Cenab-ı Hakk'ın bütün isimlerinin mahlukat aleminde tecellisi vardır. Ve her isminin galiben tecelli ettiği bir arşı, bir mahalli vardır. O isimler, mahlukatın umumda tecelli ettiği gibi, bir cüzide de tecelli ediyor.
Umumda tecelli etmesine "Vahidiyet", cüzide tecelli etmesine ise "Ehadiyet" denir.
Mesela, bir serçe kuşunun rızkını, hangi isim tedarik ediyorsa, bütün rızka muhtaç olan canlı mahlukatın rızkını da aynı isim tedarik ediyor. Rezzak isminin serçe kuşunun cüzi rızkını tedarik etmesine ehadiyet, bütün mahlukatın ve canlıların rızkını tedarik etmesine de vahidiyet diyoruz.
Ehadiyet, yani cüzi tecelli ise, Vahidiyetin, yani umumi tecellinin küçük bir modeli olduğundan, umumundan süzülüp gelen basit bir nümunesi olmasından, vahidiyette şaşaalı bir şekilde tecelli eden isimlerin manaları, ehadiyette okunaklı ve basit olarak bulunur. En cüzi nazarlar dahi ehadiyeti rahatlıkla ve ihata ile okuyabilirler.
Ama vahidiyeti, cüzi ve avamın ihata ile okuması ve huzuru kazanması zordur. Yani mahlukatın genelinde azamet ve haşmetle tecelli eden tevhid nurunu herkes tam manası ile ihata ederek göremez, ama mahlukatın bir cüzünde aynı tevhid nurunu herkes kolayca okuyup görebilir. Bütün hayvanatın rızkı üstünde tevhid mührü geniş ve azametli yazılmış iken, serçe kuşunun rızkı üstünde aynı tevhid mührü daha mütevazı ve okunaklı bir şekilde yazılmıştır.
Tevhidin ehadiyet içinde inkişaf etmesi, insan nazarının basitten mükemmele doğru, tüme varım metodu ile her şey üstünde tevhidi okuması ve en sonunda külli bir tevhid makamına ulaşması anlamındadır. Serçe kuşunun cüzi rızkının üstünde cüzi tecelli eden tevhid nuru, aslında külli tevhidin bir ucu, bir uzantısıdır. İnsan bu uç ve uzantıdan tutarak kök ve külli olan tevhide doğru gidip intikal ediyor. İşte nur-u tevhidin ehadiyetten vahidiyete doğru inkişaf etmesi bu şekildedir.
Bir diğer yaklaşım ise, Otuz İkinci Söz'de ifade edildiği üzere, vahidiyet, perdeli tecelli eder ve genel kanunları temsil eder. Ehadiyet ise perdesiz tecelli eder ama genel kanunların dışında da tecelli eder.
Mesela herkeste beş parmağın olması genel bir kanundur ve vahidiyetin tecellisidir. Hiçbir parmağın diğerine ve başkasının parmağına benzememesi ise genel kanunların dışında perdesiz ve özel bir muameledir.
Yunus (as) kurtulması perdesiz ve özel bir muamele olduğu için, ehadiyetin tecellisi olmuştur. Ama vahidiyet içinde ehadiyetin tezahürüdür. Aynı şey ateşe atılan İbrahim (as) için de geçerlidir.
Sorularla Risale