Risale-i Nur'un dört esasından biri şefkattir

Günün Risale-i Nur dersi...

Bismillahirrahmanirrahim

İhtiyar kadınlara ehemmiyetli bir müjde ve bekâr ve mücerret kalmak isteyen genç kızlara bir ihtar.



Hadîs-i şerifte
 الْعَجَاۤئِزِ بِدِينِ عَلَيْكُمْ gösteriyor ki âhir zamanda kuvvetli iman, ihtiyar kadınlarda bulunur ki, “Dindar ihtiyar kadınların dinine tâbi olunuz” diye hadis-i şerif ferman etmiş. Hem Risale-i Nur’un dört esasından bir esası şefkattir. Ve kadınlar şefkat kahramanı bulunmasından, hattâ en korkağı da kahramancasına ruhunu yavrusuna feda eder. Ve bu zamanda o kıymettar valideler ve hemşireler, büyük bir hâdise ile karşılaşıyorlar. Mahremce ve ifşâsı münasip olmayan bir hakikat-i fıtriyesini, Nur şakirtlerinden mücerred kalmak isteyen veya mecbur kalan kızlar kısmına beyan etmek lâzım gelir diye ruhuma ihtar edildi. Ben de derim ki:

Kızlarım, hemşirelerim,

Bu zaman, eski zamana benzemiyor. Terbiye-i İslâmiye yerine terbiye-i medeniye, yarım asra yakın hayat-ı içtimaiyemize yerleştiği için, bir erkek bir kadını ebedî bir refika-i hayat ve saadet-i hayat-ı dünyeviyeye medar ve sair günahlardan kendini muhafaza etmek için almak lâzım gelirken; o biçare zaifeyi daim tahakküm altında, yalnız dünyevi, muvakkat gençliğinde sever. Ona verdiği rahatın bazı on misli onu zahmetlere sokar. Eğer şer’an “küfüv” tâbir edilen birbirine denk olmazsa, hukuk-u şer’iye nazara alınmadığından, hayatı daima azap içinde geçer. Kıskançlık da müdahale ederse daha berbat olur.

İşte bu izdivaca sevk eden üç sebep var:

Birisi: Tenasülün devamı için, hikmet-i İlâhiyece o fıtrî hizmete bir ücret olarak bir fıtrî meyil ve şevk vermiş. Halbuki o zevk, on dakikada bir lezzet verse de, eğer meşru ise, erkek bir saat meşakkat çekebilir. Fakat kadın, on dakikalık o zevk için on ay çocuğu kendi vücudunda zahmetini çekmekle on sene çocuğun hayatına yardımla meşakkat çeker. Demek, o on dakikalık fıtrî meyil, bu uzun meşakkatlere sevk ettiği için, ehemmiyeti kalmaz. His ve nefis, onunla onu izdivaca tahrik etmemeli.

İkincisi: Fıtraten kadın, zaafı için maişet noktasında bir yardımcıya muhtaçtır. O ihtiyaç için şimdiki terbiye-i İslâmiyeden ders almayan, serseriliğe, tahakküme alışanlardan o küçük bir iaşesi hatırı için tahakkümler altına girip riyakârâne kocasının rızasını tahsil etmek yolunda hayat-ı dünyeviye ve uhreviyesinin medarı olan ubudiyetini ve ahlâkını bozmak bedeline, köy kadınları gibi kendi nafakasını kendi çalışmasıyla kazanmak, on defa daha kolaydır. Rezzak-ı Hakikî çocukların rızkını sütle verdiği gibi, onların da rızkını o Hâlık-ı Rahîm veriyor. O rızık hatırı için namazsız ve ahlâkını kaybetmiş bir zevci aramak, riyakârâne çalışıp tahakkümü altına girmek, elbette Nur talebesinin kârı değil.

Üçüncüsü: Kadınlığın fıtratında çocuk okşamak ve sevmek meyelânı var. Ve bir evlâdının dünyada ona hizmeti ve âhirette de şefaati ve validesi öldükten sonra ona hasenatıyla yardımı, o meyl-i fıtrîyi kuvvetlendirip evlendirmeye sevk etmiş.

Halbuki şimdi terbiye-i İslâmiye yerine terbiye-i medeniye ile on taneden bir iki hakikî evlât, kendi validesinin şefkatine mukabil fedakârâne hizmet ve dindârâne dualarıyla ve hasenatlarıyla validesinin defter-i a’mâline haseneler yazdırmak ve âhirette salih ise validesine şefaat etmek ihtimaline mukabil, ondan sekizi o hâleti göstermediğinden, bu fıtrî meyil ve nefsânî şevkle o biçare zaifeler böyle ağır bir hayata kat’î mecbur olmadan girmemek gerektir. İşte bu işaret ettiğimiz hakikate binaen, bekâr kalmak isteyen Nur şakirtlerinden olan kızlara derim ki:

Tam muvafık ve dindar ve ahlâklı bir zevc bulmadan, kendilerini açık saçıklıkla satmasınlar. Eğer bulunmadı; Nurun bir kısım fedakâr şakirtleri gibi mücerret kalıp tâ ona lâyık ve ebedî bir arkadaş olacak ve terbiye-i İslâmiyeyi almış vicdanlı bir müşteri ona çıksın. Ve saadet-i ebediyesi, muvakkat bir keyf-i dünyevî için bozulmasın. Ve medeniyetin seyyiatı içinde boğulmasın.

(HAŞİYE- Hemşireler ve genç kızlar Tesettür Risalesini okumalıdırlar.) (Emirdağ Lahikası 2, 45. Mektup)

Bediüzzaman Said Nursî

 

SÖZLÜK:

 

Adalet-İ İlâhiye : Allah’ın Adaleti
Âhirzaman : Dünya Hayatının Kıyamete Yakın Son Devresi
Bedbaht : Talihsiz, Bahtsız
Beyan : Açıklama, Anlatım
Erkân : İleri Gelenler
Ferman : Buyurmak
Hadîs-İ Şerif : Peygamber Efendimizin (A.S.M.) Mübarek Söz, Fiil Ve Hareketi Veya Onun Onayladığı Başkasına Ait Söz, İş Veya Davranış
Hakikat-İ Fıtriye : Doğuştan Var Olan Hakikat
Hemşire : Kız Kardeş
Himayet : Koruma
Hizmet-İ İmaniye : İman Hizmeti
İfşâ : Ortaya Çıkarma
İhtar : Hatırlatma
İnayet-İ İlâhiye : Allah’ın İnâyeti, Yardımı
İstibdad-I Mutlaka : Mutlak Baskı, Zulüm
Kâfi : Yeterli
Kıymettar : Kıymetli, Değerli
Kudsiyet : Mukaddes Olma, Kutsallık
Mahrem : Gizli
Mahremce : Gizlice
Mahsus : Özel
Mücerred : Bekâr, Yalnız, Tek, Tek Başına
Nevi : Çeşit
Rabian : Dördüncü Olarak
Şakirt : Talebe, Öğrenci
Tâziye : Baş Sağlığı Dilemek
Umum : Bütün
Valide : Anne
Âhiret : Öteki Hayat; Öldükten Sonraki Sonsuz Hayat
Biçare : Çaresiz
Daim : Devamlı, Sürekli
Dünyevi : Dünya İle İlgili
Ebedî : Sonsuz
Fıtrat : Yaratılış, Mizaç
Fıtraten : Yaratılış İtibariyle
Fıtrî : Doğal, Yaratılıştan Gelen
Hâlık-I Rahîm : Sınırsız Rahmet Sahibi Ve Yaratıcı Olan Allah
Hayat-I Dünyeviye Ve Uhreviye : Dünya Ve Ahiret Hayatı
Hayat-I İçtimaiye : Sosyal Hayat
Hemşire : Kız Kardeş
Hikmet-İ İlâhiye : Allah’ın Gözettiği Fayda Ve Gaye
Hukuk-U Şer’iye : Dine Uygun Hukuklar, Haklar
İaşe : Beslemek, Yedirip İçirmek
İzdivac : Evlenme
Küfüv : Denk, Uygun Olmak
Maişet : Geçim
Medar : Sebep
Meşakkat : Güçlük, Zorluk
Meşru : Helal, Dine Uygun
Meyelân : Duygu Ve Arzuların Herhangi Bir Şeye Doğru Eğilmesi, Yönelmesi
Meyil : Eğilim, İstek, Arzu
Misil : Derece, Kat
Muvakkat : Geçici
Nafaka : Geçim İçin Gerekli Olan Şey
Nazara Almak : Dikkate Almak
Nefis : İnsanı Kötüye Yönelten Duygu
Refika-İ Hayat : Hayat Arkadaşı, Eş
Rezzak-I Hakikî : Bütün Varlıkların Rızıklarını Veren Allah
Rıza : Memnuniyet, Hoşnutluk
Riyakârâne : Gösteriş Yaparak
Saadet-İ Hayat-I Dünyeviye : Dünya Hayatındaki Mutluluk
Sair : Diğer
Şefaat : Af İçin Aracılık Yapma
Şer’an : Şeriat Hükmünce, Şeriata Göre
Tâbir : İfade Etme, İsimlendirme
Tahakküm : Baskı, Zorbalık
Tahrik : Harekete Geçirme
Tahsil : Kazanmak
Tenasül : Üreme
Terbiye-İ İslâmiye : İslâm Terbiyesi
Terbiye-İ Medeniye : Çağdaş Eğitim
Ubudiyet : Kulluk
Valide : Anne
Zaaf : Zayıflık, Güçsüzlük
Zaife : Zayıf
Zevc : Eş, Koca
Âhiret : Öteki Hayat; Öldükten Sonraki Sonsuz Hayat
Alâmet : Belirti, İşaret
Bahis Etmek : Bir Konu Üzerinde Söz Söylemek, Konuşmak
Biçare : Çaresiz
Binaen : Dayanarak
Defter-İ A’mâl : Amel Defteri
Dindârâne : Dindarca
Ebedî : Sonsuz
Fedakârâne : Fedakârca
Fıtrî : Doğal
Hakikat : Asıl, Esas
Hakikî : Gerçek
Hâlet : Durum, Hâl
Hasenat : İyi Ameller, Hayırlar
Hasene : İyilik
Haşiye : Dipnot
Hemşire : Kız Kardeş
Hikmet : Gaye
Hususan : Bilhassa, Özellikle
Kat’î : Kesin
Keyf-İ Dünyevî : Dünya Keyfi
Lâtif : Güzel, Hoş
Mahpus : Hapsedilmiş, Tutuklu
Meyil : Eğilim, İstek
Meyl-İ Fıtrî : Doğuştan Gelen Meyil, Arzu
Mukabil : Karşılık
Muvafık : Uygun
Muvakkat : Geçici
Mücerret : Bekar
Müstebit : Baskıcı, Diktatör
Nefsânî : Nefsin Hoşuna Gider Şekilde
Rahmet-İ İlâhiye : Allah’ın Herşeyi Kuşatan Sonsuz Rahmeti
Saadet-İ Ebediye : Sonsuz Mutluluk
Salih : İyi İşler Yapan, Dinin Emirlerine Uyan Kimse
Sevk Etme : Yönlendirme
Seyyiat : Kötülükler, Günahlar
Suret : Biçim, Şekil
Şakirt : Talebe, Öğrenci
Şefaat : Af İçin Aracılık Yapma
Terbiye-İ İslâmiye : İslâm Terbiyesi, Eğitimi
Terbiye-İ Medeniye : Çağdaş Eğitim
Teselli Vermek : Avutmak, Acısını Dindirmek
Tesettür Risalesi : Örtünmeyle İlgili Risale; Yirmi Dördüncü Lem’a
Valide : Anne
Zaife : Zayıf
Zâlim : Zulmeden, Acımasız
Zevc : Erkek Eş, Koca

Sosyal - Medya Haberleri