(Televizyon ekranlarında yayınlanan onlarca müstehcen film, yüzlerce menfi/yalan haber ve bir o kadar da iğrenç, kusturucu reklamları protesto etmek için bu makaleyi kaleme aldım)
Başta kendi evimiz olmak üzere, misafir olarak gittiğimiz çoğu evlerde muhakkak bir televizyona rastlarız.
Evinde Televizyon olmayanların ise ya bir internet ya da bu ihtiyacı karşılayacak başka bir elektronik eşyanın olduğu kesin.
Bu elektronik eşyalar, mıknatıs gibidir adeta. Yarım saatliğine karşısına geçersin, bir de bakarsın ki saatlerce oturmuş, epey vakit harcamışsındır.
Çoğu defa o kanaldan bu kanala geçer, birçok program seyrederiz televizyon ekranlarında. Bazan haber programları dikkatimizi çeker, bazan ise bir film bizi elinde esir tutar, bazense tartışma programları bizi kendine tutkun eder ve hakeza…
Artık televizyon izlememe kararı aldım.
Daha da televizyon karşısında saatlerce vakit harcamayacağımın sözünü verdim kendi kendime.
İlk önce kendi nefsimden başlamak istedim. Çünkü kendim TV izlerken bir başkasına izlememesini teklif edemem.
Televizyon izlememe kararını almamda ise Risale-i Nurlar etkili oldu. Evet, yanlış okumadınız; Televizyon izlememe kararını almamda Risaleler etkili oldu!
Veya şöyle desem daha doğru olur. Risale-i Nurları okumam, televizyon izleme ihtiyacımı (ki televizyon izlemek bir ihtiyaç mıdır, tartışılır!) yeterince karşıladığından böyle bir karar aldım. Çünkü Risale okurken hem kitap okumuş oluyor, hem de televizyon izlerken aldığım zevki alıyor, tattığım lezzeti tadıyorum.
Televizyon izlerken her bir kanal farklı bir âleme götürüyor bizi.
Farklı farklı pencereler açıyor zihnimizde.
Yaşanan olaylar sanki bizim başımızdan geçmiş/geçecekmiş gibi geliyor bize.
Oynanan senaryoda başrol oyuncu bizmişiz gibi hissediyoruz kendimizi.
Bir enerji akışı oluyor televizyon ile aramızda.
Birçok duygularımız harekete geçiyor izlerken. Gördüklerini büyük bir maharetle hemen hayatına aktarıverenlerimiz de oluyor.
Bunların hepsini Risale-i Nur okumalarımızda da görebilir ve yaşayabiliriz; Risale-i Nurlar sayesinde gayb, ervah, şahadet âlemi gibi birçok âleme gidebilir, istediğimiz zamanlarda istediğimiz kanallar/âlemler arasında geçiş yapabiliriz…
Zihnimizde mazi ve müstakbel gibi birçok pencereler açabilir, ufkumuzu genişletebiliriz. Üstadın kendi nefsine hitap edip olayları yaşayışı, bizimde nefsimizde aynılarını düşünmemizi sağlayabilir, aynı duyguları biz de kendimize yükleyebiliriz.
Yaşananlarda kendimizi başrol oyuncusu olarak görebiliriz.
Risaleler ile aramızda bir enerji akışı olduğunu hissedebiliriz.
Risale-i Nuru “merak” etme, Risaleler’i daha çok okuma “ihtiyacı” hissetme, insanlara “şefkat” ve “merhametle” yaklaşma gibi birçok duygularımız harekete geçebiliyor
Risale-i Nur televizyonundan farklı âlemler, farklı kanallar izlerken. Hem Risale-i Nur televizyonu ile bir anda birçok film de izleyebiliyor, reklâm aralarını ise her 45 dakika veya her saat başı (veya istediğimiz saatlerde) kendimiz verebiliyoruz.
Televizyon izlerkenki ihtiyacımızı hatta daha fazlasını Risale-i Nurlar sağlarken, neden televizyon seyretmekle çok değerli vaktimizi öldürelim, lüzumsuz şeylerle ömrümüzü harap edelim ki?
Televizyon seyretmek için dizi filmlerinin saatlerini aklımda tutup aklıma boş şeylerle meşgul etmeme de gerek yok.
Saatlerce karşısında kukla gibi dikilmeme de…
Kendime günün belli bir saati belirleyip Risale-i Nur televizyonuyla istediğim kanalı açıyor, istediğim film yönetmenliğini yapıp istediğim şekilde, istediğim filmi izleyebiliyorum.
Böyle bir imkândan faydalanıp Risale-i Nur televizyonunu izlemeyi mütemadiyen her gün devam ettirmekteyim. Artık Risale-i Nur televizyonu hayatımın ayrılmaz bir parçası oldu.
Risale-i Nur televizyonunu izlerken kendimden geçiyor, farklı âlemlerde / kanallarda seyir yapmak mutluluk dolu tablolar oluşturuyor hayatımda.
Siz, Nuristan ülkesinin halkı, gelin hep beraber bu televizyonun seyircisi olalım!