Her dil, din ve kültürde bulunan bazı kelime, kavram ve ibareler, o dil, din ve kültürdeki bilgin ve uzman kişiler tarafından, muhatap kitlenin eğitim seviyelerine göre açıklamaları yapılmaktadır. İslam Tarihinde de Müslüman milletlerin ana kaynağı Arapça olan Kur’an ve hadisler ile onlardan ortaya çıkan ilimleri anlamak için de çok sayıda “şerh, hâşiye ve ta’likât” adlarıyla izahlar-açıklamalar yapılmış ve bunun sonucunda da yüz binlerce cilt kitaplar ortaya çıkmıştır.
İslam kültürünün ve İslamî ilimlerin yeni bir ilm-i kelam versiyonu olan Risale-i Nurlar, son dönemlerde Müslümanların öze dönmesi için çağın şartlarına göre yazılmıştır. Özellikle düşünce akımların herkesi etkilediği bir dönemde yaşayan müellif, milletin içine düştüğü imanî buhranı gördüğünden, Kur’ânî reçeteler sunarak, inançsızlık girdabına düşmüş olan akılları gerçek kimliğine kavuşturmaya çalışmıştır. Özellikle fenden ve felsefeden gelen günümüzün hastalıklarına göre manevi tedavi metotları uygulamaktadır.
İslam kültürünün dilini ve literatürünü kullanan müellif, klasik dönem ulema gibi ayrıntıya girmemiş, daha kısa sürede büyük başarılar elde etmek için eserlerini telif etmiştir. Büyük bir kültür hazinesi ve medeniyet dili olan eserlerin ihtiyaç sahiplerine ulaştırılması için de, anlaşılması zor olan yerlerin izaha-şerhe ihtiyacı bulunmaktadır. Ama asla sadeleştirme yoluna girilmemelidir. Çünkü bir eser ancak yazıldığı dilde değerlidir. Tercüme ve sadeleştirme ile eser, orijinalliğini kaybeder. Bundan dolayı yüksek hakikatleri ihtiva eden Risale-i Nurların, anlaşılmayan kavram ve ibareleri açıklanabilir. Yani ince ve derin konuların anlaşılması için, alanında uzman ve İslamî ilimlere vâkıf, ilim ehlinin izah ve şerhi yapılabilir.
Yrd. Doç. Dr. Yasin Yılmaz'ın yazısı için TIKLAYINIZ