Risale-i Nur’da estetik kodlamalar

Bediüzzaman Said Nursî’nin vefatının 50. yılı münasebetiyle düzenlenen “1. Risale-i Nur ve Sanat Çalıştayı” sona erdi

İbrahim Mert’in haberi:

Bediüzzaman Said Nursî’nin vefatının 50. yılı münasebetiyle düzenlenen “1. Risale-i Nur ve Sanat Çalıştayı” sunulan tebliğlerin ardından sona erdi.

Risale Akademi tarafından organize edilen çalıştayın öğleden önceki ilk oturumunda Risale-i Nur ve Modern Sanat, Bediüzzaman ve Sinema, İnsan ve Estetik, Klasik ve Modern Edebiyat Bağlamında Risale-i Nur’un İşlevi, Sanatta Biriciklik, Risale-i Nur ve Paradigmanın Dirilişi başlıklarında tebliğler sunuldu.

Verilen aranın ardından ikinci oturuma geçildi. Başkanlığını Mustafa Akça'nın yaptığı oturumda "Asar-ı Bediiye’de Estetik ve Sanat Felsefesi" başlıklı sunumunu yapan Rasim Soylu, Asar-ı Bediiye'nin felsefe, psikoloji, sosyoloji, edebiyat, mantık, belagat, estetik ve sanat konularını içerdiğini söyledi.

Bediüzzaman'ın eserlerinde geçen “Bedii, Fenn-i Bedii, Fenn-i belagat, Fenn-i Beyan, beyanın felsefesi, sanat-ı belagat, meslek-i belagat” gibi tabirlerin, estetik ve sanat felsefesi gibi, sanatın ve edebiyatın teorik kısmını ifade eden kelimeler olduğunu belirten Soylu, "Bediüzzaman belagatı; bir duygu ve düşüncenin ifade edilmesinde ve ortaya koyulmasında durumun, halin, imkanların, sanatın ve estetiğin gereği olan en uygun ve en güzel yöntemle ortaya koyulması olarak tarif eder" şeklinde konuştu.

Öyküleme ve Risale-i Nur başlıklı tebliğinde Caner Kutlu, aşırı soyutlamanın, zamanla, görünenle olan bağın kopmasına, düşünceyi tamamen enfüsi gereçlerle sınırlama, dış çevrenin reddine ve yabancılaşmaya götürebildiğini söyledi. Kutlu, "Öyküleme, yaşananı hakikate açabilir. Bunun için öncelikle yaşamalıdır. Sokaklar, insanlar, tabiat, şehir ve daha birçok somut şey, yansımalıdır. Bunların içinden çıkmayan bir öyküleme, dışında kaldığı hakikatle bağdaşmıyordur. Öyküleme yaşanmışlık, denemişlik, kahramanların içine girip acı ve mutluluğu kendi yaşamaktır. Öykü içinde üretilen ortamın gereğinden kaçınarak, yapmacık bir kurtarılmışlık tavrı samimi bir iletişimden koparacaktır. Risalelerdeki öykülemeler ise, Allah’ın zat ve sıfatlarını, haşir ve ahiretin mahiyetini, insanların anlamasına zemin hazırlayacak biçimde kurgulanmıştır. Dolayısıyla, idrake yaklaştırma söz konusudur. Mesela; hikayelerde bahsedilen padişahla Cenab-ı Hakk’ın zatı (ne kadar abartırsanız abartın) gerçek anlamda bir veya yakın tutulamaz. Dest-i kudret  ( kudret eli, Allah’ın kudreti) ifadesindeki mecazda olduğu gibi, kullanılan kavramlar, gerçek anlamının çok dışında düşünülmekte ve üzerinde yoruma yer bırakılmamaktadır. Burada, hedeflenen avamın zihnindeki mecazın abartısından korunmakla beraber, sanatın ve felsefenin mübalağasından da sıyrılmaktır" dedi.

Risale-i Nur’da Estetik Kodlamalar başlıklı sunumunda Taha Çağlaroğlu, her insanın fıtratına estetik duygusunun nakşolunduğunu söyledi. Çağlaroğlu, "İnsanın fıtratında var olan bu duygu, geliştirilmeye, inkişafa hazırdır. İnsan fıtratının bir tarla olduğunu söyleyen Bediüzzaman, orada hayır ve şerlerin, iyilik ve kötülüklerin kader eliyle taneler gibi ekildiğini söyler. Bu taneciklerin, tohumların filizlenip sümbüllenmesi, onlara vereceğimiz suyun mahiyetine bağlıdır. Eğer suyu hevadan verirsek şer taneleri, hüda tarafından verirsek hayır ve güzellik taneleri gelişecek, meyvelenecektir. Materyalist, tüketimci, sömürücü, eğlence ve zevk düşkünü medeniyet-i habise, sosyal hayatı yaralamıştır. Fıtratlardaki şer çekirdekleri sümbüllendirildiğinde ise hayır ve güzellik tanecikleri gelişemiyor, çürümeye yüz tutuyor" dedi.

Gün boyu süren çalıştayda sunulan tebliğlerin tamamı yakında www.risaleakademi.com sitesinde yayınlanacak.

www.RisaleHaber.com

İLGİLİ HABERLER:

Risale-i Nur'da modern sanat...

1. Risale-i Nur ve Sanat Çalıştayı

Sosyal - Medya Haberleri