Türkiye yurtdışı hizmet meşveret heyetinin teşvikiyle Erzincan cemaati namına, Risale-i Nur‘ların İspanyolcaya tercümelerinin hızlandırmak, bir zamanlar ezan seslerinin yankılandığı bu beldelerdeki hizmet ortamını görmek ve 5–7 Ekim 2011 tarihleri arasında İspanya’nın başkenti Madrid’de yapılacak olan LİBER uluslararası kitap fuarına katılmak üzere, küçük bir heyetle İspanya’ya gittik.
İspanya anayasasında resmi bir din belirtilmemiş olmasına karşılık, halkın büyük kesimi (%95) katolik. Nüfusun yaklaşık %3’ünü İslam, %1′den az kısmını ise Yahudi dinine mensup kişiler oluşturmaktadır. İspanya’da çoğunluğunu Faslı Müslümanların oluşturduğu 1,5 milyona yakın Müslüman yaşamakta.
İspanyolca, sadece İspanya’da konuşulan bir dil değil. Brezilya hariç olmak üzere tüm orta ve güney Amerika kıtasında bu dil konuşulmakta. Ayrıca Amerika Birleşik Devletleri’nin ikinci resmi dili. Böylelikle İspanyolca dünya genelinde yaklaşık 750 milyon insanın konuştuğu bir dil olma özelliğine sahip. Dolayısıyla Risale-i Nurların bu dile tercümesi büyük önem arz etmektedir. İşte bu sebeple ziyaret ettiğimiz yerlerde, özellikle Granada ve Sevilla’da tercüme faaliyetleri ile ilgili birçok temaslarımız oldu. Granada ve Sevilla şehirlerine tercüme yapılmak üzere tanıştığımız ilim erbabına Risale-i Nurlar bıraktık.
“Ben tercüme öncesinde İstanbul’a geldim ve Nur talebelerinin medreselerine misafir oldum. Ayrıca Risale-i Nurları Arapçaya çeviren İhsan Kasım Essalihi ile görüştüm. Böylelikle hizmetinizi yakından tanıma imkanı buldum. Üstad Bediüzzaman Said Nursi’nin hayatını da okudum. Risale-i Nurların hangi zorluklar içinde telif edildiğini, hapishanelerden kibrit kutuları içinde nasıl çıkarıldığın iyi biliyorum.
Evet, gerçekten Risale-i Nur farklı eserler ve son derece entelektüel bir içeriğe sahip. Gayet derecede derin, külli, ulvi manaları uhdesinde barındırıyor. Risale-i Nurdaki o derinliği başkaca dillere tercüme edebilmek çok zor bir iş. Fakat elimden gelenin en iyisini büyük bir hassasiyetle yaptım.”
Biz kendisini Türkiye’de yine misafir etmek istediğimizi belirterek ve tekrar kendilerine teşekkürlerimizi sunarak ayrıldık.
Bu fuara Sözler Yayınevinden temin ettiğimiz 7 dilde Kur’an, cevşen ve İspanyolca başta olmak üzere İngilizce, Arapça, farsça, Fransızca, Almanca, Felemenkçe, Yunanca, Lehçe, Rusça ve Türkçe lisanlarında toplam 11 dilde Risale-i Nur ile katıldık. Ayrıca İspanyolcaya tercümesi henüz tamamlanıp, fuarın yaklaşık bir hafta öncesinde basılan “33 Pencere” de stantta yerin almıştı. Öte yandan Türkiye’de hazırlanan İspanyolca afişlerle standımızı süslemiştik.
Fuara bu kadar çok farklı dilde tercüme kitaplarla katılan tek yayınevi de bizdik ve bu yüzden standımız, gelen ziyaretçilerin, özellikle de mütercimlerin dikkatini çekiyordu. Gelen tercümanlara Risale-i Nurlardan bazılarını hediye edip, okumalarını ve kitaplar hakkındaki yorumlarını e-mail yoluyla bizler iletmelerini söylüyorduk. Geri dönen mailler, Risale-i Nurlara -hangi dinden, ırktan, milletten olursa olsun- tüm insanların ihtiyacının olduğunu gösteriyordu. Mesela kendisine İspanyolca 33 Pencere hediye edilen Romen bir bayan yazdığı mailde, “Allah’ın varlığını ve birliğini sağlam delillerle ispat eden bu kitapların sadece Müslümanlara has olamayacağını, Allah’a inanan herkesin bu kitaplara ihtiyacını olduğunu ve yapılacak olan diğer tercümeleri beklediğini“ yazmıştı.
Yaklaşık 20 gün süren İspanya seyahatinde birçok insanla tanışılıp birçok Risale-i Nur dağıtıldı. Metroda, çarşıda, camide, fuarda… tanışılan insanlara elden geldiği ölçüde Kur’an hakikatleri ve Risale-i Nurlar anlatılmaya çalışıldı. Bir zamanlar Endülüs gibi bir İslam medeniyetine ev sahipliği yapmış, Muhyiddin Arabi gibi bir çok alim yetiştirmiş bu toprakların insanları, kendilerini bu inançsızlık, ahlaksızlık ve sefahat bataklıklarından kurtaracak bu eserleri (vicdanen) iştiyakla bekliyorlar.
Meseleyi Sevilla’da tanıştığımız Arap asıllı alim bir zatın söylediği şu manidar sözlerle sonlandırıyoruz: “Türkiye’deki kardeşlerimize selamlarımızı iletiniz. Sizin bu gibi faaliyetlerinizden bizler buralarda fevkalade memnun oluyoruz.”