Risale-i Nur'da şahs-ı manevi-ÖZEL

Şahıs, yüz dahi derecesinde olsa, yine de bir şahs-ı mânevî karşısında mağlup durumdadır...

RisaleHaber-Şahs-ı mânevî kavramını sosyal hayatta kullandığım zaman çoğu insanın bu kavramdan haberi olmadığını yaşadım. Hatta açıklamaya gayret ettiğim zamanlarda muhataplarımın pek ikna olmadıklarına şahit olmuşumdur. Çünkü geleneksel olan şahıs endeksli bir kültürden gelen insanlarımızın pek alışık olmadığı bir kavramdı şahs-ı mânevî.

Bu zaman eski zamanlara benzemiyordu ki şahıs zamanı olsun. Bu asırda şahıs dahi, hatta yüz dahi derecesinde de olsa yine de bir şahs-ı mânevî karşısında mağlup durumdaydı. Onun için de şahs-ı mânevî-i dalalete karşı bir şahs-ı mânevî i-i hakikat çıkmalıydı. Ve öyle oldu.

Bediüzzaman eserlerinde şahs-ı mânevî ile ilgili çok önemli izahlar yapıyor. Şahs-ı manevi kavramının içini dolduruyor ve yanlış tevillere yol açacak yorumlardan talebelerini uzak tutmaya çalışıyor.

Asrın sahibine kulak vermek ve şahs-ı mânevîyeye itimad etmek, şahs-ı mânevîyeyi zarar verecek haletlerden kaçınmak en önemli vazifelerimizden birisi olması gerekiyor. Çünkü Bediüzzaman’ın en önemli tavsiyesi şudur.” Aziz kardeşlerim, Evvel âhir tavsiyemiz, tesanüdünüzü muhafaza; enâniyet, benlik, rekabetten tahaffuz ve itidal-i dem ve ihtiyattır.( On Üçüncü Şua–2005,s:494,Y.A.N.)”

Baki Çimiç'in yazısı için TIKLAYINIZ

Özel Haberleri