Sosyal Etüdler Derneği’nin mutat aralıklarla düzenlediği seminerlerinin bu haftaki konuşmacısı Suad Alkan’dı
Konusu “Risale-i Nur’da Modern Sanat Düşüncesi” idi.
Suad Alkan’ı lise tahsili dönemi olan 1970’li yıllardan gıyaben gazetede çıkan yazılarından hatırlıyorum. Son Şahitler’den olduğunu, ismini Üstad Bediüzzaman’ın koyduğu bilgilerinden hatırlıyorum. Üstadımızın koyduğu isim aslında “Fuat” olduğu aile nüfus kaydında yanlışlıkla “Suat” yazdırdığı bilgilerini de seminer sonu özel sohbetten öğrenmiş olduk.
22 Mayıs 2010 tarihinde Risale Akademi tarafından düzenlenen “1. Risale-i Nur ve Sanat Çalıştayı”ndaki özgün tebliğinden oldukça etkilenmiştim.
Aynı çalıştayda ilk defa duyduğum, muttali olduğum özgün, orijinal tebliğler ve sunumları da özellikle belirtmem gerekiyor.
Bu hafta gerçekleşen seminerin konusu ise yukarıda yazının konu başlığı olan “Risale-i Nur’da Modern Sanat Düşüncesi” konulu seminerde de zihnimde şimşekler çaktı.
Modernleşme konusuna diyanet cenahından bakıldığında batı felsefesinin olumsuzluklarına toptan reddiye ile bakışın yanlışlığını fark ettik.
Akıl, matematik, mantık ile duygunun birlikte mülahaza edilmesinin Risale-i Nur’a has, ilk defa Bediüzzaman’ın ortaya koyduğu özgün bir tefekkür sistemi olduğunu öğrendik.
Bediüzzaman Said Nursi hazretlerinin Asay-ı Musa eserinden anlaşılan mesajın dışında başka mesajların da olduğunun farkına varmış olduk. Şöyle ki;
Bugüne kadar Asay-ı Musa ifadesinin çağrıştırdığı anlam; Hz. Musa’nın (as) asasını yere, taşa vurup ab-ı hayat çıkarması gibi, kâinat kitabını okuyarak, her şeyde Cenab-ı Hak’ın eseri oluşuna deliler bulunabileceğini biliyorduk. Evet önemli bir farkındalık şuuru, tahkiki iman dersi kazandıran yönü böyledir.
Öte yandan, Hz. Musa’nın (as) asası aynı zamanda Firavun’un sihirbazlarının yılanlarını da yutuyordu.
Bu yılanlar ise, zihinlere batı felsefesinin, inkar-ı uluhiyete kadar götüren, şüphe ve vesveseleri de işaret etmesiydi.
Zihin, akıl, ruh ve kalbimizdeki, farkında olunan veya olamadığımız şüphe yılanlarını da Asay-ı Musa eserindeki iman hakikatlerini öğrenmekle bertaraf edebildiğimizin de farkına vardık.
Demek Asay-ı Musa sadece taşa vurunca abı hayat çıkarmanın yanında Firavun’un yılanlarını da yutuyordu. Enteresan bir tespit. Bu güne kadar farkına varamadığımı itiraf ediyorum.
Seminer üç saatten fazla sürdü. Hangi birini anlatayım.
Tefekkür tekniğinde de zihinlerde şimşekler çakan tespitler sunuldu.
Modernlikten anlaşılması gereken akıl ile kalbin, bilim ile dinin uyumu ve imtizacı olarak anlaşılması gerektiğini öğrendik.
Determinizmin (nedensellik, seküler yaklaşımın) yerini artık indeterminizmin aldığını anlattı.
Kuantum fiziği ve kuantum teorisi Cenab-ı Hakkın kudretine muvafık düştüğünü de farklı bir açıdan tespitini öğrenmiş olduk.
Zaman kavramı, bastı zaman, tayı zaman, maddenin enerjiye dönüşümü kuantum düşüncesi ile örtüştüğü yine sunum arasında geçti.
Cenab-ı Hakkın sonsuz kudreti iyi anlaşılırsa sebeplerin yaratmada hiçbir rolünün olmadığı daha iyi anlaşılır.
“İnşaallah” kelamını zikretmekle, nedensellik ve sebeplerin sonuçlarda bir anlamının olmadığı, kudretin, Rububiyetin tesiri olduğuna olan itikadın gereği olduğunu tekrar hatırlamış olduk.
Batı felsefesinin, Marks, Frued, Darwin gibilerin düşüncelerinin, liberalizm, kapitalizm değerlerinin artık iflas ettiğine dair bir çok örnekler sunuldu.
Kur’anın mesajının zamanımıza izdüşümü Risale-i Nur olduğu, düşünce sistematiği olarak Kur’anın metodu Risale-i Nur’da tecelli etmiştir.
Bediüzzaman batının bütün düşünce yapılarına ve onların temelsizliklerine vakıf olarak Kur’an ilmiyle hepsini çürütmüştür.
Modernleşmenin adresi olarak görülen batı felsefesinin hikmet yönünü, faydalı metotları, terminolojisine de vakıf olarak Kur’anın mesajını bir arada değerlendirme konusu hiçbir âlime nasip olmamıştır.
Daha çok şeyler anlattı Suad Alkan ağabeyimiz. Risale-i Nur’un satır aralarını, düz mantıkla, ülfetle göremediğimiz sırları keşfettiğini müşahede ettik. Üç saat yerimizden kımıldamadan dinledik.
Sekizinci sayısını çıkardığı “Elif” dergisinde seminer konusuna benzer yurt içi ve yurt dışından özgün makalelerden, çalışmalardan bahsetti.
Merak edenler “Elif” dergisini alıp birbirinden güzel orijinal yazıları okuyabilir.
Keza, Risale-i Nur ve Sanat Çalıştayı “ tebliğleri www.risaleakademi.com sitesinden okunabilir.
Evet verimli bir hafta sonu geçirmiş olduk.
Bu imkânları sağlayan “Sosyal Etütler Derneği” yönetici ve ilgililerini, Suad Alkan ağabeyimizi tebrik ediyor teşekkürlerimi sunuyorum.
Suad Alkan 11 Haziranda, Mardin Artuklu Üniversitesinde benzer, “Bediüzzaman ve Modern Sanat” konulu bir konferans verecek.