Süfyan: Âhir zamanda geleceği ve ümmetin karanlık günler yaşamasına vesile olacağı sahih hadislerle bildirilen dehşetli dinsiz ve münâfık bir şahıstır.
Süfyan komitesi, Müslümanların içinde çıkacak dehşetli bir dinsizlik hareketidir. Süfyan ise; bu dinsizlik hareketinin ve komitenin başındaki kişidir. Bu kişi ve hareketi, İslam âleminde ciddi tahribatlar yapacak. Müslümanları dinsiz ve ahlâksız yapmak için bütün vasıtaları kullanacaklardır.
Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri Beşinci Şua’da Süfyan ile komitesinin birçok alametini izah ve ispat etmiştir.
RİSALE-İ NUR'DA SÜFYAN İFADESİNİN GEÇTİĞİ CÜMLELER
"Rivâyetler, deccalın dehşetli fitnesi, İslâmlarda olacağını gösterir ki, bütün ümmet istiâze etmiş. Bunun bir te'vil şudur ki: İslâmların deccalı ayrıdır. Hattâ bir kısım ehl-i tahkik, İmam-ı Ali'nin (R.A.) dediği gibi, demişler ki: Onların deccalı Süfyan'dır, İslâmlar içinde çıkacak, aldatmakla iş görecek. Kâfirlerin büyük deccalı ayrıdır. Yoksa, büyük deccalın cebr ve ceberut-u mutlakına karşı itaat etmeyen şehid olur ve istemeyerek itaat eden kâfir olmaz. Belki günahkâr da olmaz." (Şualar, Beşinci Şua, İkinci Makam)
Âhirzamanda, dinsizliğin iki cereyanı kuvvet bulacak:
Birisi: Nifak perdesi altında risalet-i Ahmediyeyi (a.s.m.) inkâr edecek, Süfyan namında müthiş bir şahıs, ehl-i nifakın başına geçecek, şeriat-ı İslâmiyenin tahribine çalışacaktır. Ona karşı, Âl-i Beyt-i Nebevînin silsile-i nuranîsine bağlanan ehl-i velâyet ve ehl-i kemâlin başına geçecek, Âl-i Beytten Muhammed Mehdi isminde bir zât-ı nuranî, o Süfyanın şahs-ı mânevîsi olan cereyan-ı münafıkaneyi öldürüp dağıtacaktır. (On Beşinci Mektup)
Hazret-i Mehdi'nin cemiyet-i nuraniyesi, Süfyan komitesinin tahribatçı rejim-i bid'akârânesini tamir edecek, Sünnet-i Seniyyeyi ihyâ edecek, yani âlem-i İslâmiyette risalet-i Ahmediyeyi (a.s.m.) inkâr niyetiyle şeriat-ı Ahmediyeyi (a.s.m.) tahribe çalışan Süfyan komitesi, Hazret-i Mehdi cemiyetinin mucizekâr mânevî kılıcıyla öldürülecek ve dağıtılacak. (Yirmi Dokuzuncu Mektup)
Rivayette var ki, "Âhirzamanın eşhas-ı mühimmesinden olan Süfyanın eli delinecek."
Allahu a'lem, bunun bir te'vili şudur ki: Sefahet ve lehviyat için gayet israf ile elinde mal durmaz, israfata akar. Darb-ı meselde deniliyor ki, "Filân adamın eli deliktir." Yani çok müsriftir.
İşte, "Süfyan israfı teşvik etmekle, şiddetli bir hırs ve tamaı uyandırarak insanların o zayıf damarlarını tutup kendine musahhar eder" diye bu hadîs ihtar ediyor; "İsraf eden ona esir olur, onun dâmına düşer" diye haber verir. (Şualar, Beşinci Şua)
Rivayette var ki, "Âhirzamanın dehşetli bir şahsı sabah kalkar, alnında 'Hâzâ kâfir' yazılmış bulunur."
Allahu a'lem bissavab, bunun te'vili şudur ki: O Süfyan, kendi başına frenklerin serpuşunu koyup herkese de giydirir. Fakat cebir ve kanunla tâmim ettiğinden, o serpuş dahi secdeye gittiği için, inşaallah ihtida eder; daha herkes—yalnız istemeyerek—onu giymekle kâfir olmaz. (Şualar, Beşinci Şua)
İslâm Deccalı olan "Süfyan" dahi, şeriat-ı Muhammediyenin (a.s.m.) ebedî bir kısım ahkâmını nefis ve şeytanın desiseleriyle kaldırmaya çalışarak, hayat-ı beşeriyenin maddî ve mânevî rabıtalarını bozarak, serkeş ve sarhoş ve sersem nefisleri başıboş bırakarak hürmet ve merhamet gibi nuranî zincirleri çözer, hevesat-ı müteaffine bataklığında birbirine saldırmak için cebrî bir serbestiyet ve ayn-ı istibdat bir hürriyet vermek ile dehşetli bir anarşistliğe meydan açar ki, o vakit o insanlar gayet şiddetli bir istibdattan başka zapt altına alınamaz. (Beşinci Şua)
Elli sene evvel Süfyan ve şapka hakkında bir hadîse mânâ vermişim. Sonra mahkemeler bunu bir kumandana tecavüzdür diye medâr-ı bahs ettiler. Afyon Mahkemesi benim cezamın şiddetine bir sebep, o tecavüzü, o mânâyı göstermiş. (Emirdağ Lahikası-II)
Ehâdis-i şerifede gelmiş ki: "Âhirzamanın Süfyan ve Deccal gibi nifak ve zındıka başına geçecek eşhâs-ı müdhişe-i muzırraları, İslâmın ve beşerin hırs ve şikakından istifade ederek, az bir kuvvetle nev-i beşeri hercümerc eder ve koca âlem-i İslâmı esaret altına alır." (Yirmi İkinci Mektup)
Rivayette var ki, "Süfyan büyük bir âlim olacak, ilimle dalâlete düşer. Ve çok âlimler ona tâbi olacaklar."
Ve'l-ilmu indallah, bunun bir te'vili şudur ki: Başka padişahlar gibi ya kuvvet ve kudret veya kabile ve aşiret veya cesaret ve servet gibi vasıta-i saltanat olmadığı halde, zekâvetiyle ve fenniyle ve siyasî ilmiyle o mevkii kazanır ve aklıyla çok âlimlerin akıllarını teshir eder, etrafında fetvacı yapar. Ve çok muallimleri kendine taraftar eder ve din derslerinden tecerrüt eden maarifi rehber edip tâmimine şiddetle çalışır, demektir. (Beşinci Şua)
Rivayetler, Deccalın dehşetli fitnesi İslâmlarda olacağını1 gösterir ki, bütün ümmet istiâze etmiş.
لاَ يَعْلَمُ الْغَيْبَ إِلاَّ اللهُ Bunun bir te'vili şudur ki: İslâmların Deccalı ayrıdır. Hattâ bir kısım ehl-i tahkik, İmam-ı Ali'nin (r.a.) dediği gibi demişler ki: Onların Deccalı Süfyandır, İslâmlar içinde çıkacak, aldatmakla iş görecek. Kâfirlerin Büyük Deccalı ayrıdır. Yoksa Büyük Deccalın cebir ve ceberut-u mutlakına karşı itaat etmeyen şehid olur ve istemeyerek itaat eden kâfir olmaz, belki günahkâr da olmaz. (Beşinci Şua)