Risale-i Nur'un dört esasından birisi

Diyarbakır’da DKM üniversite seminer derslerinde bu hafta "Tefekkür" Konusu işlendi

Ömer Faruk Kaya’nın haberi
RİSALEHABER -
DKM’de bu hafta, üniversite semineri Nurullah Bayır tarafından sunuldu. Tefekkür konusu, “Tefekkürün Manası”, “Bediüzzaman ve Tefekkür”, “Enfüsi ve Afaki Tefekkür” ve “Ülfet” başlıkları altında incelendi.

Tefekkürün Manası başlığı altında anlatılanların bir kısmı şunlardı:

“Tefekkür lügatte fikir etmek, düşünmek, fikri harekete getirmek manalarına gelmektedir. Tefekkür, aklın çalışması ve fikir üretmesidir.

Nimetten Mün’im’e; eserden Müessir’e geçmemize imkan tanır Tefekkürün imanın inkişaf etmesinde çok büyük bir rolü vardır

Tefekkürün gayesi, eserdeki harikuladelikleri müşahede etmek, onları tek tek tartmak, bu eserlerden Saniin cemaline, kemaline, azametine, celâline ve sair kudsî sıfatlarına intikal ederek Onu tanımak, Ona hayranlık ve muhabbet duymak ve Onun huzuruna çıkıp iltifatına mazhar olmaya bir iştiyak duymaktır.

Kur’an-ı Kerimde birçok ayette de bizi tefekküre, düşünmeye davet etmektedir. Allah, Kitab-ı Kebiri Kainatı müşahede, temaşa ve tefekkür etmemizi istiyor. Kur’an- Kerim’deki iki ayet-i kerime bunu en güzel şekilde ispat etmektedir. Mealleri şu şekilde:

“Yedi kat göğü birbiriyle tam uyum içinde yaratan O’dur. Rahman’ın yaratmasında hiç bir nizamsızlık göremezsin. Gözünü çevir de bak: Her hangi bir kusur görebilir misin? Sonra tekrar tekrar gözünü çevir de bak, gözün bir kusur bulamadığından, eli boş ve bitkin döner. ”(Mülk suresi 3-4)

Onlar ayaktayken, otururken, yanları üzere iken Allah’ı zikrederler, göklerin ve yerin yaratılışı hakkında derin derin düşünürler (ve şöyle derler ) Rabbimiz! Sen bunu boşu boşuna yaratmadın. Seni tesbih ederiz. Bizi cehennem azabından koru! (Al-i İmran suresi 191 )

Bediüzzaman ve Tefekkür başlığında anlatılanların bir kısmı:

Bediüzzaman Said Nursî, Risale-i Nur'un dört esas üzerine bina edildiğini belirtir ve bunları acz, fakr, şefkat ve tefekkür olarak sıralar. Bunlardan acz ve fakr, yani kişinin Kâinat Yaratıcısı karşısında mutlak bir acizlik ve ihtiyaç içinde olduğunu bilme hali, Risale-i Nur'un enfüsî tefekküre dair bahislerinde çeşitli yönlerden incelendiği için, bu iki esası da yine tefekkürle iç içedir. Şefkat esası ise, eserlerde açıklanan hakikatleri, yani, Risale-i Nur tefekkürünün meyvelerini başka insanlara ulaştırmayı hayat gayesi olarak benimsemek gibi bir neticeyi vermektedir.

Risale-i Nur tefekkürü, daha gençlik çağlarından itibaren Üstad’ın zihninde yeşermeye başlamış, olgunlaşarak, Risale-i Nur'un önemli bir bölümünü bir fidanlık halinde barındıran Mesnevî-i Nuriye adlı son derece yoğun bir tefekkür silsilesini netice vermiştir. Bu devre, Eski Said'in Yeni Said'e dönüştüğü devredir. Bu tefekkür, artık Bediüzzaman Hazretlerinin bütün hayatını bütün safhalarıyla şekillendirmiş ve zaman içinde gelişip genişleyerek Risale-i Nur Külliyatı ile Risale-i Nur hizmetini ortaya çıkarmıştır.

Bediüzzaman'ın gözünde, bütün varlık âlemi bir tefekkür levhasıdır. Şuur sahibi varlıkların yaratılışından önemli bir maksat da, tefekkür vazifesinin yerine getirilmesidir

Bizim sıradan bulduğumuz varlıklara, görüntülere dünyalar kadar değer verir. Bu da tefekkürünün de ki kilit noktanın şefkat olduğunu gösteriyor.

Canlı-cansız, şuurlu-şuursuz tüm varlıklar Allah’ı zikreder. Bu zikir halkasına kendisi de dahil olur. Allah’ı sonsuz isim ve sıfatlarıyla sürekli olarak anan, zikreden her bir varlıkla adetâ bir kardeş, bir arkadaş olur.

Bütün varlıklar Allah’ın sonsuz güzellikteki isimlerinin, sonsuz mükemmellikteki sıfatlarının yansıdığı birer aynadır.

Bütün varlıklarla birlikte en yüksek ve en büyük kulluk mertebesi olan Marifetullah’a ulaşma vardır.

Bediüzzaman Hazretleri tefekküründe ekseriyetle yüksek yerleri seçmiştir. İstanbul’a giderken Yuşa tepesine, Van’da iken Van kalesine, yüksek yer bulamazsa minarenin şerefesinde yürür.

Risale-i Nur'un tefekkür yolunu ifade etmek için yine Risale-i Nur’da geçen şu cümleleri zikredebiliriz. “mevcudatı kendileri hesabına hizmetten azlederek Fatır-ı Zülcelal hesabına istihdam edip, esma-i hüsnasının mazhariyet ve ayinedarlık vazifesinde istimal ederek manayı harfi nazarıyla onlara bakıp, mutlak gafletten kurtulup huzur-u daimîye girmektir; her şeyde Cenab-ı Hakk'a bir yol bulmaktır. ”

Risale-i Nurlar tefekkürün somut bir şekli gibidir. Allah’ın varlığına ve birliğine kâinat ve onun bir misal-i musağarı olan insan birer delildir. Tıpkı bir tek damla ile koca bir okyanus arasındaki ilişki gibi.”

Tefekkür ile ilgili bir kısım hatıralara da değinen Nurullah Bayır Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerinin Çam dağına çıkarak “Buraları Yıldız sarayına değişmem” sözlerinin altını çizerek bu başlığa son verdi.

Enfüsi ve afaki tefekkür başlığı altında anlatılanlar:

Mesnevi-i Nuriye’de geçen

“İ'lem Eyyühel-Aziz! Tefekkür, gafleti izale eder. Dikkat, teemmül; evham zulümatını dağıtıyor. Lâkin nefsinde, bâtınında, hususî ahvalinde tefekkür ettiğin zaman derinden derine tafsilât ile tedkikat yap. Fakat âfâkî, haricî, umumî ahvalâta teemmül ettiğin vakit sathî, icmalî düşün, tafsilâta geçme. Çünki icmalde, fezlekede olan kıymet ve güzellik, tafsilâtında yoktur. Hem de âfâkî tefekkür, dipsiz denize benziyor, sahili yoktur. İçine dalma, boğulursun.

Arkadaş! Nefsî tefekkürde tafsilâtlı, âfâkî tefekkürde ise icmalî yaparsan, vahdete takarrüb edersin. Aksini yaptığın takdirde kesret fikrini dağıtır, evham seni havalandırır. Enaniyetin kalınlaşır, gafletin kuvvet bulur, tabiata kalbeder. İşte dalalete îsal eden kesret yolu budur. ” Kısmı ile İ'lem Eyyühel-Aziz! Afaki malûmat, yani hariçten, uzaklardan alınan malûmat, evham ve vesveselerden hâlî olamıyor. Amma bizzât vicdanî bir şuura mahal olan enfüsî ve dâhilî malûmat ise, evham ve ihtimallerden temizdir. Binaenaleyh merkezden muhite, dâhilden harice bakmak lâzımdır. ” Kısımlarının Risale-i Nur’un diğer yerleri ışığında açıklanması mahiyetindeydi.

Enfüsi tefekkür ile ilgili özellikle Risale-i Nur’da enfüsi tefekkürü özetleyip belki de en güzel şekilde anlatan ve enfüsi olduğu belirtilen otuz üçüncü sözün otuz birinci penceresi olan insan penceresi incelenirken; afaki tefekkür için ise Risale-i Nur’dan çeşitli metinler incelendi. Yine Risale-i Nur’dan afaki tefekküre örnek teşkil edecek yerlere işaret edildi.

Ülfet başlığının içeriği:

“Ülfet nedir: Ülfetin biri olumlu diğeri olumsuz iki manası vardır. Olumlu manası alışmak, dostluk kurmak manalarına gelir. Olumsuz manası ise bir şeylere fazlasıyla alışarak onlardaki bazı incelikleri ve bazı kıymetleri göremez hale gelmektir. Risale-i Nur'da bu manadaki ülfet hakkında şu izahlar var:

İ'lem Eyyühel-Aziz! İnsanları fikren dalalete atan sebeblerden biri; ülfeti, ilim telakki etmeleridir. Yani melufları olan şeyleri kendilerince malûm bilirler. Hattâ ülfet dolayısıyla âdiyata teemmül edip ehemmiyet vermezler. Halbuki ülfetlerinden dolayı malûm zannettikleri o âdi şeyler, birer hârika ve birer mu'cize-i kudret oldukları halde, ülfet saikasıyla onları teemmüle, dikkate almıyorlar; tâ onların fevkinde olan tecelliyat-ı seyyaleye im'an-ı nazar edebilsinler. Bunların meseli deniz kenarında durup, denizin içerisindeki hayvanata ve sair garib hâlâtına bakmayarak, yalnız rüzgâr ile husule gelen dalgalara ve şemsin şuaatından peyda olan parıltısına dikkat etmekle Mâlik-ül Bihar olan Allah'ın azametine delil getiren adamın meseli gibidir.

Bu izahlardan da anlaşıldığı gibi ülfet insanı, etrafındaki Allah'ın harika eserlerini göremez ve elinde bulunan nimetlerin kıymetini bilemez hale getirir

Ülfet: Kelime olarak bir şeye alışmak ve aşina olmak demektir. Yani ülfet, alışkanlık anlamına geliyor. Bir insan bir şeye ülfet edip alışır ise, artık o şey dikkatten ve tetkikten gizlenmiş ve saklanmış demektir.

Mesela her gün gördüğü bahçesindeki bir ağaç, artık ülfet ve alışkanlık yüzünden dikkat ve tetkikin kapsamından çıkmış demektir. Halbuki o ağaçta Allah’ın sayısız kudret mucizeleri arz-ı endam ediyor. İnsan artık ülfet yüzünden o kudret mucizelerini görmez hale geliyor. ”

Bunların ardından ülfeti kırmanın başta tefekkür ve tefekkür ibadetini de içeren Risale-i Nur okumak olmak üzere ülfete engel olmak için çeşitli maddeler sıralandı. Program konunun müzakere edilmesiyle son buldu.

 

İlk yorum yazan siz olun
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.

Nur Talebeleri Haberleri