Haber Yorum: Serdar Aslan
RİSALEHABER - Fransa'da dildeki şapkaların kaldırılmasının gündeme gelmesi ülkede tepkilere neden oldu. AA'nın verdiği habere göre Fransa'da Milli Eğitim Bakanlığının Fransız Akademisi tarafından hazırlanan rapor kapsamında gelecek öğretim yılından itibaren Fransızca'da şapka kullanımının kaldırılması yönündeki kararı ülke genelinde tepki topladı. Lütfen dikkat! Dilden veya alfabeden bahsetmiyoruz. Hani şu â, î, û gibi harflerin üzerindeki şapkalardan bahsediyoruz.
Fransızcada uygulanması planlanan bu değişikliğe, günümüzün popüler platformaları olan sosyal medya üzerinden "benşapkayım" (jesuiscirconflexe) etiketiyle yayımlanan mesajlarda, dil reformuna tepki gösterildi.
FRANSIZCA RUHUMUZDUR - İMLADA GERİLEMEYİ REDDEDİYORUZ
Cumhuriyetçiler Partisi'nden Nice Belediye Başkanı Christian Estrosi, Twitter üzerinden yayımladığı mesajda, "Bu absürt reformu ve imlada gerilemeyi reddediyoruz" ifadelerini kullandı.
Aşırı sağcı Ulusal Cephe Partisi Başkan Yardımcısı Florian Philippot ise kullanıcı adındaki sesli harflere şapka ekleyerek paylaştığı mesajda, "Bazı demagoglar bu utanç verici reforma bayılıyor. Fransızca bizim ruhumuzdur" şeklinde tepkisini dile getirdi.
Fransız mizahçı Remi Gaillard ise sosyal medyada yer alan mesajında vergi (impôt) kelimesinde yer alan şapkaya gönderme yaparak, "Peki ya vergileri, onları da kaldıracak mıyız?" ifadelerini kullandı.
Fransız Akademisi'nin hazırladığı rapor kapsamında 2 bin 400 kelimenin yazımında değişiklik yapılması öngörülüyor.
Bazı kelimelerde yer alan şapkaların kaldırılmasına gerekçe olarak da öğrencilerin imlada zorluk çekmesi gösteriliyor.
HARF DEVRİMİ RUHUMUZU ÇALDI
Harf devrimi adı altında asırlardır Anadolu ve Osmanlı topraklarında kullanılan; Medeniyetimizin üzerinde yükseldiği Kur'an harflerinin bağrımızdan sökülerek alınması ve bunun muasır medeniyetler seviyesine çıkmak adına gerçekleştirilmesi esnasında Fransızların şapkasına sahip çıktığı kadar itirazlar yükselmemişti. Fransızların "Fransızca Ruhumuzdur" dediği gibi ruhumuzu koruyamadık. Din ve tarihimiz ile en kuvvetli bağımız olan dil, devrim tarafından çalındı.
Diktatörlük ve darbe yönetimlerinde; bir gecede cahil damgası yiyen halk, Kur'an-ı Kerim'ler de dahil olmak üzere toplumsal hafızamızı meydana getiren bir çok eseri toprağa gömmek zorunda kalmış, kalanı da mimsiz medeniyetin ateşlerinde yakılarak kül edilmişti. Diğer yandan asırlarca muhafaza edilen Osmanlı arşivleri; seri yangınlarla! yok olmaya yüz tutmuş, kalanı da kilolarla kağıtçılara satılarak yıllar sonra yurtdışında ortaya çıkmıştı. Bu durumdan Osmanlı kütüphaneleri de nasibini aldı tabi.
SAİD NURSİ CİDDİ MÜCADELE VERDİ
Huruf-u Kur'aniye, yani Kur'an harflerinin muhafaza edilmesi ve kullanılmaya devam etmesi için en ciddi mücadele verenlerden birisi Risale-i Nur eserlerinin müellifi Bediüzzaman Said Nursi hazretleridir. Said Nursi hazretlerinin -mecburen ve gizlice- el altından çoğaltılan eserleri için uzun yıllar Kur'an alfabesini mecbur tutmuş, her fırsatta Nur talebelerinin bir görevinin de 'Kur'an hattını muhafaza etmek' olduğunun üzerinde durmuştu.
Dilin imhasıyla aynı anda hem tarihi ve hem de dini ile irtibatı kesilen Anadolu halkının iman kurtarma mücadelesinde Nur talebeleri kalemleri ve Risale-i Nur eserleriyle 'Kur'an harflerinin korunması' mücadelesinde emek sarfetmişlerdi. Daha sonra ateşi harlayan din düşmanlarının artan saldırıları karşısında Bediüzzaman Said Nursi hazretleri talebeleriyle istişare ederek Latin Harfleri ile de eserlerin çoğaltılmasına izin verdi. Fakat hayatı boyunca yazışmalarında ve eserlerinde Kur'an alfabesini kullanmaya devam etti.
Bu hassasiyet halen Risale-i Nur hizmetinde bulunan gruplar tarafından devam ettirilmektedir.
RİSALE-İ NUR'LAR SADELEŞTİĞİNDE...
Kur'an-ı Kerim'in insanların hayatlarından silmek ve müslümanların ellerinden almak için verdikleri savaşı kaybedenlerin karşısında en güçlü mücadelede Risale-i Nur talebeleri tarafından verildi. Yıllarca hapis ve sürgünlerle yıldıramadıkları Risale-i Nur talebelerinin Anadolu'daki iman kurtarma davası dünyaya yayıldı ve dünya çapında bir harekete dönüştü.
Harf devrimi ile koparılmak istenen bağı Risale-i Nur eserleri engelledi. Bu sefer de "Risale-i Nur'u sadeleştirme" diye bir furya başlatıldı. Bahane olarak da kendi elleriyle bozdukları ve yıprattıkları günümüz türkçesini kullananlarca bu kıymetli eserlerin anlaşılmadığını ileri sürdüler.
Bugün "Harf Devrimi" gibi zarar verecek olan Risale-i Nur'u sadeleştirme çalışmaları nur talebelerinin duaları ve çalışmalarıyla geri püskürtüldü. İman kurtarma davasına devam etmek için Risale-i Nur'ların orjinal diline sahip çıkmak gerekiyor. Bunun ciddiyetini anlamayanlar Fransızlardan örnek almalı. Acaba onlara göre Risale-i Nur, Fransızların harf şapkası kadar önemli değil mi?