonunda bitirmeden elimden bırakamadım. Çok heyecanlandım.
Hemen yazarı iş telefonunu internetten araştırdım, buldum ve telefon açtım. O heyecanın sıcaklığı içinde tebrik ettim. Karşılıklı mülahazalarımızı paylaştık.
Kırk yıldır risale okumakla iftihar edip bir yönüyle zımnen hava atan bizim kuşağa iyi bir ders veriyordu.
Bu heyecanı siz değerli RisaleHaber okurları için de paylaşmak adına bu girizgâhı yapmayı uygun buldum.
Geçen haftaki yazımda “Ülfet perdesini kaldıran keşif yolculuğu” başlıklı yazımızı bu kitabı okumadan yazmıştım. Kitabın içinde mükerrer olarak “ülfet” perdesini kaldırma bağlamında çok güçlü ve etkili bir anlatım var…
Risale-i Nur’u okuma metotlarına yeni bir boyut kazandırmış Ahmet kardeşimiz… Her risalenin telif edildiği yıllarda tarihi arka planın ve zamanın konjonktüründe yazılması gerekenin yapıldığı analizleri yapılan, “İhtiyarlar Risalesi, Küçük Sözler, Yirmiüçüncü Söz, Mu’cizat-ı Ahmediye, Lemaat, Muhakemat vb…” risalelerin analizleri yapılmış.
Risale-i Nurların akademik disiplinlere paralel kategorize yapılmayacağı hususu değerlendirmesine bayıldım.
Mucizat-ı Ahmediye Risalesinin mutezileye meydan okuması tespitine ne dersiniz?
Küçük Sözler gerçekten küçük sözlerin derlenmesi mi?
Birinci söz sadece “Besmele” üzerine midir?
İhtiyarlar Risalesinin yazıldığı dönemde sosyal hayatın paradigmalarında batıdan ithal edilen materyalist mantığa göre ihtiyarların yok sayılmasına bir cevap olduğunu hiç düşünmüş müydünüz?
Felsefe analizlerinde genelleme yaparak külliyen ret veya sorgulamasız kabul arasında nerede nasıl durulacağını hiç merak ettiniz mi?
Hz. Hasan ve Hz. Hüseyinlerin şahsiyet ve misyonlarının analizlerini hiç okudunuz mu?
“Sarıklı gencin bana öğrettiği” başlıklı bölümden çıkarılacak çok önemli dersler var.
Daha bir çok özgün, orijinal keşifler yer alıyor adı geçen kitapta.
Kırk yıldır risale okumakla övünen bizim, kuşak genelde gençlik yıllarında rol aldıkları bazı hizmetleri ileri yaşlarda köpürte köpürte anlatmalarının gençlere gına verdiğini pek anlayamayız. “Biz zamanında şöyle uçar böyle kaçardık…” gibi battal gazi hikâyeleri benzer hatıraları “Kemal Sunal” filmlerini tekrar tekrar izler gibi 666 kere anlatır dururuz.
İşte bir genç çıkmış kırk yıldır defalarca okuduğumuz risalelerden anladıklarımızdan daha farklı yeni çıkarımlar yapmış...
Kalemi çok kıvrak, kazanımları taradığı literatür ve atıf yaptığı kaynaklara bakıldığında çok geniş bir birikimi genç yaşta kazandığı anlaşılıyor.
Risale-i Nur’un her bir cümlesi özgün ve orijinal bir keşiftir. Her yeni okunuşta yeni bir keşif yapılabilecek zenginliğe, şifrelere sahip bir hazine olduğunu gayet harika bir şekilde ispat eden Ahmet Ay kardeşimi bütün ruhumla tebrik ediyorum.
“Kur’an ışığında Risale-i Nur Analizleri, Nev Yayınları, İstanbul” arasında çıkmış. Önemle okunmasını tavsiye ediyorum…