Risale Haber-Haber Merkezi
Prof. Dr. Mehmet Aybak, Risale-i Nur'un hem ehl-i fennin hem de ehl-i tasavvufun bakış açısını mezc ettiğini söyledi.
İslam dünyasında kelamcıların aklı esas kabul edip akli delillerle meseleleri izah etmeye çalıştığını, tasavvuf ehlinin, kalbin inkişafı ile elde edilen bilgilere hasrederek açıklamaya çalıştığını ifade eden Aybak, Risale-i Nur'da her ikisinin esas alındığını belirtti:
"Şimdi hem kelamcıların, hem ehl-i fennin ve hem de ehl-i tasavvufun bakış açısını mezc eden ilm-i Kur’an veya veraset-i Nübüvvetin bakış açısından ibaret olan Risale-i Nur perspektifiyle baktığımız zaman; hem aklın, hem kalbin gözlem ve duyumları esas alındığını görüyoruz. Bu meslek, “hem, hem” mesleğidir. Yani, “Ne o , Ne o “ değil, “Hem o, Hem o”’dur. Veya sosyal hayatta bazen, “Ya ekmek, Ya hürriyet” diye karşımıza çıktığında, diyoruz ki; “hem ekmek olsun, hem de hürriyet olsun.” Neden bizi tek bir seçeneğe mahkûm ediyorsunuz?"
Akıl nimetinin Cenab-ı Hakkın insana bahşettiği en önemli hediyelerden, sermayelerden birisi olduğuna dikkat çeken Aybak, Risale-i Nur'da verilen isimlendirmeye dikkat çekti:
"Akıl için, “Cevher-i Nurani, Mürşid-i Rabbani, tılsımlı bir anahtar” diye ifade ediliyor. Hakikaten harika ifadeler. Ben de Nörofizyoloji alanıyla ilgilenen biri olarak, beyin korteksininin ve kalbin çalışma sistematiğine, dinamiğine, mimari yapısına kısacası muhteşem fizyolojisine baktığım zaman, Bediüzzaman’ın bu ifadeleri hakikaten, akla yüksek bir değer verip onu nurlandırıyor ve hayata hayat katıyor. Bunun neticesinde de eşyanın mahiyeti birden değişmeye başlıyor, adeta yaprak atlas, toprak elmas oluveriyor."
Yazının tamamı için TIKLAYINIZ