Avusturyalı psikolog Fritz Heider'ın 1940'larda ortaya attığı sosyal denge teorisine göre insanlar toplumsal ilişkilerinde uyum arayışı içinde. Bu sebeple bilişsel düzeyde tutarlılık aranırken, dengeli ilişkiler 4 kuraldan geçiyor: Düşmanın düşmanı dosttur, dostun dostu dosttur, düşmanın dostu düşmandır ve dostun düşmanı düşmandır.
Pek çok kişi ağ bilimi ve matematiği kullanarak yıllardır bu teoriyi doğrulamaya çalışmasına karşın toplumsal ilişkilerin karmaşıklığı ve çalışmalarda kurulan ağların basitliği nedeniyle bugüne kadar yapılan araştırmalarda tutarsız sonuçlar elde ediliyordu.
Northwestern Üniversitesi'ndeki araştırma ekibiyse Heider'ın teorisinin iki temel öğesini bir araya getirerek bu engeli aştı: Gerçek hayatta herkes birbirini tanımıyor ve bazı insanlar diğerlerine göre daha pozitif olduğundan daha az olumsuz etkileşime giriyor.
Araştırmacılar hem pozitif hem negatif ilişkileri hesaba katan ağları içeren, daha önceden oluşturulmuş 4 kapsamlı veri setinden yararlandı: sosyal haber sitesi Slashdot'taki kullanıcıların puanladığı yorumlar, ABD Kongresi üyelerinin meclis kürsüsünden girdiği etkileşimler, Bitcoin yatırımcıları arasındaki etkileşimler ve tüketicilerin yorumlarını içeren internet sitesi Epinions'taki ürün incelemeleri.
Bilim insanları kurdukları ağdaki kişiler arasındaki pozitif ve negatif ilişkileri tamamen rasgele bir şekilde dağıtmadı. Rasgelelik için herkesin birbiriyle karşılaşma ihtimalinin eşit olması gerektiğini belirten araştırmacılar, gerçek hayattaki sosyal ağlarda bazı kişilerin diğerlerini tanımadığının altını çiziyor. Örneğin bir kişi, bir arkadaşının başka bir dostuyla hiç tanışmadan ondan haberdar olabilir.
Bunun yerine fizikçiler, kişilerin birbiriyle tanışma ihtimaline dayanarak ağdaki ilişkilere pozitif veya negatif değerler tahsis edecek istatistiksel bir model geliştirdi. Bazı kişilerin daha dost canlısı olduğu sınırlamasını da modele dahil eden bilim insanları, değerlerin bu iki sınırlama içinde rasgele dağıtılmasını sağladı.
Science Advances adlı bilimsel dergide yayımlanan araştırma kapsamında oluşturulan bu model, geniş çaplı toplumsal ağların Heider'ın sosyal denge teorisiyle tutarlı bir şekilde uyumlu olduğunu gösterdi. Northwestern Üniversitesi Fizik ve Astronomi bölümünde öğretim üyesi olan István Kovács, yazarları arasında yer aldığı çalışma hakkında şöyle diyor:
"Onlarca yıl boyunca yanlış yapmaya devam ettik. Bunun nedeni gerçek hayatın karmaşık olmasıydı. Kimin kimi tanıdığı ve bazı insanların diğerlerinden daha dost canlısı olduğu gibi iki kısıtlamayı aynı anda hesaba katmamız gerektiğini fark ettik."
Araştırmacılar elde ettikleri sonuçların çeşitli alanlarda kullanılabileceğini umuyor. Toplumsal kutuplaşmayı azaltma yolundaki çabalara katkı sunmanın yanı sıra bulguların insan ilişkileri dışındaki alanlarda da fayda sağlayabileceği düşünülüyor. Kovács "Beyindeki nöronlar arasındaki uyarıcı ve engelleyici bağlantılara veya bir hastalığın tedavisinde kullanılan farklı ilaç kombinasyonları arasındaki etkileşimlere bakabiliriz" ifadesini kullanıp ekliyor:
Sosyal ağ çalışması keşif için ideal bir oyun alanıydı fakat asıl ilgi alanımız arkadaşlar arasındaki etkileşimleri araştırmanın ötesine geçip diğer karmaşık ağları incelemek.
Independent Türkçe
RİSAE-İ NUR'DA NASIL GEÇİYOR?
Habere konu olan cümleler, Bediüzzaman Said Nursi tarafından Risale-i Nur'un çeşitli bölümlerinde de kullanıldı.
Sünuhat eserinde geçen bölüm şöyle:
"Âlem-i İslâm şu ikinci cereyana karşı lâkayt veya muarız kalmakla hem istinatsız, hem bütün emeğini heder, hem onun istilâsıyla istihaleye mâruz kalmaktan ise, âkılâne davranıp onu İslâmî bir tarza çevirip, kendine hâdim kılmaktır. Zira düşmanın düşmanı, düşman kaldıkça dosttur. Nasıl ki, düşmanın dostu, dost kaldıkça düşmandır."