Ömer Özcan-RİSALEHABER
1943 Denizli mahkûmları listesine baktığımızda Kastamonu’nun Küre ilçesinden dört isim görüyoruz. Bunlardan birisi merhum İhsan Ertem Ağabeydir.
İhsan Ertem 1900 doğumlu olup, Cumhuriyet döneminin ilk öğretmenlerindendir. O devirlerde dinini, maneviyatını yaşamak isteyen hemen herkesin başına gelen musibetler, sıkıntılar elbette İhsan Ertem’i de teğet geçmemiş... Başına gelmedik eziyet kalmamış merhumun. Şikâyet etmişler, hapse atmışlar, mesleğini elinden almışlar vs. vs…
9 Eylül 1980 tarihinde vefat eden İhsan ağabeyin kabri, Kastamonu/Seydiler/Çırdak Köyü’ndedir.
İhsan Ertem Ağabeyimizin hatıralarından Denizli hapishanesiyle ilgili kısa bir bölüm:
Denizli Hapishanesinde Üstadımızı lağım geçen bir yere koymuşlardı
Denizli’ye vardığımızda hava kararmıştı. Üstad Bediüzzaman Said Nursi'yi ayrı bir yere almışlar, bizi ayrı bir yere aldılar. Kupkuru bir yer. Birkaç teneke su ve bir mum vardı. O gece mum ışığı bitmeden getirdiğimiz azıklardan yedik. Yerlere palto, ceket serdik, birbirimize yaslanarak yattık. Hava serindi.
Sabah kalktığımızda Üstad’ı gördük. Lağım geçen bir yere koymuşlardı Üstadımızı. Üzüldüğümüzü anladı: “Ben iyiyim, endişe etmeyin” dedi.
……
O anda üzerime bir gülme geldi ki çatlıyorum gülmekten
Hapishaneye gelişimize iki ay kadar olmuştu. Mahkemeye çıkanlar oluyordu. Bir gün risale yazdık, okumak üzereyken arama yapmaya geldiler. Risale bendeydi. Arama esnasında ellerimiz havada. Kimse zan altında kalmasın diye buruşturup camdan atacaktım, olmadı. Buruşturdum, o anda üzerime bir gülme geldi ki çatlıyorum gülmekten. O sırada gözüme yırtık bir astar takıldı, gülerken yırtık astara atıverdim. Arama yapanlar: “Bu adam çok ferah, bunda yoktur” demezler mi. Beni atladılar… Diğer arkadaşlardan da çıkmayınca, ilahi bir lûtfa mazhar olmuştuk. Bu hadiseyi hiç unutmayız biz.