بِاسْمِهٖ سُبْحَانَهُ
12-Mustafa Nezihi Polat, Doğumu 1941, İspir / Erzurum – Ölümü 23 Ağustos 1970 İstanbul.
1967 yılında İstanbul’a gelerek haftalık İttihad gazetesinde yönetici ve yazarlık yaptı. 21 Şubat 1970 tarihinde yayına başlayan Yeni Asya gazetesinin kurucu Genel Yayın Müdürü ve başyazarı oldu.
Mustafa Nezihi Polat, gazete daha bir yaşına basmadan 29 yaşında, 23 Ağustos’u 24 Ağustos’a bağlayan gece (1970) Zeytinburnu sahilyolunda trafik kazasında vefat etti.
Fatih Camii’nde kılınan cenaze namazının ardından Eyüp Sultan Mezarlığı’na Bediüzzaman Said Nursî’nin talebelerinden merhum Zübeyir Gündüzalp’in yanına emanet edildi.
İlk hikaye yarışmasında ilk 5'e girenler arasındaydım. (1976)
Yazdığı yazıların bir kısmı 1975 yılında Hekimoğlu İsmail tarafından kitap haline getirildi ve “Çığ” adıyla yayınlandı.
Rahmetli yazar Mümine Güneş:
- Mustafa Polat ile bir anımı paylaşacağım:
Yazımı götürmüştüm kendisine, bana gazetemizin çıktığını artık ölse de gözünün arkada kalmayacağını anlatmaya başladı. Yüzünde bir nur vardı. Ben hep o nura bakıyorum.
“Abi sen niye bu kadar ölümden bahsediyorsun ki” dedim.
- “Bacı son otobüsü kaçıracaksın sen evine git” dedi. Ve ben ayrıldım. Sonra Mustafa Ağabey gazeteden çıkmış ve Zeytinburnu sahil yolunda kaza geçirmiş, o bizim son görüşmemizmiş.Yüzündeki o nuru hiç unutamam."
İttihad ve Yeni Asya gazetelerinde ‘Hekim Gözüyle’ köşesinde yazı yazdı.
6 Ocak 1960 da Konya Kapu (Çarşı) Camii'nde sabah namazından sonra Risale-i Nur dersi yaptıkları ve teypten istiyene ders dinlettikleri için, 7 arkadaşıyla tutuklandılar.
Sadullah Ağabey vali Cemil Keleşoğlu'nun makamına çıkarılır.
Polisler tarafından Kapu Camii'nden öğle namazı sonrası beyaz sarık ve cübbesiyle valiye çıkartılır.
Vali Keleşoğlu bağırıp çağırdıktan sonra;
- Camide namazdan sonra teyp çaldırmayacaksınız(!)
Nutku;
- Çaldıracağız!
- Sizin kökünüzü kazırım!
- Hiçbir şey yapamazsın! dedikten sonra Feridiye Karakolu'nda tutuklanıp, yargılanmak üzere ite kaka çıkartılırken, nasipsiz bir polisin kulağına attığı tokatla, kulak zarı patlayıp ağır işitir hale gelmiştir.
Sonra karakolda da bayıltıncaya kadar dövmüşler, ayıldığında ise zalimlerin hidayeti için dua etmiştir.
Bu zulümden tam 189 gün sonra Yassıada Mahkemeleri görülürken, vali Cemil Keleşoğlu 15 Temmuz 1960 geceyarısı 03'te banyoda bilek damarlarını keserek intihar etti.
***
Muhterem oğlu Mustafa Nutku' nun anlatımına göre:
"24 Ağustos 1970'te babasıyla Çayeli'nde Yaşar Azmanoğlu'nun manifatura dükkanında, fırından çıkan bir tepsi balığı tam yemeye başladıklarında; İstanbul'dan M. Emin Birinci arayarak, Mustafa Nezihi Polat'ın trafik kazasında vefat ettiği bildirilince, ortalığı ölüm sessizliği kaplıyor ve bu arada Sadullah Abi'nin ağzından, "Keşke onun yerine ben ölseydim" sözleri dökülüyor.
Bu sözden tam 2 yıl sonra; 23 Ağustos 1972'de 63 yaşında, kendisi de hükmen şehid oluyor.
(Şahitlerin Dilinden Bediüzzaman/ Necmeddin Şahiner).
Dr. Sadullah Nutku, Fatih’te yoldan karşıya geçerken trafik kazası geçirip, 5 gün komadan sonra 23 Ağustos 1972'de Hakk’ın rahmetine kavuşmuştur. Eyüp Sultan Mezarlığı’nda Zübeyr Gündüzalp, Tahir. Mutlu, Suad Ünlükul, Mustafa N.Polat ile yanyana yatmaktadır.
14- Yaşar Gültepe, Doğum yeri; Niğde Ulukışla, Şehidliği; 1978 İstanbul/ Isparta Yurdu Önü.
Nur talebesi merhum Yaşar Gültepe; 1978 ilkbahar günlerinde; kaldığı Isparta Yüksek Tahsil Öğrenci Yurdu önünde; ırkçı Türkçüler tarafından vurularak şehid edildi.
Kendisi yakındaki Davutpaşa Lisesi 2.sınıfta okuyordu.
Şehid olduğu yılın sonbaharında aynı yurttta kendim de kalmaya başladım.
Mekanı cenneti âla olsun inşaallah.
İ.Üniversitesi Edebiyat Fakültesi' nden mezun olduktan sonra, İstanbul'da edebiyat öğretmenliğiyle beraber; her çeşit iman İslam kültür faaliyeti içindeyken, Fatih/ Akşemseddin Caddesi' ndeki bir berber dükkanında açılan ateş sonucu şehid edildi. Cinayet faili bulunamadı.
İslam Yaşar, Yeni Asya: "Bediüzzaman Said Nursî’den ilk defa, kendisini ziyarete gelen rahmetli Sedat Yenigün adlı üniversiteli bir genç bahsetti.
Sedat, anlattıklarını Cemil Meriç’in ilgi ile dinlediğini görünce yanında getirdiği Gençlik Rehberi’ni çıkardı ve bazı bahisler okumaya başladı. Onun şehid oluşundan sonra başka nur talebeleri C.Meriç'e Sözler'i okumaya başladılar.
Duyduğu her cümle, onun idrakini hareketlendirdi, her bahis hislerini hayretler içinde bıraktı. Doğu ve Batı medeniyetinin temelini teşkil eden binlerce kitap okumuş, makale yazmış, eser vermiş bir mütefekkir, ilk defa bir şahsı ve eserlerini geç tanımaktan duyduğu bedbahtlığı ifade ediyordu:
'Bediüzzaman’ı ve eserlerini on yıl evvel tanımamanın bedbahtlığı içindeyim.'
Mardin ili Savur ilçesinde doğan ve Türkan hanımla evli olan M.Mecit Yalçın'ın Cahit, Mehmed, Asım, Nur, Tuğba, Yusuf, Zeynel, Feyza, Hilal, Zehra adlarında on çocuğu vardır. Babası Sıtkı, annesi Nuri'dir.
Diyarbakır Eğitim Enstitüsü Türkçe Bölümü mezunu olan M.Mecit Yalçın, değişik tarihlerde Bitlis, Siirt, Bursa ve Diyarbakır illerinde öğretmenlik ve yöneticilik görevlerinde bulunmuş, Diyarbakır ili Çınar İlçe Milli Eğitim Müdürü iken 05.08.1993 tarihinde ırkçı pkk'lı katillerce şehit edilmiştir.
1993'te açılan yardım hesabına, Antalya'dan da verdiğimiz desteğin sevinç ve huzuru hala kalbimdedir.
Rabbim evlat ve torunlarına iman Kur'an hizmeti nasip etsin. Mecid Ağabey'in ruhu şad mekanı âli olsun inşaallah..
Ali Uçar, 1944 Osmaniye- Fakıuşağı Köyü- 1997 - Bulgaristan.
Mehmed Çiçek, Yozgat- 1997 Bulgaristan.
19 Kasım Çarşamba 1997'de Almanya ve Avrupa'daki iman, Kur'an hizmetlerinden Türkiye'ye dönerken Bulgaristan'da trafik kazasında şehid oldular.
Bayram Yüksel ve Ali Uçar Abi, Barla Yukarı Mezarlık'ta, Eğirdir Gölü'ne nazır olarak yatmaktalar.
Merhum Mehmed Çiçek ise; memleketi Yozgat'a yerlenmiştir.
Şehid Bayram Yüksel Ağabey; İman, Kur'an, Nur davasının en önde gelenleri arasında ve Kore Gazisi'dir.
Üstad Said Nursi'nin kan bağından öte evladı ve Yüksel'in kolları arasında can vermiştir.
Üstadı ile; 16 yaşında Afyon Zindanı'nda tanışmış, 1951'de Kore'ye asker olarak gönderilmiş, savaştan sonra asker elbisesi yırtılana kadar asker kıyafetiyle yanında iftiharla gezdirmiştir.
Ankara'nın en eski dersanesi Hacıbayram 27'nin kıdemlisi, 1976'dan sonra Isparta'da hizmet eden, Nur davasının; erkan, sahip, has, talebe, vekil, varis, manevi evlat ünvanlarına sahip Ülker (Süreyya) gibi bir nur talebesidir.
1975'de ilk kez Ankara- Emek dersinde görüp elini öpmüştüm.
"Tüfeğimin ucundaki kasaturayı düşmana soktuğumda; önden, karpuza girer gibi girip arkadan çıkıyordu.." demesini unutmam mümkün değil...
Allah yolunun yolcusu eylesin.
Ali Uçar; Düziçi/ Kızılçullu Öğretmen Okulu mezunu. Soyadıyla müsemma şimşek gibi bir nur talebesi.
Risale-i Nur'u Batman'da öğretmenken tanıyor. 1967'de öğretmenliği bırakıp tamamen iman, Kur'an hizmetine adanıyor.
1978'de, "Van Üniversitesi" araştırmaları Yeni Asya Gazetesi'nde 28 gün yayınlanıyor. İlk medrestüzzehra araştırması olarak bilinmektedir.
Daha sonra Almanya merkezli olarak tüm Avrupa'da gece gündüz; uçarcasına iman, Kur'an hizmetinde koşup yüzlerce konferans vermiştir. 1978 Ankara/ Dörtyol'daki, Çağlar Düğün Salonu Konferansı'nı unutamıyorum.
Mehmed Çiçek ise; Bayram ve Ali Abilerle aynı arabada olan, Almancı, gayyur ve halis bir nur talebesi olarak bilinir. Allah af ve mağfiret etsin makamı cennet olsun.
Kabri Eyüp Sultan Kabristan'ındadır.
Üstad'ın Ankara Denizciler Caddesi'indeki "Müsbet Hareket Dersi"nden sonra Beyrutpalas'tan çıkarken (Ocak'ın ilk günleri 1960) fotoğrafını çeken zatttır.
Hadis hocası Prof. Dr. Canan'ın en değerli eseri arasında 19 ciltlik ''Kütüb-ü Sitte Muhtasarı Tercüme ve Şerhi'' bulunuyor.
Bu külliyata hülasa ve anlaşılırlık bakımından Türkiye' de bir numaralı hadis kaynağı diyebiliriz.
Canan, ''Resulullah'a Göre Okul ve Ailede Çocuk Terbiyesi'' adlı eseriyle 1979'da Türkiye Milli Kültür Vakfı Ödülü'nü aldı.
14 Ekim'de Yalova Risale-i Nur dersinden sonra, Yalova'daki ''Ahilik ve Ahilik Kültürünün Günümüze Yansımaları'' konulu paneli izledi ve İstanbul Sancaktepe'de otobüsten indikten sonra, kaybolan cep telefonunu bulmak için ararken trafik kazasında can verdi ve manevi şehid oldu.
Rabbim makamını âli etsin.
***
15 Temmuz gecesi darbecilerin saldırısında 251 şehid içinde Nurcular da vardır.
Nur Talebeleri, bir yandan Kur'an, dua, Cevşenlerle vatan millet mücahidlerine manevi destek verirken, aynı zamanda meydanlar ve savunma alanlarında fiilen cihada katılıp şehid oldular.
21- Şehid Mustafa Avcu; 1 Ocak 1995-Çorum.
15 Temmuz'da 2016/ Genelkurmay Başkanlığı önünde içerden atılan silahla vuruldu. Kabri Çorum'da.
Gazi Üniversitesi İnşaat Mühendisliği 3. sınıf öğrencisi.
Şehit Mustafa Avcu, ailenin en küçük çocuğu ve 2 abisi olan Avcu, henüz 21 yaşındaydı.
Yatsı namazını kılar kılmaz dışarı çıkan ve Kızılay’a giden Şehit Mustafa Avcu’nun yanında arkadaşı da vardı.
Evden çıkarken annesinin elini öpmeyi unutan Avcu, geri dönerek annesinin hem elini öptü hem de vedalaştı, helalleşti.
Kızılay’da darbeci hainler tarafından vurulan Avcu, arkadaşının anlattığına göre Kelime-i Şehadet getirerek son nefesini verdi.
Mustafa Avcu'nun babası Güneydoğu Gazisi Ayhan Avcu o gece yaşananları şöyle anlattı:
- Mustafa benden önce gitti. Ben diğer çocuğumla çıktım. ‘Bunlar başarılı olursa ilk iş sizden başlarlar’ dedim Mustafa’ya. Risale-i Nur talebesiydi oğlum. ‘Öleceksek bugün öleceğiz oğlum’ diye konuştum. ‘Yarın ya bu işi bitireceğiz ya da öleceğiz.'
'Mustafa ile Genelkurmay'ın oraya gittik. Genelkurmayın içine girmeye çalışırken içeriden ateş ettiler. Orada vurularak şehit düştü. Mustafa'm şehit olmayı çok isterdi, günahsız ölmeyi isterdi, Allah duasını kabul etti. Ramazan ayından sonra annesine 'Ramazandan çıktık, günahsızız, anne tam ölme zamanı' demiş. Dünya ile ilgili hiçbir planı yoktu."
Şehit Mustafa Avcu, çok arzuladığı şehadete 15 Temmuz gecesi kavuştu. Avcu, 18 Temmuz Pazartesi günü memleketi Çorum’da defnedildi.
Şehid Mustafa Avcu adı Çorum'da İmam Hatip Ortaokulu'nda yaşıyor.
22- Ömer Can Açıkgöz; 1 Ocak 1995 Sinop/ 15 Temmuz 2016 Cumhurbaşkanlığı önü.
TOBB Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğrencisi Ömer Can Açıkgöz, Cumhurbaşkanlığı Sarayı yakınında uçak bombardımanında şehit düştü.
15 Temmuz günü, bir sonraki gün gireceği sınava çalışan Ömer Can Açıkgöz’ün babası Fahrettin Açıkgöz, o geceyi şöyle anlattı:
“22.30 sularında oğlumu aradım, Ankara'da neler olduğunu sordum. Oğlum da jetlerin uçtuğunu, ne olduğunu anlamak için arkadaşları ile sokağa çıkacağını söyledi. 00.50 sularında tekrardan oğlumu aradım. 'Çıkmayın' dedim ama 'yok baba çıktık' deyince dikkat etmesini söyledim. Daha sonra aradım, ulaşamadım. Cumhurbaşkanlığı önünde hemen taramışlar, kurşunlar oğlumun birkaç yerine isabet etmiş. Orada şehit olmuş. Memleketimize dua ediyoruz. Dinine çok düşkündü, şehitlik ona çok yakıştı.”
Şehit Ömer Can Açıkgöz’ün cenazesi 18 Temmuz Pazartesi günü Sinop’ta toprağa verildi.
Adı şehid Ömer Can Açıkgöz İH Lisesi'de yaşatılıyor.
23- Eczacı Hakan Ünver; 1 Ocak 1979 Niğde.
15 Temmuz 2016 Ankara Emniyet Müdürlüğü önü.
18 Temmuz 2016'dan beri, Karşıyaka Mezarlığında.
Eşi; Ayşenur, çocukları Berra ve Kerimnur.
Eczacı Hakan Ünver de Ankara'da uçaktan açılan ateş sonucu şehid edildi.
Şehid Ünver, engel olmaması için evden çıkarken eşine haber vermeden arkadaşlarıyla Ankara Emniyet Müdürlüğü önünde saat 01 sırlarında F 16 ateşiyle şehid düştü.
Muhtereme eşi Ayşenur Ünver:
“Bu dünyanın insanı değildi. Her zaman herkese gülerdi” dediği eşinin, şehit olduğunda da yüzünün güldüğünü söyledi.
Karşıyaka'da adı Şehid Hakan Ünver Mesleki ve Teknik Lisesi'nde yaşatılıyor.
15 Temmuz 2016 Gölbaşı Özel Kuvvetler Komutanlığı. Bartın'da defnedildi.
Yaklaşık 10 yıldır imamlık görevinde bulunan Mustafa Yaman, en son Ankara Gölbaşı Özel Harekat Daire Başkanlığı ve Polis Havacılık Daire Başkanlığının “Şehitler Camisi”nde imamlık görevinde bulunmaktaydı.
Bartınlı olan Mustafa Hoca evli ve 2 çocuk babasıydı.
Şehid Mustafa Yaman, 15 Temmuz Cuma gecesi müezzin arkadaşıyla şehid olduğu Özel Harekat Polis Merkez Camii'ne geldi. Gölbaşı Özel Harekat'a yapılan 2. bombalı saldırıda şehid düştü.
"Şehid olduktan sonra simasında oldukça belirgin bir tebessüm ve gülümseme ifadesi vardı. Mustafa Yaman Hoca Risale-i Nurları okur ve hayatında tatbik etmeye gayret ederdi."
Cenaze namazı Pazar günü ikindi namazını müteakiben Gölbaşı Mevlana Camisi’nde kılındı ve memleketi Bartın Ulus’a yerlendi.
İzmir Gaziemir ve Bartın' da iki İmam Hatip Lisesi' nde adı yaşatılmaktadır. (Risale Haber)
Şehadeti: 30 Ocak 2016 Diyarbekir/ Sur, 25 yaşında.
Diyarbakır Asker Hastanesindeki törende 25 yaşındaki şehidin Türk Bayrağına sarılı naaşı, katafalka konuldu, öz geçmişi okundu ve dua edildi. Jandarma Bölge Komutanlığında görevli Yüzbaşı Mehmet Halef Çelikkollu, yaptığı konuşma sırasında duygulu anlar yaşadı.
Törene şehidin annesi Sevgi, babası Sait ve kardeşi Sertaç Paker katıldı, hamile eşi ise katılamadı. Anne Paker, şehit oğlunun tabutunu okşadı ve ambulansa konuluşu sırasında asker selamı verdi. Sevgi Paker, yaptığı konuşmada, dimdik ayakta olduklarını ve ağlamayacağını belirterek, şöyle dedi: “Niye ağlayacağım ben? Şehit vermişim bu topraklara. Onurluyum, gururluyum. Rabbim her anneye böyle bir şey nasip etsin.
Sonuç Yerine
15 Temmuz Nur Talebesi şehitlerinin sayısı daha fazla ve araştırılmayı bekliyor.
Mesela hatırlayıp şimdilik bulamadığım; Tosyalı bir nur talebesi, İBŞB önünde, askerden yeni gelen polis bir nur talebesi ve Binbaşı Said Ertürk ve arkadaşları gibi.
* Nur talebesi vatan, millet, din şehitleri hakkında yeni bilgi ve belgesi olanların, yorum kısmına yazıp, ilgili bilgi ve resimleri R. Haber'e göndermelerini istirham ve rica ediyorum..
*15 Temmuz 2016 hain darbe telebbüsünden önce de birçok hakiki ve hükmü şehitlerimiz var. Bu konuda; isim, belge ve şahitliği olanlar bildirirlerse sınırsız teşekkürler ederim.
* Özellikle İstanbul Isparta Yurdu'nda en genç şehidimiz Yaşar Gültepe ile ilgili elinde resim ve tarih zaman bilgisi olanların iletmelerini çok istiyorum.
Bu şekilde büyük bir eksik ve ihmalimizi gün yüzüne çıkarıp kayıt altına alalım..
Tüm maddi manevi/ hükmü şehitlerimize Allah'tan rahmet diler ve bizlere manevi desteklerini ümit ediyoruz.