Röportaj: Dursun Sivri-RisaleHaber
Araştırmacı-Yazar Muhammed Salar, “Risale-i Nur Hukukunu Muhafaza Derneği”nin başkanı. 22 Mart 2011’de kurdukları derneği ve çalışmalarını anlattı.
RİSALE-İ NUR’A ÇOK BORCUMUZ VAR
Derneğin kuruluş amacı nedir?
Kuruluşta Üstad Bediüzzaman’ın görüşlerini referans aldık. Risale-i Nur’a çok borcumuz var. Bunları ifade etmeye gerek yok. Öncelikle şunu söylemek isterim:
Şu anda Kur’an-ı Kerim bir çok yayınevi tarafından basılmaktadır. Bütün baskılarda ayetlerinde, harflerinde en ufak bir farklılık yoktur. Fakat Kur’an-ı Kerimin mucize-i mânevisi olan Risale-i Nurları 11 ayrı yayınevi basıyor hiç birinin basımı biribirine uymuyor. Buradan hareketle biz de diyoruz ki, Risalelerin basımını tek çatı altında bir araya getirmek mümkün olmuyorsa yayın evleri bir araya gelsin. Sahih bir metin üzerinde mutabakat sağlansın herkes aynı metni bassın istiyoruz.
Bir örnek verebilir misiniz?
Eserin orijinalinde iki yerde geçen Kürt kelimesi bazı neşriyatlara hiç yok bazılarında bir yerde bazılarında iki yerde geçiyor. Bediüzzaman Hazretleri rastgele tercüme edilmesine karşı çıkıyor. Arapçaya tercüme edilirken dört ayrı yer ile birlikte yapılmasını istiyor. Bunlar arasında “Mısır ulemasının, Diyanet dairesinin, Nur talebelerinin, konuya vakıf ulemanın ve kardeşi Abdulmecid’in de bulunması” lazım diyor. Yani dört kesimden yetkin ve yetkili ilmi bir heyet tarafından yapılması lazım diyor.
ARAP ÂLEMİ RİSALE-İ NURLARIN ÖNCELİKLERİNİ NEREDEN BİLECEK?
Diğer diller için de geçerli mi bu yaklaşım?
Meselâ; İhsan Kasım ağabeyin yaptığı tercümede Birinci Şua tercüme edilmemiş. Maslahat ve gerekçe gösterilen husus o zaman için vahhabilerin bunlara hazır olmadığından tepkisi dikkate alınarak yapılmadığını biliyoruz.
Halbuki, Birinci Şua, Sekizinci Şua, Sekizinci Lem’a, Onsekizinci Lem’a Risale-i Nur’un temel meselelerinin yer aldığı risalelerdir. Bunlar tercüme edilmediği zaman Arap âlemi Risale-i Nurların önceliklerini nereden bilecek?
RİSALE-İ NUR’U BASAN YAYINEVLERİ BİR SEMPOZYUMDA BİR ARAYA GELMELİ
Orijinal metin nerede şimdi?
Orijinal metin herkes bende diyor. Bunu halletmenin yolu, Risale basımı yayımı yapan bütün neşriyatlar bir sempozyum vesilesi ile bir araya gelmeli. Sahih bir metin üzerinde mutabakat sağlanmalı. Her neşriyat Kur’an-ı Kerim’in basımında olduğu gibi aynı metni basmalı.
Ankara’da Risale Akademi tarafından 15 vazife konulu bir arama konferansı yapıldı. Orada bir akademisyen sizin gündeme getirdiğiniz konuyu gündeme getirdi. “Risale-i Nur’lardan referans gösterebilmek için yayıncılar ortak bir metin üzerinde mutabakat sağlamalı ve herkes referans olarak orayı göstermeli” demişti.
Buna ortak metin değil de sahih metin diyelim. İşte biz bu bağlamda bir broşür hazırladık. 11 yayınevine gönderdik. Her birinin basımlarındaki orijinalinden farklı metinlerin geçtiği yerleri belirttik.
Henüz bir geri bildirim almadık ama bazıları sonraki basımlarında düzeltmeler yaptılar. Bunu da sevindirici buluyoruz.
15 Vazifeden biri de “tashih” değil mi?
Evet Üstad, “tashih yazıdan daha ehemmiyetlidir” diyor. Bazen yanlış yere konulan bir virgül manayı değiştiriyor.
Tekrar sizin aracığınızla da çağrı yapıyorum. 11 neşriyat belirlenen bir tarih ve mekanda bir araya gelip, sahih metin üzerinde buluşmak üzere konuşup kamu ile de neticeyi paylaşabiliriz diyorum.
Biraz önce de söyledim. Tercümeleri denetleyecek de bir heyetin oluşturulması lazım. Bu konuda da çağrıda bulunuyoruz.
Çok önemli bir gündem…
Bu vesile ile Risale Haber’i özellikle duruşunu takdir ediyoruz. Meslek meşrep farkı gözetmeksizin bütün grupların hizmetlerini duyuruyor. Bizim amaçlarımızla da örtüşüyor. Tebrik ediyoruz.