Doktor hastasını öncelikli olarak tahlil ve tetkik vasıtası ile teşhis eder. Teşhis neticesinde; hastalığın ne olduğu sabit olduktan sonra tedavi sürecine geçilir. Tedavi hastalığın gereklerine göre yapılır.
AYNEN BİR HASTALIĞI TEDAVİ ETMEK GİBİ
İnsanlara, Kur'an ve iman hakikatlerini ulaştırmak ve tebliğ etmek de aynen bir hastalığı tedavi etmek gibi hassas ve önem arz eden bir konudur. Muhatabımızın fikri yapısını iyi bir tetkik ve tahlilden sonra ne vereceğimize bakmamız gerekir.
Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerinin tabiri ile "muktezay-ı hale ve muhataba mutabık hareket etmek gerekir." Yani muhatabımızın ruh haline uyumlu ve olumlu hareket etmemiz gerekir.
MANEVİ BİR HASTALIK: ATEİZM
Manevi hastalığı ateizm olan birisine öncelikli olarak; Allah’ın varlığı ve birliği kati ve mukni deliller ile izah ve ispat edilmesi gerekir. Bu hususta asrımızda en selahiyetli eser Kur'an tefsiri Risale-i Nurlardır. Risale-i Nurlar imanı olmayana imanı, imanı taklidi olanın imanını da tahkiki bir surete çevirir.
EN İNATÇI DİNSİZ FİLOZOFLARI BİLE SUSTURUYOR
Risale-i Nur'un bütün parçalarında Allah’ın varlığı ve birliği ispat edilmekle beraber, makam olarak en bariz ispat ve izah şu risalelerde geçiyor: Tabiat Risalesi, Ayetü'l-Kübra, Yirmi İkinci Söz, Hüve Nüktesi, Meyve Risalesinin Altıncı Meselesi.
Bu risalelerin en inatçı dinsiz filozofları bile susturduğunu Üstad Bediüzzaman ifade ediyor. Ama bu eserlerin tecrübeli biri eşliğinde mütalaa edilmesi daha tesirli olacaktır.
Sorularla Risale