"Vefa, gavr-ı in'idama çekildi.” (1) Vefa bu zamanda helak olmuş ve dipsiz bir kuyuya girmiştir. Bu sebeple toplumda vefa aranılır olmuş. Vefadar bir dost, vefasız olan nicelere racihtir.
Vefa, lügatte şu şekilde manası bulunmaktadır: “Ahdinde, sözünde durma. Sevgi ve dostlukta sebat ve devam. Ödeme. Yetişme. Dince ve akılca lâzım gelen şeyi yerine getirip uhdesinden çıkma.”
Risale-i Nur Külliyatı namındaki tefsir-i Kur’an, insanın akıl ve kalbine gelen ve gelebilecek olan şüphe ve tereddütlere cevap vermektedir. Risale-i Nur gibi bu gayeye müteveccih olan bazı kimseler ve eserleri de mevcuttur. Ama Risale-i Nurun tesirini ve alem-i İslam ve insaniyet genişliğinde olan hizmetini ifa ve icra edememiştir.
Risale-i Nur Külliyatını ilk defa okuyan çok kimseler -vaktiyle bizler de- anlamakta zorlanmış belki bir paragrafta bir cümle ancak anlayabilmiş ve o anladığımız ummandan katre ile “haydi daha fazla oku ve anlamak gayretinde ol” diye kendimize demişizdir.
Anlamanın yolu sadeleştirme yoluna girip hakikatleri ayağımıza getirmekle değil, okuyarak, müzakere ve mütalaalar ile terakki ederek o hakikatlere takarrüb etmeye gayret etmeliyiz. Sadeleştirme aslına bir ihanettir. Sadeleştirme, tercüme değildir. İkisi arasında çok fark var.
Risale-i Nur’dan istifade eden kimselerin Risale-i Nura sadakati ise, ancak ve ancak üzerinde fikir teatileri, müzakere, mütalaa, istinbat ve istihraçlarla okumakla mümkündür. Okumayı, müzakereyi, mütalaayı, istinbat ve istihraçları, dersleri terk eden kimse Risale-i Nur Külliyatına olan vefasını terk etmiş en iyi ifadeyle ahde vefası sarsılmıştır. “Risale-i Nur bu zamanın bir mürşididir.” (2)
Ahde vefasını muhafaza etmek niyet ve gayretinde olan kimselere en kestirme yol, çevrenizde vefalı olarak gördüğünüz kimselerle daha fazla fiziki ve kaliteli zaman geçirin. Çünkü kim kiminleyse onun haletinde sirayet ona akacaktır. “Dostunu söyle kim olduğunu söyleyim.” Bu söz bize yazımızda yoldaşlık etmektedir. Zaman, zemin, taam, libas bunlar insanın halet-i ruhaniyesine doğrudan etki eden sebeplerin başında gelmektedir. Bu sebeple, bu şeylere dikkat etmemiz elzemdir.
Ahde vefasını insanın muhafaza etmek gayret ve niyetinde olmak bir kenz-i mahfinin miftahıdır. İnsan, bu miftah ile hem dünyasını hem de ukbasını şekillendirecektir. Manen istifade ettiğimiz Risale-i Nur Külliyatına olan vefa borcumuzu ihmal etmemekle beraber yanımıza bu manada kimseler bularak beraber ahdimizi kuvvetlendirebiliriz.
“Hristiyan Dinini mağlub eden ve anarşiliği yetiştiren, şimalde çıkan dehşetli dinsizlik cereyanı bu vatanı manevî istilâsına karşı Risale-i Nur bir sedd-i Zülkarneyn gibi bir sedd-i Kur'anî vazifesini görebilir.” (3)
“Risale-i Nur doğrudan doğruya hakikî bir tefsir-i Kur'anîdir ve Kur'anın malı ve lemaatıdır.” (4)
Ne mutlu ahde vefalı olanlara…
“Mevlâ, bizleri de o bahtiyarlar zümresine ilhak eylesin, âmîn.” (5)
Selam ve dua ile.
1-Muhakemat (96)
2-Kastamonu Lahikası (31)
3-Mektubat (482)
4-Emirdağ Lahikası-2 (134)
5-Tarihçe-i Hayat (11