Risale-i Nur okulda hangi metotla okutulacak?

Risale Akademi “Risale-i Nur Eğitimi” çalıştayı düzenliyor. Çalıştay koordinatörü B. Said Çiftçi sorularımızı cevapladı

Röportaj: Ahmet Bilgi-RisaleHaber

Risale Akademi 17 Aralık 2011 tarihinde “Risale-i Nur Eğitimi” çalıştayı düzenliyor. Çalıştay koordinatörü B. Said Çiftçi çalıştayla ilgili sorularımızı cevapladı.

“Risale-i Nur Eğitimi” üzerine bir çalıştay düzenliyorsunuz; amacınız nedir?

Risale Akademi olarak düzenlediğimiz bu çalıştayla iki amacımız var.
Birincisi, “Risale-i Nur’un eğitimi”dir ki, Bediüzzaman hazretleri hayattayken başlayan, nur dershanelerinde Risale-i Nur’un şahsi veya grupla okunması yöntemiyle anlaşılmaya çalışılması üzerine kurgulu sistemin daha etkili ve daha sistematik olarak geliştirilmesini sağlamak. Bu çerçevede “Risale-i Nur eğitiminde iyi örnekler”i paylaşmak.
İkinci amaç ise, “Risale-i Nurla eğitim”dir ki, okul ortamında öğrenilmesi amacıyla, Risalelerin öğrenme amaçlarını, yöntem ve etkinliklerini, kazanım ve öğrenme çıktılarını, ölçme ve değerlendirme (özellikle alternatif) araçlarını eğitim bilimleri içinde sistemleştirmek.

RİSALE-İ NUR OKULLARDA OKUTULSAYDI HANGİ METOTLA GERÇEKLEŞTİRİLEBİLİRDİ?

Biraz daha açar mısınız?

Risale-i Nur’un öğrenilerek manalarının hayata geçirilmesine zemin hazırlayan ve büyük nur camiasının olmazsa olmazlarından olan medrese-i Nuriyelerde verilen eğitimin pedagojik temellerini gözden geçirmek ve daha sistematik bir hale getirilmesine dair bu hizmette emeği geçmiş, hem pratiği ve hem de teorisi olan görüşleri paylaşmaktır. Bu amaca bağlı olarak, ayrıca, Risale-i Nur eğitimcisinin profilini, dershanelerdeki öğrenme ortamlarını ve öğrenme materyallerini gözden geçirmektir. Burada hedef “Daha nitelikli Risale-i Nur talebesi” yetiştirme etkinliklerini konunun uzmanlarıyla birlikte gözden geçirmektir.

İkinci amaç ise yepyeni bir hedefi olan bir çalışma. Risale-i Nur’un formel eğitim sisteminde yerini belirlemektir. Şöyle bir sorunun cevabı nedir –mesela-: “Risale-i Nur okullarda okutulsaydı, bu nasıl ve hangi metotla gerçekleştirilebilirdi?”

Buna benzer sorulara Bediüzzaman’ın izin verdiği “şerh, izah ve tanzim” boyutundan baktığımızda, eğitim bilimlerinin düsturlarından faydalanmak gerektiği ortaya çıkıyor.  Onun için eğitim entelektüellerine yaptığımız çağrıdaki ana başlıklar bu amacı gösteriyor. Risale-i Nur’un öğrenme alanlarının belirlenmesi. Öğrenme alanlarının alt konularının belirlenmesi. Her konunun kazanımlarının (öğrenme çıktılarının) neler olduğunun deşifre edilmesi, öğrenme etkinliklerinin dokümante edilmesi, öğrenme materyalleri, araç ve gereçlerinin ortaya çıkarılması, öğrenmenin ölçme ve değerlendirilmesi gibi pedagojik formasyonun tüm aşamalarını kapsayan bir çalışmanın zeminini ve bunları gerçekleştirecek beyin kaynaklarını arıyoruz Risale Akademi olarak.

RİSALE-İ NUR’UN BİR EĞİTİM VİZYONU VAR

Sizi bu çalışmaya sevk eden sebepler nelerdir?

Pozitivist anlayışın ürünü olarak fen bilimleri bir dönem çok popülerdi. Çünkü merkez üssü otoriter yönetimler olan devletler, fen bilimlerini dünya egemenliğinin, sömürünün bir aracı olarak kullandılar. Teknolojiyi bu amaçlarla geliştirip dünya savaşlarına sebebiyet verdiler. Sonra sosyal bilimler ve sağlık bilimleri öne çıktı. Çünkü “insan” keşfedildi. BM ve içindeki insancıl yapılar insan topluluklarını önceleyince sosyal bilimler öne çıktı ve hala önde. Ama bu arada otoritenin bekasına beyin gücü yetiştirmekte kullanılan eğitim alanı, son çeyrekte insanı önceleyince, eğitimin amacının da insanı keşfetmek, onu anlamak ve onun fıtratına göre eğitim vermek olduğu ortaya çıktı. Hatta önceleri sosyal bilimlerin içindeyken, eğitim bilimleri bağımsızlığına bile kavuştu. Böylece eğitim döndü dolaştı Bediüzzaman’ın “insanın bu dünyaya gönderiliş gayesi taallümle tekemmül etmektir” tezine geldi. Çünkü Risale-i Nur’un bir eğitim vizyonu, bir de ulaşmak istediği bir model insan var. Bu modele de bizim ortaya çıkarmamızı istediği eğitim stratejileriyle ulaşmayı hedeflemektedir.

BİLİMSEL DELLALLIK YAPMAK

Şu anda dünyada, özellikle ABD ve Avrupa’da Eğitim Bilimleri dünyada en hızlı gelişen bir alan. Çünkü, insanla ilgili konu çok. İnsan bozulunca sosyal alanlar da bozuluyor. İnsan bozulunca insanın kullandığı teknolojinin amacı değişiyor; teknoloji insanlığı ve onun manevi ve maddi değerlerini tahrip etmekte kullanılıyor. İşte bakın, Bediüzzaman’ın ne kadar ileri görüşlü olduğunu, ana konusu “insan” olan Risale-i Nur’u yazmasından anlıyoruz. Risale Akademi olarak bizim de yaptığımız şey insan türünün aradığı bu hakikatleri duyurmak, bilimsel dellallık yapmaktır.

RİSALE-İ NUR’UN ÇOKLU ZEKÂ AÇISINDAN İNCELENMESİ DURUMUNDA…

Eğitim Bilimleri alanında dünyada hangi gelişmeler var?

Şu anda en popüler konuların başında 21. Yüzyıl insanlarının düşünme ve öğrenme üst becerilerindeki değişimler gelmektedir. Teknolojinin, özellikle internetin yaygınlaşmasıyla, alt düzey zihni beceriler doğal öğrenme yollarıyla okul dışında da kazanılıyor. İnsanın düşünme düzeyindeki kapasite o kadar yükseldi ki okullar ve okullarda okutulan müfredatlar bunları karşılamıyor. Artık ya okullara gerek kalmayacak veya okullar varlıklarını sürdürmek istiyorlarsa daha üst hedefleri olan kurumlar haline dönüşmelidir.

Üst düzey zihinsel beceriler yanında, pozitivist gelenek nedeniyle ihmal edilen “duyuşsal beceriler” de artık gündemde. Nasıl ki üst düzey zihinsel beceriler akıl dairesinin tasarrufuyla ilgiliyse, duyuşsal beceriler de kalp dairesinin tasarrufunda olan becerilerdir. Akıl-kalp birlikteliği, maddi-manevi eğitimin birlikteliği, aklın nuru ile kalbin ziyasının ittifakı artık gündemde. Duyuşsal beceriler “Duygusal zekâ” “Ruhsal zekâ” vb. olarak da ele alınıyor ve okullarda ve iş yerlerinde kullanılıyor.

Bunun yanında, uygulanmakta olan çoklu zekâ var. Risale-i Nur’un çoklu zekâ açısından incelenmesi durumunda, bir sohbette, her meslekten ve her yaş grubundan bulunan insanların nasıl ondan istifade ettikleri anlaşılacaktır. Risale-i Nur’u okul öncesi eğitim gören çocuklardan başlayarak üstün zekâlı çocukların eğitimine kadar geniş bir yelpazede yer alan öğrenci grubunun istifadesine nasıl sunabileceğimizi konuşmamız lazım. Yetişkinlerin eğitimi ve hayat boyu öğrenme perspektifinden de yine aynı soruyu tekrarlamak gerekiyor.

Risale-i Nur’u inceleyen bir eğitim bilimci onda çok farklı şeyler görecektir. Ondaki öğrenme alanları insana en gerekli alanlardır. Dünya ölçeğinde, okulların etkinliğinin kaybolmasının en temel sebeplerinden birinin, okulların (ders programlarıyla birlikte) gelen neslin temel ihtiyaçlarına cevap verememesidir. Öğrenimin sadece sayısal alan hâkimiyetiyle değil, sözel ve ruhsal alanlarla birleştirilmesi gereği gündemdedir.  Onun için dünyada eğitimciler sıkça toplanıp geleceği kestirmeye, 2025, 2050, 2075’de nasıl bir insan gelecek sorusunun cevabını tahmin etmeye çalışıyorlar.

Peki, Risale-i Nur gibi eğitim bilimleri açısından hazine kaynak olan eserleri okuyanlar bu konuda neler düşünüyorlar? Kıyametin kopmasını geciktirmek istiyorsak insan üzerine daha çok yoğunlaşmak gerekiyor. Bana göre Risale-i Nur, müfredatı görünmeyen bir ders kitabıdır. Biz eğitimcilerin işi onun arka planındaki görünmeyen müfredatını ortaya koyup görünebilir yapmaktır.

HİÇBİR İNSAN RİSALESİZ KALMASIN!

Çağrınız nedir?

“Risale-i Nur’u okumak ve okutmak” gayesine matuf olarak, gelin bu hakikatleri hem geleneksel dershane eğitimi anlayışımızı eğitim bilimlerinin yöntemleriyle verelim. Hem de resmi eğitim çerçevesi içinde verebilelim. Eğitim bilimci akademisyenler başta olmak üzere bu konuda kendini yetkin, tecrübeli gören, bu konuda sözüm var diyen herkesi bu konularda kafa yormaya, düşüncelerini ve hazırlıklarını 17 Aralık 2011’de bizimle paylaşmaya davet ediyoruz. Risale Akademi olarak “Hiçbir insan Risalesiz kalmasın!” diyoruz.

www.RisaleHaber.com

Röportaj Haberleri