Mehmet Özmen-Koray Taşdemir'in röportajı:
Risalelerin sadeleştirilmesi doğru mu? Bu konu hakkında ne söylersiniz?
Aslında bu konu hiçbir izaha gerek olmayan bir hadise. Bir kimsenin akrabasına ya da ahbabına yazdığı herhangi bir mektubu bile değiştirmeye kalkmak aslında o kişinin şahsiyetine ilişmektir. Yanlış bir tutumdur. Ben bu beyanı şu şekilde anlıyorum; nasıl ki şairlerin şiirlerini anlamak için tefsir ediyorlar onun gibi Risale-i Nurlarda da izaha değer veciz cümleler var. Bu bağlamda bunları açıklamak gerekmektedir. Kaldı ki Üstad Hazretleri de kendinden sonraki alimlere işlerinin artık Risaleleri izah ve şerh olduğunu söylemiştir. Bu da zaten sempozyumlarda ya da farklı şekillerde akademik camia tarafından yapılıyor. Risalelerin muhtevasını değiştirmek müellifin hakkına tecavüzdür, hukuka girmektir, günahtır. Üstad Hazretleri bunlara katiyen razı olmadı, olmuyor. Risalelerin muhtevasına karışınca bir maksat var bunda. Bir tek dil var Türkiye'yi ayağa kaldıracak, o da Risale-i Nurun dilidir. Üstad Hazretleri de buna asla müsaade etmemiştir. Bu devirde yapılacak olan gençlerin anlayacağı şekilde izaha gitmektir. Risale-i Nurları muhteva anlamında sadeleştirmeye gitmek tabiri caizse korkunç bir cesarettir. Bu tutumdan vazgeçsinler, tövbe-i istiğfar etsinler.
"RİSALELER İMAN HAKİKATLERİ ÜZERİNDE DURUR"
Üstad Hazretlerinin Risaleler ışığında Türkiye fotoğrafını gözlemlersek nasıl değerlendiriyorsunuz? Risaleler penceresinden bakıldığında sorunlar nasıl aşılabilir?
Öncelikle Risale-i Nur sadece Türkiye ve Türkiye insanlarının değil, bütün İslam Alemi'nin problemlerine cevaptır. Kuranın bu zamandaki anlayışını Risaleler bizlere verir. Üstad Hazretleri bütün himmetiyle Cenab-ı Hakka ilticada bulunmuştur. Fiilen de çalışmış, bütün İslam Alemini hafızasına almıştır. Mehmet Çelik'in ifadesiyle; Üstad Hazretleri bu konuda çok çırpınmıştır. Allah da böyle bir ilaç yapmasını ona ihsan etmiştir. Risale-i Nur memleketimizin sıkıntılarına ilacı, iman hakikatleri ile göstermiştir. Bu iman hakikatlerinden sonra bunun insanlığa nasıl ulaştırılması gerektiğini de İhlas Risalesi gibi risalelerle bunların usulünü tarif etmiş. Bilhassa önemli husus şudur ki; şahsı ortadan kaldırıyor. Kendisini de ortadan kaldırıyor. Üstad olarak telakki etmiyor kendisini. Ben "Kardeşinizim" diyor. İlerde kimsenin böyle bir şahsileştirme çabasının içine girmemesi için. Anlama bakımından, idrak bakımından Risale herkesin malıdır, tasarruf bakımından değildir. Türkiye'de kimse Risaleleri kendine mal etmeye kalkmasın. Bazıları Risale-i Nurların vesile olduğu iyi şeyleri kendine mal edebiliyor. Bu iman hakikatlerinden istifade ederek insanları etrafında topluyor, fakat düstur ve usullerini göstermiyor. Üstad Hazretleri menfi hareketi kesinlikle kabul etmez. Çünkü kendisinin yolu müsbet bir yoldur. Kim menfi hareketin yolunu açarsa müsbet harekete müdahale etmiş olur.
Bir cemaatin siyasete müdahalesi noktasında AK Parti ile Gülen Grubu arasında bir tartışma yaşanıyor. Siz bu konuda neler söyleceksiniz?
Üstad Hazretleri Yirmi ikinci Lem'ada "siz ne yapmak istiyorsunuz? Ben neyle meşgulüm" diye anlatıyor. Sonra 1945'lerde Hilmi Uran'a yazdığı mektupta; bu memleketin hayrına hizmet etmenin nasıl olacağını yazmıştır. Daha sonra 1950'ye gelindiğinde Demokrat Partiye Ezan-ı Muhammediye hususunda Ayasofya'nın açılması hususunda tavsiyeleri olmuştur. Tüm bunların hepsi bir diretme değil, bir tavsiyedir. Üstad Hazretlerinin zamanında Demokrat Partiye oy vermesini eleştirenlere yönelik cevabı şu olmuştur:" Ne var bunda? Demokrat dine yardım etti. Din de demokrata yardım etti." Ve Demokrat Parti'yi iktidar yerinde muhafaza etmenin lüzumu yönünde bize tavsiyeleri vardır. Üstadın Risalelerin basılması konusunda bunu yapın anlamında tavsiyesi olmuştur. Vatanperverseniz, milliyetperverseniz bu hakikatlere sahip çıkın ve bunlardan milleti istifade ettirerek hem dünya hem ahiret saadetini kazan dıryn diye tavsiyeleri olmuştur. Bunun aksme razı olmamıştır. Üstad tavsiyeler şeklinde fikirlerini ortaya koyuyordu, illa da bir kısım organizasyonlar yaparak devlete karşı durmuyordu.
"ÜSTAD YAŞASAYDI BÖYLE BİR YANLIŞLIK OLMAZDI"
Üstad Hazretleri zahiren yaşıyor olsaydı şu an Gülen Grubu ve AK Parti arasında yaşanan durumu nasıl değerlendirirdi?
Eğer yaşasaydı böyle bir durum hiç zuhur etmezdi, böyle bir yanlışlık olmazdı. Mesela 1950'lerden bir müddet sonra İslam Demokrat Parti diye bir parti kurmak istediler. Üstad "Demokrat Parti'nin vahdetini bozmak olur" dedi. Buna razı olmadı.
"BU İŞTEN KATİYEN VAZGEÇMELERİ LAZIM"
Basın üzerinden yaşanan tartışmaları nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bu mesele üzerine çok polemik olduğu için çok derinine girmek istemiyorum. Fakat hakikaten çok yanlış bir durum. Bu insanlar Üstad'ı, Risaleleri bilen kardeşlerdir. Bu işten katiyen bir an evvel vazgeçmeleri lazım. Bazı küçük yolsuzluklar var diye böyle bir tutum sergilenmez. Bu tutumu pire için yorgan yakmak olarak görüyorum. Elbette hepimiz insanız; yanlışlıklar yapabiliriz ama biz bunları güzellikle ıslah etmekle mükellefiz. Müslümansak yapmamız gereken şey ıslah etmektir. Ama kalkıp onları ala ile vala ile bütün düzeni tahrip edecek şekilde, onu güzelce vatanperverane, milletperverane ve bütün Alemi İslam'ın hayrına çalışan bu sistemi tahrip edecek şekilde kullanmak akıl kârı değildir. Olmaz böyle bir şey. Doğrusu acıyorum, fazla siyasi üslupla konuşmak istemiyorum. Ama biz de bu memleketin evladıyız.
"BÖYLESİNE GÜZELLİKLER GÖRMEDİM"
Ak Parti iktidarıyla ilgili neler söyleyeceksiniz?
Bu iktidara kadar ben hiç böylesine güzellikler içerisine giren bir parti görmedim. Demokrat Parti devrinde bile bu durum çok iyi olmamıştır. O zamanlar da Risale tefsirlerini gizliden yapıyorduk. Şimdi her şey aşikar ve kolaylıkla olabiliyor. Mesela şimdi vilayetin karşısında Sözler Yayınevi var. Ve Risaleleri 50 dilde dünyaya neşrediyor. Ben bunları söylüyorum diye ağır ithamlar işitiyorum. Bu kardeş kavgası gibidir. Yanlış bir tutumdur. Vazgeçilmesi gerekir.
Nur Cemaati adına bir açıklama yaptınız. Neden böyle bir açıklama yapma gereği duydunuz?
Basında devamlı olarak "cemaat" kavramı üzerinden bir şeyler söyleniyor. Cemaat denince de Risale-i Nur cemaati olarak anlaşılıyor. Kısaca ismi ile "Nurculuk" olarak anlaşılıyor. Ama bu kavramlar o gruba ait değil. Bu cemaat dediğimiz grup, 1970'lerden sonra tezahür etti. Onlar (Gülen grubu) Üstad Hazretlerinin Nur Cemaatini kendilerine tatbik edemediler. Dolayısıyla kendilerini tanımlamalarında cemaat, hizmet ve camia gibi bir kavram kargaşasına gittiler. Biz, Üstad Hazretlerinin dizinin dibinde yetişmiş insanlarız. Ondan bizzat hizmetin dersini, edebini, tavrını almış insanlarız. Bu durumlar karşısında Bediüzzaman Hazretlerinin bize öğrettiği tavır onların takındıkları değil, budur diye bu açıklamayı yapmak mecburiyetinde hissettik kendimizi.
FETHULLAH GÜLEN'E MESAJ!
Gülen Hareketine ve Fethullah Gülen'e ne söylemek istersiniz?
Üstad Hazretlerinin prensiplerine hep beraber riayet edelim. Bunu kimsenin keyfine demiyorum. Risale-i Nur hizmeti; hem Türkiyemizin, hem bütün alemi İslam'ın, tüm beşeriyetin saadeti için ve manevi Kuran hakikatlerini insanlara anlatmak içindir. Bediüzzaman Hazretlerinin hakikatler manzumesidir ve prensiplerini de Risale-i Nurun içerisine koymuştur. Risale -i Nurdan ve Bediüzzaman Hazreüerinden aldığımız derse göre bu tarz bir harekete müsaade edilmiyor. Biz tekrar Risaleleri gözümüzün önüne alalım ona göre hareket edelim.
Yeni Akit
Risale-i Nur'un sadeleştirilmesi ile ilgili tüm ayrıntılar, tartışmalar için TIKLAYINIZ