Risale Haber-Haber Merkezi
Risale-i Nur'un "geçmişimizle aramızda muhteşem bir köprü" olduğunu söyleyen Tarihçi Mustafa Armağan, sadeleştirilmesini eleştirdi ve "dürüstçe bir tavır değil" dedi.
Armağan'ın Yeni Asya'da yer alan röportajındaki ilgili bölüm şöyle:
Risale-i Nur’un sadeleştirilmesini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Öncelikle pragmatik maksatlarla klâsik dönemde yazılmış ve bugünkü nesle hitap etmesi zorlaşmış kitapların sadeleştirilmesi mümkün. Eğer böyle bir şey yapılacaksa üzerine bu kitap filanca kişi tarafından sadeleştirilmiştir diye yazılmalı. Okur da bilsin. Nasıl ki Namık Kemal’in Vatan Yahut Silistre piyesini alıyorsunuz, üzerinde “filanca kişi tarafından sadeleştirilmiştir” diye yazıyor. Okuyucu aldatılmamalı. Üzerine “Risale-i Nur Külliyatından” yazıp sadeleştirilmiş olduğu belirtilmeden sunulması hem bilimsel hem de yayıncılık ilkeleri açısından dürüstçe bir tavır değil.
Risale-i Nur’un orijinallerini korumak görevimiz olmalı
Eserin müellifinin izni yok zaten…
Bana kalırsa orijinalini muhafaza gibi bir kaygımız mutlaka olmalı. En fazla metnin altına o kelimenin bugünkü karşılığı yazılabilir. Orijinal metin sabit kalır. Unutmayalım ki Risaleler geçmişimizle aramızda muhteşem bir köprü. Bu köprüyü yıkmayalım. Nasılsa bu eser 1930’ları, 40’ları aşıp mesajını bugüne ulaştırabilmiş. Bu, büyük bir nimet olarak görülmeli. Bunun orijinali korumak bu topraklardaki Müslümanlar olarak görevimiz olmalı.
Risale-i Nur'un sadeleştirilmesi ile ilgili tüm ayrıntılar, tartışmalar için TIKLAYINIZ