Hazırlayan: Serdar Aslan
RİSALEHABER – Risale-i Nur eserlerinin birçok yerinde geçen ahsen-i takvim kelimesinin anlamı "Cenab-ı Hakkın her şeyi kendisine lâyık en güzel kıvam, sıfat ve surette yaratması" şeklinde ifade edilebilir.
Arapça kökenli bir ifade olan ahsen-i takvim Cenab-ı Hakkın her şeyi kendisine lâyık en güzel kıvam, sıfat ve surette yaratmasını, insanın en yüksek ve câmi’ isti’dad ve kabiliyetlerde ve en güzel suretle yaratıldığını ifade eder.
Risale-i Nur'dan ahsen-i takvim ifadesinin geçtiği örnek cümleler:
• İNSAN ahsen-i takvimde yaratıldığı ve ona gayet cami’ bir istidat verildiği için, esfel-i sâfilînden tâ âlâ-yı illiyyîne, ferşten tâ Arşa, zerreden tâ şemse kadar dizilmiş olan makamâta, merâtibe, derecâta, derekâta girebilir ve düşebilir bir meydan-ı imtihana atılmış, nihayetsiz sukut ve suûda giden iki yol onun önünde açılmış bir mu’cize-i kudret ve netice-i hilkat ve acube-i san’at olarak şu dünyaya gönderilmiştir. (Sözler - Yirmi Üçüncü Söz)
• Envâ-ı zîhayat içinde en ziyade rızkın envâına muhtaç, insandır. Cenâb-ı Hak insanı bütün esmâsına câmi bir âyine ve bütün rahmetinin hazinelerinin müddeharâtını tartacak, tanıyacak cihazata mâlik bir mu’cize-i kudret ve bütün esmâsının cilvelerinin vaziyetlerinin inceliklerini mizana çekecek âletleri hâvi bir halife-i arz suretinde halk etmiştir. Onun için, hadsiz bir ihtiyaç verip, maddî ve mânevî rızkın hadsiz envâına muhtaç etmiştir. İnsanı, bu câmiiyete göre en âlâ bir mevki olan ahsen-i takvime çıkarmak vasıtası, şükürdür. Şükür olmazsa, esfel-i sâfilîne düşer, bir zulm-ü azîmi irtikâp eder. (Mektubat - Yirmi Sekizinci Mektup)
• Meselâ, insanın ahsen-i takvimdeki hüsn-ü masnuiyeti Sânii gösterdiği gibi, o ahsen-i takvimdeki kabiliyet-i camiasıyla kısa bir zamanda zevâl bulması, haşri gösterir. Bazı kere bir vech ile iki nazarla bakılsa, hem Sânii, hem haşri gösterir. Meselâ, ekser eşyada görünen hikmetin tanzimi, inâyetin tezyini, adaletin tevzini ve rahmetin taltifi, nasıl ki mahiyetlerine bakılsa bir Sâni-i Hakîm, Kerîm, Âdil, Rahîmin dest-i kudretinden çıktığını gösterirler. (Sözler - Onuncu Söz)
• Elhasıl: Nefs-i emmâre, tahrip ve şer cihetinde nihayetsiz cinayet işleyebilir. Fakat icad ve hayırda iktidarı pek azdır ve cüz’îdir. Evet, bir haneyi bir günde harap eder, yüz günde yapamaz.
Lâkin, eğer enâniyeti bıraksa, hayrı ve vücudu tevfik-i İlâhiyeden istese, şer ve tahripten ve nefse itimattan vazgeçse, istiğfar ederek tam abd olsa, o vakit يُبَدِّلُ اللهُ سَيِّاٰتِهِمْ حَسَنَاتٍ [“Allah onların kötülüklerini iyiliklere çevirir.” Furkan Sûresi, 25:70. ] sırrına mazhar olur. Ondaki nihayetsiz kabiliyet-i şer, nihayetsiz kabiliyet-i hayra inkılâb eder. ahsen-i takvim kıymetini alır, âlâ-yı illiyyîne çıkar. (Sözler - Yirmi Üçüncü Söz)
• Demek, ahsen-i takvim suretinde yaratılan insan, hayat-ı dünyeviyeye hasr-ı fikir etse, yüz derece sermayece hayvandan yüksek olduğu halde, yüz derece serçe kuşu gibi bir hayvandan aşağı düşer. (Sözler - Yirmi Üçüncü Söz)