İstanbul İlim ve Kültür Vakfı, Risale-i Nur eğitimi için yurdumuza gelen bir grup Iraklı öğretmeni ağırlıyor.
Bir hafta sürecek olan eğitim programının yöneticisi İhsan Kasım Salihî, bu programın amacını katılımcılara şu sözlerle açıkladı:
“Bu programın amacı Risale-i Nur’u ders vermek değil, imanı hayatımıza hayat yapmanın usulünü Risale-i Nur vesilesiyle öğrenmektir.”
Programın açılış oturumunda yaptığı konuşmada, İhsan Kasım Salihî, katılımcıların dikkatlerini şu noktalara çekti:
“Program boyunca ulaşılması istenilen hedef ‘Allah’ı görür gibi ona ibadet et, sen onu görmesen bile o seni görüyor’ meâlindeki hadis-i şerifin hakikatini hayatımıza tatbik etmektir.
“Yapılan derslerdeki istifadenin ziyadeleşmesi Risale-i Nur’un üslûbu ile mümkündür; çünkü yapılan derslerin muhatabı evvelen ve bizzat kendi nefsimizdir. Başkasının istifadesi bizim nefsimizi muhatap alıp ikna etmemizden sonra gerçekleşir. Risale-i Nur ilk olarak müellifinin nefsini ikna ederek başkalarına hitap eder.”
Yasin sûresindeki meçhul şahsı hatırlatıyor
Katılımcılar arasında bulunan matematik öğretmeni Diyar Cabbar Muhammed, ilk dersten sonra intibalarını şu sözlerle özetledi:
“Risale-i Nur’da Kur’ânî bir üslûp görmekteyiz. Meselâ Risale-i Nur’da somut şahıslar değil de meçhul şahıslar muhatap alınır. Sözler kitabının başındaki ‘Ey kardeş, benden birkaç nasihat istedin’ cümlesindeki meçhul şahsa yapılan hitap, bize Yasin sûresinin 20. âyetinde geçen ‘Şehrin öbür ucundan bir adam koşarak geldi’ cümlesindeki meçhul şahsı hatırlatıyor.”
Mahlûkatın besmele ile hareket ettiğini hissetmeye başladım
Arapça öğretmeni Mustafa Abdullah Salih ise okunan Birinci Sözün ardından şu şekilde konuştu:
“Yapılan Besmele dersinden önce mahlûkatın Allah’ın emrinde hareket ettiğini ilmen biliyordum. Fakat Üstad Said Nursî besmele dersi ile mahlûkatın Allah’ın emri altında olduğunu öyle güzel izah ediyor ki, ilmelyakin bildiğim bir hakikat bende hakkalyakin mertebesine çıktı. Mahlûkatın besmele ile hareket ettiğini hissetmeye başladım.”
Tuba Yüce-Barla Platformu