Habib Kılıç'ın haberi:
Risale Haber-ŞANLIURFA
Risale-i Nur Enstitüsü Şanlıurfa Şubesi tarafından düzenlenen programda "Risale-i Nur'da Avrupa Birliği Persfektifi" konulu bir seminer veren Dr. İsmail Benek, Bediüzzaman'ın görüşlerini AB'ye taşıyacak bir heyetin kurulması gerektiğini söyledi.
Enstitü seminer salonunda düzenlenen programda, müslümanların fakir kaldığını ifade eden Benek, "zengin olan insanlarla maddi noktalarda çalışma ve hak noktasında işbirliği müzakeresi yapılabilir. Cenab-ı hak insanı varlıklar içerisinde mükerrem olarak yaratmıştır. Bunun için biz Müslümanlar insana saygı göstermeliyiz. Müslüman toplumdan kopuk olmamalıdır" dedi.
Türkiyede her 10 yılda bir ihtilal yapılmasının toplumu geri bırakdığına işaret eden Benek, "Dolayısı ile toplum hak ve hukukunu arama yöntemlerini ve mücadelesini iyi yapmadığı için geri kalmıştır. Bedüzzaman “Ey mazlum ihvan-ı vatan! Gidelim, dahil olalım. Birinci kapısı Şeriat dairesinde ittihad-ı kulub; ikincisi muhabbet-i milliye; üçüncüsü maarif; dördüncüsü sa'y-i insanî; beşincisi terk-i sefahettir" diyerek topluma en ileri hedefleri göstererek insanların sorumluluk kazanmasını hedeflemiştir. Hak ve hukuku insanlık namına istemeliyiz. Çünkü biz insanız, bu herkes için gereklidir. Her kim haksızlığa maruz kalırsa hakkın ve mazlumun yanında yer almamız lazım" şeklinde konuştu.
"Bu heyetin kuruluşunda;
- Uluslararası ilişkileri bilen uzmanlar,
- Şeriat mizanları ve şer’i hukuku bilen, dinler arası ilişkiler uzmanları;
- Evrensel insani değer ve ilişkileri bilen uzmanlar
- Risale-i Nur’un Avrupa ile ilgili görüş ve düşüncelerini iyi bilen uzmanlar yer almalı ve birlikte görüş hazırlayarak kamuoyuna sunmalıdır.
"Bu şekildeki evrensel bir görüşün sunulması Avrupa Birliği ile Türkiye ve İslam aleminde daha farklı ve güzel gelişmeler olacağı inancını taşımaktayım. Avrupa Birliği'nin kendi içinde sınırları kaldırdığı gibi Türkiye’nin çevresinde bulunan İslam aleminin sınırlarının kalkacağını ümit ediyorum. Bu konuda Bedüzzman hazretlerini Urfa'ya davet eden ağabeylere dönerek 'kardeşlerim Urfa'ya gelemem, Urfa'ya gelirsem siyasete girerim, çünkü Urfa Medine-i Münevverenin küçük bir kardeşidir, İslam alaminde sınırlar kalkmalıdır" demiştir. Dolayısı ile Suriye sınırının olmaması lazım. Mevcut hükümet bunlardan rahatsız olacağından Üstad Urfa'ya gelmeyi reddediyor. Bugünkü hükümeti de komşu ülkelerdeki vizeleri kaldırmalarından dolayı tebrik ediyoruz.
"Bizdeki var olan, istibdat, ümitsizlik, ırkçılık, şahsi menfaat, doğruluğun içtimai hayatta yok olması gibi hastalıkların reçeteleri; ile fikr-i hürriyet, teşebbüs-ü şahsi, tecdit gibi pozitif düşünce ile insanlarımız donatılmalıdır.
"Bediüzzaman, 'İstibdat, zulüm ve tahakkümdür. Meşrûtiyet, adalet ve şeriattır. Padişah, Peygamberimizin emrine itaat etse ve yoluna gitse halîfedir; biz de ona itaat edeceğiz. Yoksa, Peygambere tabî olmayıp zulüm edenler, padişah da olsalar haydutturlar. Bizim düşmanımız cehalet, zarûret, ihtilaftır. Bu üç düşmana karşı sanat, marifet, ittifak silahıyla cihad edeceğiz' diyerek AB'yi o zaman keşfetmiştir.
Seminer sonunda, Şanlıurfa'da yaşamış son şahitlerden Tahir Küçükoğlu'nun hatırasına 1998 yılında kayda alınmış röpörtaj izlendi. Merak Prodüksiyon tarafından hazırlanan DVD, Tahir Küçükoğlu'nun oğlu Mahmut Küçükoğlu'na takdim edildi.