Risale-i Nur penceresinden Kişisel Gelişim’e bakış

Dursun SİVRİ

Kavramlara yüklenen anlam nereden bakıldığına göre farklılık arz eder

Kişisel gelişim konusu içi boş tekniklerdir. Bu tekniklerin içini ne ile doldurursan o maksada hizmet eder.

 “… insan bu âleme ilim ve duâ vâsıtasıyla tekemmül etmek için gelmiştir. Mahiyet ve istidad itibâriyle her şey ilme bağlıdır. Ve bütün ulûm-u hakikiyenin esâsı ve mâdeni ve nuru ve ruhu, mârifetullahtır. Ve onun üssü'l-esâsı da imân-ı billâhtır.” (Sözler,286)

Her bilim dalı Esma tecellisinin keşfidir. Kişisel Gelişim teknikleri de insan fıtratına derc edilmiş istidatların inkişaf aracıdır.

Biyolojik sağlık için beden kaslarının geliştirilmesinin aracı fizik eksersizleridir.

Zihin kaslarının inkişafı için zihin faaliyetleri, matematik, fen bilimleri, sosyal bilimler gibi her türlü düşünme faaliyetidir. Kazanılan yetenekle insanların faydasına da zararına da kullanılabilir.

İnsanın mahiyetinde, duyuları, duyguları, kuvveleri ve lâtifeleri var. Her duyu, duygu, kuvve ve lâtifenin mideleri var, rızıkları var diyor Said Nursi.

Mideden maksat sadece yeme içme ve hazım fonksiyonu olan tabir maddi gıdaların hazmedildiği işkembe organından ibaret değil tabii ki…

İnsandaki duyular, duygular ve lâtifeler

Beş duyu; görme, işitme, dokunma, koklama, tatma gibi zahiri duyular. Bir de batıni duygular latifeler var. Aklı, zihin, his, ruh, vicdan, sır, saika, şaika, kuvve-i şeheviye, kuvve-i gadabiyye gibi… Bunların mahiyetine yön veren “Ene” var.

Bilgisayar makinesinin imalattan çıkan kullanılmaya hazır haline donanım diyoruz. Hangi amaç için kullanılacaksa yüklenen sisteme işletim sistemi diyoruz. Kullanım alanı için yazılım programları yükleniyor.

İnsan anneden doğunca fabrika ayarları ile doğuyor. Cenabı Hak tarafından fıtratına derc edilen istidat kabiliyet işletim sistemidir.

Fen bilimleri, sosyal bilimler, tıp, mühendislik bilgi ve becerileri de yazılım programıdır.

Şimdi işletim ve kullanıma gelelim.

Herkes bilgisayarı tam kapasite kullanamıyor. Bilgisayar mühendisleri, teknisyenleri yeni programları üretip çok karmaşık sistemlerin yönetimindeki yazılımında kullanırken bizim gibi sadece daktilo işlevinde kullananlar da var.

Bir cihazın fabrika çıkışında hedeflenen bütün özelliklerini kullanabilmek için öğrenmeye eksersize ihtiyaç vardır şüphesiz.

Öğrenmek. Anahtar kelimedir. İlim tahsili insana öğrenmek farzdır. Hem dünyevi hayatı hem uhrevi hayatın gereği, hatta insaniyetin gereği olarak öğrenmek farzdır. Yüzmek, ata binebilmek hadiste tavsiye edilmiştir. Yüzme öğrenmek ne ise kişisel gelişim de aynı kategoride değerlendirilmelidir.

İnsan imtihan sırrı gereği sahip olduğu potansiyeli gerekli sahada kullanmakla mükelleftir.

Bu girişten sonra kişisel gelişim konusuna gelelim.

“Ene”nin mahiyeti ve emanet olarak insana yüklediği vazife; vahid-i kıyasi olarak Rabbini tanımaktır. Enenin bir ucunu nübüvvet tutmuş, bir ucunu felsefe tutmuş.

Nübüvvet dalını tutan ene ile rabbini tanır, marziyatını öğrenir gereğini yapar. Yapınca mükafat yapmazsa cezası vardır.

Felsefe ile ene şişer Firavunları, Nemrutları netice verir.

Ene’nin mahiyetinin bilenmesi inanç ve niyete göre Evliya gibi insanlar da Firavun gibi zalimler de yetişir. Niyet çok önemli ve belirleyicidir…

Bilindiği gibi dini ilimlerin içinde alet ilimlerinden bahsedilir. Dil, sarf, nahiv, gramer, usül vb. gibi. Ayet veya Hadisten mânâ çıkaracak yorum yapacak olanlar bu alet ilimlerine vakıf olmaları gerekir.

Matematik mühendislik gibi bilim dalları da aslında alet ilmidir.

Kişisel gelişim batı kaynaklıdır. Batıdan gelen her şeyi baş göz üstüne kabul etmekle her ne olursa olsun ret yaklaşımı da yanlıştır.

Gaye-i hayal ve paradigma

“İnsanın kıymeti hedef ittihaz ettiği şeyin kıymetine nispetindedir.”

Paradigma hayata bakışı, hayat felsefesini, insanın kendine ve kendi dışındaki şeylere yüklediği anlam ve misyonu. Hayat ölçüsünü. Neye inanıp inanmadığını. Vazgeçemediği ve vazgeçebileceği şeyler. Önem ve öncelikleri, kıymet, değer, ucuz, pahalı gördüğü şeyler.

İman paradigmasından bakıldığında insan, yeteneklerini geliştirdiği meşru ve makul her araç kişisel gelişim kapsamı içinde yer alır. Bilgisayar, kullanımı, mühendislik eğitimi yanında iletişim becerileri, moral motivasyon teknikleri gibi daha bir çok konu sayılabilir.

Kişisel gelişim konularına toptancı genelleme yaklaşımla olumsuz değerlendiren bazı yazar arkadaşlarımızın iddiaları arasında “kişisel gelişimciler bizim değerlerimiz ve kültürümüzden meselleri örnek olarak kullanmıyor da öyküler kullanıyormuş. Onun için enaniyeti kabartıyor” ifadeleri yer alıyor. Çok sevgili bazı dostlarım bu mealde gerekçelerle kişisel gelişimi küfür cephesinden saldırı aracı olarak değerlendiriyorlar.

Çok değerli kalemi güçlü kalbi geniş Mustafa Oral kardeşim münhasıran iki yazısını bu konuya ayırmış. Mealen diyarlar ki, ”bizim mesellerimiz dururken kişisel gelişimcilerin öyküleri ile  insanları yanlış yerler sürüklüyorlar…”

Öykü denilen hikâyelerin içi hep menfi gibi bir anlam çıkmaz mı? O zaman günümüzde kim öykü hikâye yazmışsa külliyen yanlış. Tarihten gelen ne kadar mesel varsa baş göz üstüne.

Hangi metin, yazı, kitap olursa olsun hakkında hüküm verebilmek için bilinen şu soruların cevabı aranmalı.

Ne demiş?... Neden demiş?.. Kime demiş?... Ne Zaman demiş?... Ne makamda demiş?

Ölçüsü malum. Öykünün teması, içeriği, muhatabı vs… gibi unsurlara toptan menfi yaklaşmak.

Araçların suçu olmaz. Araç niyet ve amaçlara göre hüküm alır anlam kazanır.

Osmanlı’nın son zamanlarında batının sanayi devrimiyle gelişmelerinden etkilenen aydınlar üçe bölünmüş.

Bir kısmı batıdan gelen her şeyi alalım ve tamamen dini bırakalım grubu

Bir kısmı toptan karşı çıkalım dinimize sahip çıkalım grubu

Bir üçüncü grup; “batının tekniğini de alalım dinimize ve değerlerimize sahip çıkalım” diyenler grubu.

İttihatçılar birinci grup. İstiklal savaşı üç grubun birleşmesiyle kazanılmıştır. Cumhuriyetin kuruluş meclisinde yine birlikteler. Müteakip yıllar ittihatçıların laikçi grubu diğer iki grubu tasfiye ediyor. Sonraki yıllar malum.

Ali Suavi ve Hoca Tahsin üçüncü grupta yer alıyor. Hoca Tahsin Fransa’da eğitim gördükten sonra dönüşte Darül Fünunun (Üniversite) başına getiriliyor. Fen ilimleri okuttuğu için dinsiz ilan ediliyor. Gazetelerden yapılan saldırılar yüzünden görevden alınıyor.

Bediüzzaman Said Nursi Divan-ı Harbi örfide; seleflerim Hoca Tahsin ve müfrit Âlim Ali Suavi diyor. “Batıya iktidada Japon modeli…” diyor.

O zamanın dindarları Bediüzzaman dışında hepsi Ali Suavi ve Hoca Tahsin’e tepki gösteriyorlar. Hoca Tahsin’in görevden uzaklaştırılmasına neden oluyorlar. Yıllar sonra Bediüzzaman sahip çıkıyor.

Kişisel Gelişim konusunda toptancı yaklaşımla karşı duran sevgili yakın dostlarım ifrat ediyorlar, biraz da ayıp ediyorlar.

Kişisel Gelişim olayına karşı çıkmak bilgisayar, cep telefonu ve benzeri her türlü elektronik aracın kullanımı, yazılım eğitimine karşı çıkmakla eş değer yanlışlıktır.

Bu medeniyet nimetlerinin keşfi, yazılımı herkesin kullanımını sağlayan eğitim araştırma çalışmaları insanları küfre götüren bir batı felsefesinin içimize attığı bir fitne olarak mı kabul edeceğiz?

Risale-i Nur ve Kişisel gelişim

Risale-i Nur baştan sona tamamı kişisel gelişim külliyatıdır, dersidir. Bütün bilim dalları; fen bilimleri, din bilimleri, sosyal bilimleri, biyoloji, sosyoloji, psikoloji ne ararsan bulursun.

Öykü olmayacak da mesel olmalıymış.

Öykülerle değil de mesellerle insanlara mesaj verilmesine hangi engel var ki Allah aşkına?

Kişisel Gelişim farkındalık şuuru oluşturma maksatlıdır. Farkındalık kavramı yine inanç ve değerlere göre değişir.

“Hayat faaliyet ve harekettir şevk ise matiyyesidir.” (Münazarat). Kişisel gelişimin amacı da moral motivasyon kazandırmaktır.

İnsanda istenilen hızlı değişim yine kişisel gelişim stratejilerindendir.

Risale-i Nur en hızlı ve etkin hızlı değişim stratejileri ihtiva eder.

“Risale-i Nur neden mağlup olmuyor?” sualine karşı Bediüzzaman;

“Risâle-i Nur, bu dünyâda bir mânevî Cehennemi dalâlette gösterdiği gibi, îmânda dahi bu dünyâda mânevî bir Cennet bulunduğunu isbât ediyor. Ve günahların ve fenalıkların ve haram lezzetlerin içinde mânevî elîm elemleri gösterip, hasenat ve güzel hasletlerde ve hakâik-ı Şeriatın amelinde Cennet lezâizi gibi mânevî lezzetler bulunduğunu isbat ediyor. Sefâhet ehlini ve dalâlete düşenlerini-o cihetle-aklı başında olanlarını kurtarıyor.” (Hutbe-i Şamiye, mukaddime)

Buna benzer değişim stratejileri insanı analiz edip metot geliştiren kişisel gelişimci Antony Robbins yanlış davranışa acıyı doğru davranışa zevki bağlama metodu olarak tanımlıyor. Bunun neresi olumsuz?

Çoklu zekâ kuramının esası Risale-i Nur’da mevcuttur. Akıl ile kalbin imtizacı metodudur.

Sağ beyin sol beyin işlevinin keşfini yapan California Üniversitesinden Prof. Dr Roger Speriy’e Nobel tıp ödülü(1981) kazandırmıştır.

“Vicdanın anasır-ı erbası; zihin, irade, his ve lâtife-i rabbaniye” dört temel zekâ Hutbe-i Şamiye’nin zeylinde yer almaktadır.

Aynı benzer tespit Stephan R.Covey, dört temel zekâ olarak; Rusal Zekâ, Zihinsel Zekâ, Beden Zekâsı ve Duygusal Zekâ tespiti ile örtüşmesini batılı bir yazardan öğrenmenin neresinde yanlışlık?

Kuantum düşünce sistematiği olarak gündeme gelen “Sır” ve “The Sekret”  adlı kitaplarda işlenen düşüncenin ve samimi isteklerin gerçekleşeceği tezi işleniyor.

“İstemenin Esrarı, Ruhsal Zekâ” kitaplarının yazar nur talebesi Dr.Muhammed Bozdağ’ın kitapları iki yüz küsür baskı yapmıştır. İçeriğinde Risale-i Nur ölçülerine aykırı düşen bir tek kelime dahi yoktur. Buna ne diyeceğiz?

İstemenin Esrarı ve dua hususunda Mesnevi-i Nuriye eserinin Şule bölümünde;

“….İnsanda öyle bir latife öyle bir halet var ki, o latife  lisanıyla her ne sual edilirse –velev fasık da olsun- Cenab-ı Hak o latifeye hürmeten matlubu yerine getirir…” (Mesnevi i Nuriye 2002)

Bu ifade kuantum düşünce sistemi ve yaklaşımı ile tamı tamına örtüşüyor.

Prof Dr. Nevzat Tarhan hem kişisel gelişim hem de “Çağın Vicdanı” ve “Akıldan Kalbe Yolculuk” konulu risale eksenli kitapları vardır. Eğer kişisel gelişim konusu yanlış bir işse bu yapılanlar da külliyen yanlış mıdır?

Daha örnekler çok. Hangi birini yazayım. Yazı zaten çok uzadı.

Sonuç olarak;

Hiçbir derdi davası olamayan ne kişisel gelişim kitabı ne de başka bir kitabı okumuyor. Her hangi bir beceri kazanma derdi de olmuyor.

Bir hedefi, gayesi olanlar kişisel gelişim ve benzeri kitaplarla motive olan kim olursa olsun tebrik ediyorum. Ot gibi yaşayıp hiçbir şey olmaktansa bir şey olma yolunda eyleme geçenler tebrik edilmeli. Kişisel gelişime toptan karşı olanlar da o insanlarla nasıl iletişim kurabilirim demeli.

Meselâ; Din görevlilerin güzel konuşma güzel ezan okuma eğitimi almaları kişisel gelişim konusudur. Ya bunun neresi yanlış? da

Sevgili Mustafa Oral ve Metin Karabaşoğlu’na münhasıran aynı konuda tepki gösterenlere umumen arz olunur.

Yorum Yap
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
Yorumlar (9)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.